Başkent Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Oğuz Erkan Berksun, sosyal fobinin toplumdan uzaklaşma, kendini ifade edememe, iş bulamama, verimli çalışamama, okul başarısının düşmesi, akraba ilişkilerine adapte olamama, resmi dairelerdeki işlerini yürütememe, sıhhat hizmeti alamama gibi birden fazla negatif sonuca yol açabildiğini ortaya koyarak , "Bu, toplum içerisinde ortalama yüzde 8-10 oranında görülmüş olan yaygın bir hastalıktır" diye belirtti .
Berksun, sosyal fobi kabusunun sosyal kaygılar, kişinin sosyal hayata adapte olması esnasında yaşadıkları olağan duygular olduğunu belirtti .
"Kişide kaygılar arttığında, utanma ve sosyal ortamlarda başka kişilerce negatif değerlendirileceğiyle alakalı yoğun büyük endişe duymaya başlıyor" diyen Berksun, şu şekilde açıkladı :
"Bu kaygı, kişinin sosyal yaşamdan kaçmasına yol açtığında, artık sosyal kaygıdan değil, sosyal fobi adı verilmekte olan hastalıktan bahsetmek lazım gelir . Sosyal fobi toplumdan uzaklaşma, kendini ifade edememe, iş bulamama, verimli çalışamama, okul başarısının düşmesi, akraba ilişkilerine adapte olamama, resmi dairelerdeki işlerini yürütememe, sıhhat hizmeti alamama gibi birden fazla negatif sonuca sebep olabilir. Bu, toplum içerisinde ortalama yüzde 8-10 oranında görülmüş olan yaygın bir hastalıktır. Fakat tedaviye başvuranlar arasında bakıldığında oranlar çok fazla daha düşük çıkar. Bunun sebebi sosyal fobisi olan kişilerin kaygıları sebebiyle tedaviye de başvurmamaları veya utangaç ve ürkek olmanın kültürümüzdeki pozitif özellik imajıdır. Bu durum çoğu kez hastalık olarak düşünülmemektedir."
"Depresyonda bayanlar daha çok yardım talep eder "
Asya ve Doğu'da toplumdaki sosyal fobi oranının yüzde 0,4 gibi düşük olduğunu ancak bu oranın Amerika'da yüzde 13'lerde bulunduğuna dikkati çeken Oğuz Berksun, şunları açıkladı :
"Büyük ihtimalle gerçekte biyolojik olarak oranlar arasında çok fazla çok büyük fark yoktur fakat kliniğe tezahürü ve hastalık olarak değerlendirilme oranları farklıdır. Cinsiyete göre sınıflandırıldığında yaygınlık oranları kadınlarda yüzde 10, erkeklerde yüzde 6-7 civarıdır ancak tedaviye başvuranların çoğu erkektir. Bu diğer kaygı, depresyon gibi hastalıklardan farklıdır. Depresyonda bayanlar daha çok yardım isterler, erkekler ise acizlik ve zayıflık gibi görürler. Hastalık erkeğin topluma karışmasını, iş güç yapmasını, karşı cinsle ilişkilerini ve evlenmesini engellediğinden daha çok sıkıntıya neden olur. Hastalar ve aileleri yardım arayışına girerler. Kadınlar ise günlerini ev işleri, çocuk bakımı ve aile içinde geçirdiklerinde, sosyal ortamda çok fazla bulunmamaları gerekçesiyle hastalık belirtileri çok fazla çok ön plana çıkmayabilir."
Prof. Dr. Oğuz Erkan Berksun, sosyal fobisi olanların, belirtiler ortaya çıktıktan 10 sene akabinde tedavi için başvurduğuna işaret ederek, sözlerini şu şekilde tamamladı:
"Bu kadar negatif sonuçlara yol açmasına karşın sosyal fobisi olanların yalınızca beşte biri tedavi arayışında bulunurlar. Tedavi arayışındaki sosyal fobisi olanların çok büyük çoğunluğu yaygın belirtiler gösterenlerdir. Örneğin topluluk karşısında konuşma icra ederken zorlanan birisi, bu tür ortamlardan uzak durarak belirtisini kontrol altında tutabilir. Fakat dolmuşta para uzatamayan, resmi dairede evrak imzalatamayan, karşı cinsle konuşurken kızarıp bozaran, başkası bakarken yazı yazamayan, bir arkadaşıyla yemek yiyemeyen kişinin hayatı daha çok engellenir. Bu kişi sosyal fobi için daha çok oranda tedaviye başvurur. Tedavide ilaçlar ve psikoterapi bir arada kullanılır. Erken yaşta başlayan, tedavisiz önceki zaman uzun olan, eşlik eden başka hastalıkları olan, belirtileri yatıştırmak için alkol ve madde kullananlarda, sosyal fobinin tedaviye cevabı daha kötüdür." - Zonguldak
aa
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |