CNN TÜRK - Cumhurbaşkanı Talat, Kıbrıslı Türklerin 2004’teki referandumla federal çözüm istediğini ispatladığını, bunun tersine yapılan propagandaları Brüksel’deki temasları sırasında bir kez daha anlattığını kaydetti.
Talat, Yenidüzen gazetesinin 34’üncü kuruluş yıl dönümünde düzenlenen resepsiyon sırasında gazetecilerin soruları üzerine, bu hafta Brüksel’de yaptığı temasları değerlendirdi.
Brüksel’de Finlandiya Dışişleri Bakanı Alexander Stub ve İngiltere Dışişleri Bakanı David Miliband ile bu görevlere yeni geldikleri için ilk kez görüştüğünü belirten Talat, İngiltere’nin Kıbrıs’ın garantörlerinden biri ve BM Güvenlik Konseyi daimi üyesi olduğuna dikkati çekti.
Cumhurbaşkanı Talat, BM Güvenlik Konseyindeki karar tasarılarının da İngiltere tarafından hazırlandığına işaret etti.
"İngiltere önemli ülke"
Brüksel’de görüştüğü kişilere Kıbrıs’ta müzakere sürecinin önemini, kısa sürede bir çözüme ulaşmak için üzerlerine düşeni yaptıklarını anlattığını ifade eden Talat, şöyle konuştu:
"AB’den beklentilerimiz önemli. İngiltere de AB Komisyonu dışında görüşlerimizi aktarmamız gereken önemli bir ülkeydi. AB ile ilgili düşüncelerimizi de aktardık. AB’nin çözüm sürecinde oynayabileceği rolü değerlendirdik.
AB’nin tarafsız olmamasından kaynaklanan nedenlerle siyasi bir yardım yapabilecek pozisyonu olmadığını, ancak teknik yardımına ihtiyacımız olduğunu İngiltere’ye ve Finlandiya’ya anlattık. Hatta aynı şeyi bir gün önce AB Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barosso’ya da söyledik. Beklentimiz teknik ve finansal yardımdır. Bunun dışında AB’den tarafsız olmayan bir kurum olarak siyasi yardım beklemediğimizi bir kere daha ifade ettik."
Talat, Kıbrıs Türk tarafının görüşlerinin anlaşılması ve aleyhteki politikaların düzeltilmesi açısından Brüksel temaslarının yararlı geçtiğini belirti.
"Federasyon istediğimiz ispatladık"
"Türk tarafı federasyon istiyor görünüyor, ama konfederasyonu savunuyor iddialarının ta oralara kadar gittiğini" belirten Talat, bütün görüştüğü çevrelere, esas hedeflerinin iki kesimli, iki halkın siyasi eşitliğine dayalı federal çözüm olduğunu, iki kurucu devletin eşit statüsüyle yeni bir ortaklık devletinin kurulmasını istediklerini anlattıklarını açıkladı.
Cumhurbaşkanı Talat, bunların da Kıbrıs sorununun çözümüyle gerçekleşeceğini, konfederasyon değil, federasyon istediklerini ve bunu da ispatladıklarını bir kez daha anlattıklarını söyledi.
Talat şöyle devam etti:
"İnsanlar kolay unutuyor. Kıbrıslı Türkler 2004’te sandıklara giderek doğrudan demokrasi yoluyla çözüm istediğini federal bir yapıyı kabul ettiğini ispat etti. O yüzden artık Kıbrıslı Türklerin tekrar bir ispat yükümlülüğü olmadığını, o güne kadar bütün dünyayı çözümü kabul edeceği konusunda ikna ettikten sonra son anda tutum değiştirerek çözümü reddeden tarafın çözümü arzuladığını ortaya koyma ihtiyacı ve ispat yükümlülüğü bulunduğunu tekrar tekrar anlattık.
Anlaşıldığını umuyoruz. Daha sonra Avrupa Parlamentosundan parlamenterler, düşünce kuruluşları ve gazetecilerin katıldığı çalışma toplantılarındaki değerlendirmeler, doğru biçimde algılandığımızı gösterdi."
BM: "Yakalanan ivmenin yoğunlaşması gerek"
Bu arada, İngiltere’nin BM Daimi Temsilcisi Büyükelçi John Sawers da, Kıbrıs’ta iki taraf arasında devam eden müzakerelerde yakalanan ivmenin yoğunlaşması gerektiğini söyledi.
BM Güvenlik Konseyi’nin adadaki süreci güçlü bir şekilde desteklediğini belirten Sawers, Konseyin müzakerelerde yakalanan ivmenin yoğunlaşmasını istediğini ve 2009’un çok uzun süren bir beklemenin ardından "gerçek bir ilerleme" getirmesini ümit ettiklerini kaydetti.
Sawers, "Artık iki taraf arasındaki müzakerelerin yoğunlaşmasını görmeyi sabırsızlıkla bekliyoruz" diye konuştu.
Sawers, adada çözüm yönünde bu sefer gerçekten bir fırsat olduğuna inanıp inanmadığının sorulması üzerine, iki taraf liderleri arasındaki farklılıkları giderme noktasında "tarihi bir fırsatın" bulunduğunu ve bu çerçevede iki tarafta da "siyasi irade" olduğunu düşündüklerini belirtti.
"Liderler gerekli kararlılığı gösteriyorlar" diyen Sawers, uluslararası toplumun da süreci desteklediğini söyledi.
Çözümün iki toplum ve iki lider tarafından bulunacağını anlatan Sawers, "Bizler onlara bazen fikir vererek bazen de kolaylaştırıcı rol oynayarak yardımcı olabiliriz" dedi.
İki tarafta da 4 yıl ya da 10 yıl öncesiyle karşılaştırıldığında müzakereleri yürütme yönünde bir irade olduğunu düşündüğünü belirten Sawers, müzakerelerin biraz "al-ver" ve uzlaşma gerektirdiğini de söyledi.
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |