Umur Talu / Sabah
Piyasa ne eylerse iyi eyler" demişlerdi... .ok yemişlerdi.
Daha doğrusu yedirmişlerdi.
Yerlilerin imhası, elalemin yerel kaynaklarının yağması, değerli madenlerin çalınması, köle emeği, sömürgelerin iliğinin emilmesiyle palazlanmış, toprağı kanırtmış, köylü emeğini özgürleştirirken çoluk çocuk ücretli köleleştirmiş, emperyalizmle saldırganlaşmış bir sistemin bir kısım mirasçısı hep bunu söyledi.
(Tabii ki "fikir, icat, keşif, bilgi, akıl, emek, verimlilik, makine" gibi faktörleri unutmayız... Ama "para sermaye"nin kökten ve boktan kökü genellikle yukarıdakilerdir)
O yüzden, kan çekmiş, bir başka biçimde aslına dönmüştü.
Bu kez, "bilgi ve iletişim çağı" maskesiyle, "kumar ekonomisi" yoluyla, üretimin, gerekli yatırımların, kamunun, aklın, emeğin, insanların yağmalanmasıydı iştah açan.
Burada da hep aynı nakarat duyuldu.
Farklı şeyler söylemek lazım diyenler aşağılandı.
Bunları diyenlerin atalarına baktığınızda, çok ülkede "devlet koruması altında kamu kaynaklarıyla, tekelci rantlarla, aşırı emek sömürüsüyle, baskıcı devlet gücü sayesinde, hazine de yağmalayarak, arazi, mal ve menkul spekülasyonu yaparak, devlet ve derin devletin kimi azınlıkları tasfiyesiyle, batık şirketleri devlete kakalayarak"...
Yani aslında "serbest piyasa" bile olmayan bir "pisyasa, piskasa" düzeni içinde sermaye biriktirmişlerdi.
Tek partinin de, çok partinin de, darbelerin de arkasında "serbestler"di burada.
Oralarda da başka başka türlü. Bazen pek özgürlükçü, bazen yekten "faşist".
"Serbest piyasaları" nı dünyaya dayatırken...
Şimdi "diktatör" diye Saddam temizlikleri filan var ya...
Akdeniz'in bir ucundan bir ucuna, darbeler, cuntalar, generaller, faşistler, şahlar, sultanlar, diktatörlerle yanak yanağa idiler.
Latin Amerika'yı yeniden yeniden keşfedip her karaya çıkışlarında, Şili'den Arjantin'e, Brezilya'dan Nikaragua'ya "yerliler"i bir kez daha, bu kez başka yerlilerle birlikte katlettiler.
Şimdi birbirlerine bile güvenmiyorlar.
ABD'de aşırı patlayan krizin ağırlaşmasının bir sebebi de bu:
"Sermaye" sınıfı birbirini tanıdığı için birbirine güvenmiyor, bankalar birbirine kredi açmıyor ve devlete sığınıyorlar.
Bırakıyoruz yapamıyorlar, bırakıyoruz geçemiyorlar.
Tamam, bu dünyanın tanık olduğu haliyle, sosyalizm değilse de, "Sovyet tipi sosyalizm" öldü.
Ama, "Başına buyruk kapitalizm" de yine komada.
Bakın, "516 yıl önce Amerika'yı keşfederek" orada yüzlerce yıldır var olan, bir medeniyet geliştiren yerlileri "insan değil, inançsız, medeniyetten bihaber, vahşi" diye katlederek, hastalıklarla kırarak "Amerikalı" olanlarla nasıl dalga geçiyor şimdi o yerlilerin "soldan" soyları.
Latin Amerika'nın "solda" yönetimleri, devlet eliyle şirket kurtaran, kamulaştırma yapan Bush' a "yoldaş" diyorlar.
Nikaragua'da bir zamanlar "gerilla" olan, ABD kuklasını devirip yönetime gelen, şimdi bu demokraside bir siyasi parti olan Sandinistalar'dan Milletvekili Edwin Castro, "Bush'un 'zenginler için komünizm' sistemine geçtiğini düşünenimiz var" diyor.
"Dünyanın en büyük kamulaştırması" artık ABD'de.
Ama elbette "kamu öncelikli" bir sistem değil bu.
Pek çok Latin Amerika ülkesine danışmanlık yapan Washington'daki "Ekonomi ve Politika Araştırmaları Merkezi" nden Mark Weisbrodt, "Risk özelleştiriliyor, kayıplar ise kamulaştırılıyor" diyor.
"Kâr" biterse "riyakâr"lık başlıyor:
"Herkese yapma dediklerini yapıyorlar şimdi. Yap diye buyurduklarını ise terk etmeye uğraşıyorlar".
Lakin, kapitalizmin tarihi ustalığı da bu:
İlkesizlik, bukalemunluk, esneklik, oportünizm!
Memlekete komünizm gerekiyorsa da (zenginler için) komünizm!
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
|
|||||
|
|
|||||
|
|
|||||
|
|
|||||
|
Bunlar da ilginizi çekebilir...