17 Aralık süreci devleti toplumu derinden etkiledi ve etkileyecek. Hükümetin bu süreci kötü ama çok kötü bir şekilde kullanması da ilave olarak önemli sorunlar ortaya çıkarıyor. Endişelerimi daha önceki yazılarımda sizlerle paylaşmıştım. Devlet ve toplum kavramlarının altına inince en başta etkilenecek olgulardan birinin de siyasal islam veya islami ideoloji olduğunu görüyoruz. Siyasal İslam, özellikle “Müslüman Kardeşler” örgütü ve benzerleri ile vücut bulan bir olgu olmuş İslam dünyasında. Müslüman Kardeşler, kurulduğu ve en güçlü olduğu yer olan Mısır’da Mursi yönetimi ile geçen yıla kadar kısa bir dönem için iktidardaydı. Sonra olanları biliyorsunuz. Gelişi de, gidişi de demokrasi kuralları dışında oldu.
Siyasal İslam, bana göre akla, bilime, çalışmaya dayanmayı ilk plana almayıp Müslüman toplumları daha fazla fanatik İslamcı ve Batı karşıtı yaparak kurtarmayı amaçlayan bir siyasi akım. İslam toplumlarında çok güçlü zira insanlar dindar olmayla, iyi bir Müslüman olmayla, İslami ideolojiye sahip olmayı karıştırıyorlar ve bu siyaset tarzını benimsemekle aynı zamanda iyi bir Müslüman olduklarını sanıyorlar. Tabi uygulamada en fazla didiştikleri de diğer Müslümanlar oluyor. Sonuçta İslamiyete en büyük zarar da bu şekilde verilmiş olunuyor… Ancak siyasal İslamı benimseyen siyaset de çok sadık taraftarlar bulabiliyor…
Türkiye’de, diğer İslam toplumlarında ki kadar net olarak kendini tanımlamasa da siyasal İslamın en önemli temsilcisi AKP iktidarı. AKP, Mısır’daki Mursi iktidarı ile yakın ilişkiler kurmuş, Suriye’de de benzeri bir iktidar oluşturarak Ortadoğu’da 3’lü bir yapı oluşturmaya çalışmış, İslami ideoloji sahibi bir iktidar. En büyük rakibi ise yine İslami ideolojiye sahip İran’dı. Mücadeleleri daima açıktan değil örtülü oldu.
Türkiye’deki siyasal İslam 17 Aralık süreci ile çok büyük bir darbe aldı. Henüz net olarak anlaşılmadı ama bu darbe öldürücü bir özellikte… Sonuç olarak hem İslam gibi adaleti ön plana alan bir dini savunurken, hem de iktidarda iken 4 bakanla, Başbakan’ın oğlu ve yakın çevresi ile aynı anda rüşvet ve yolsuzluk batağına girmiş olmak büyük bir darbe ama asıl darbe Türkiye’deki İslami ideoloji için bu rüşvet ve yolsuzluk vakalarının soruşturulmalarının engellenmesi olmuş durumda… Yani siyasal İslam hem rüşvet ve yolsuzluk yapan hem de anti demokratik yollarla bunun soruşturulmasını engelleyen bir konuma düşerek geleceğini tüketmiş durumda… AKP iktidarı, yapmakta olduğu savcı-hakim, polis, bürokrat tayinleri ve yangından mal kaçırır gibi çıkarmakta olduğu kanunlarla kendini kurtarsa da uzun vadede siyasal İslam anlayışının artık en azından bu şekilde devam edemeyeceği çok net…
Hem İslamı, yani adaleti savunacak, bu dünya malının önemli olmadığını, kul hakkı yememeği ön plana alacaksın hem de “İslam” kalacaksın İslam adına siyaset yapacaksın mümkün değil…
Bana göre çok net bir şekilde siyasal İslam veya İslami ideoloji bitmektedir. (Bıçakla kesilir gibi değil elbette. Zamanla farklı versiyonları ortaya çıkacaktır elbette) Bu sonucu diğer taraftan bir Müslüman olarak hayırlı bir vaka olarak ta görmek istiyorum, çünkü bu aynı zamanda Müslümanları çalışma, bilim, teknoloji ve adalet dışı koyan ve sadece siyasetle batıya alternatif oluşturma gibi bir yanlışlığa sevk eden durumdan kurtaracaktır. Daha doğrusu kurtarmasını diliyorum…
Türkiye’de siyasal İslamın tükeneceğinin en önemli diğer bir gerekçesi de çok güçlü rakibinin yine İslami bir orijinden gelen “Hizmet” veya “Cemaat” grubu olması… Ancak bu grup Arap İslamına değil Batıya yakın olmakla farklı bir İslami anlayışına sahip olduğunu gösteriyor. İslami ideolojinin yakın gelecekte alacağı şekil çok ilginç olacak..
Bu konuya sizin ilginize göre tekrar dönmek istiyorum.