Perşembe yazımı yazamadım kusura bakmayın. Çarşamba akşamı çok yoğun bir günün pardon iki günün sonunda gece 1’e doğru eve gelebildim. Plan ve Bütçe Komisyonu alt komisyonunda Sağlık Bakanlığı ile ilgili bir yasa tasarısını görüşüyorduk. Çok yanlış olduğuna inandığım tasarı ile ilgili çok uğraştım ama Sağlık Bakanı Akdağ’ı ikan edemedik. Daha doğrusu bazı konularda ikna oldu ama AKP geleneğinde uzlaşmak yok. Yanlışsa sonra düzeltiliriz diyorlar. Nasılsa itiraz etmeyen bir Meclis çoğunluğu var. Yasa tasarısı yabancıların ppp dedikleri bizde kamu-özel ortaklığı olarak bilinen yöntemle hastaneler yapılması ile ilgili. Eğer, ilgi gösterirseniz, kamuoyu ilgilenirse önümüzdeki günlerde yazarım tartışırız. Gerçekten önemli bir düzenleme ve geleceğimizle ilgili…
Bu defa geçen Perşembe için kafamda yazmayı tasarladığım konuyu sizlerle paylaşmak istiyorum. Hatırlarsanız geçen yazımı, “…öncelikli ve önemli olan dış politika veya ekonomi değil. Toplumun durumu, moral değerleri… Toplum ne durumda görebiliyor musunuz? Sadece psikiyatrik rahatsızlıkların artışına bakın yeter…” şeklinde bağlamıştım. Hakikaten toplumun geldiği yer dolayısı ile endişe ediyorum. Toplum hassasiyetini, ahlakını, yılların oluşturduğu değerlerini önemli ölçüde yitirmiş gibi görünüyor. Son günlerde yaşadığımız rastgele birkaç örneğe bakalım;
1-Dini değerlerle ilgili bir örnek:İncirlik’te Amerikan Askerlerinin sarhoş vaziyette camiye girip minberi yıkmaları ve Kur’an yakmalarına toplum hiç tepki vermedi. Oysa 15-20 yıl önce kıyamet kopardı. Cuma çıkışları tekbir sesleri arasında büyük kalabalıklar hemen hemen tüm kentlerde protesto gösterileri yaparlardı.
Sizce toplum olgunlaştığı için mi bu tür tepkiler yok?
2- Milli değerlerle ilgili bir örnek: Geçen hafta Diyarbakır’da yapılan cenaze töreninde hiç Türk Bayrağı yoktu. PKK bayrakları ile sarılı tabutlar, göndere çekilen PKK bayrakları ve PKK sloganları. Sanki olay Türkiye’ye ile ilgili değildi.
Sizce toplum barış istediği için mi tepki vermedi?
3-Ahlaki değerlerle ilgili bir örnek: Deniz Feneri davası Almanya’da görülüp, kısa zamanda Türkiye’ye dosyalar ve suçlular bildirildiği halde gereği yapılamadığı gibi Deniz Feneri davasının hakimleri de hem değiştirildiler hem de mahkemeye verildiler. Toplum yada özellikle toplumun büyük bir kesimi buna hiç tepki vermedi.
Sizce dava siyasileştiği için mi toplum tepki vermedi?
4-Cinsel ahlaki değerlerle ilgili bir örnek: Akşam Gazetesinin Pazar ilavesinde muhafazakar bir hanımla yapılan röportajı okuyun yeter. “Eşime çok para veriyorum o da beni mutlu ediyor” demiş. İbadetle cinselliği de gereksiz ve mesnetsiz bir şekilde bağdaştırmış.
Sizce toplum kentleştiği için cinsel ahlak seviyesinin düşmesi normal midir?
Toplumun değişimi ile ilgili başka konularda da örnekler vermek mümkün. Kadına yönelik şiddetin artması, artan fuhuş, hırsızlık, borçluluk, senet-çek gibi ticari kağıtların değersizleşmesi, parası olanın her şekilde toplum tarafından el üstünde tutulur oluşu, hapishanelerin dopdolu oluşları, psikiyatristlere olan anormal talep vs. Ancak, tüm bunların normal olduğunu kimse savunamaz. Tabi ki toplum değişiyor, dönüşüyor. Normaldir. Normal olmayan toplumun bu değişim, dönüşüm sırasında değerlerini yitirirken yerlerine yenilerini koyamıyor oluşudur. Birey ruhunu kaybediyor, toplum benliğini… Toplumun bu açıdan yönlendirilemez duruma oluşu beni kaygılandırıyor. Özellikle gençler için örnekler, futbolcular, mankenler, sanatçılar... Politikadan, iş dünyasından edebiyat dünyasından güzel örnekler olmalı ve ışıklar onlara çevrilmeli.
Bu yazıyı toplum mühendisliği yapılmalı düşüncesi veya bir başka önerim olduğu için yazmadım. Sadece zaman zaman sizin de kaygılandığınız gibi ben de tekrar kaygılandım ve yazdım. Kalkınma, büyüme, zenginleşme tamam da yoldan çıkmaya, sevgisiz kalmaya evet demek mümkün değil…