‘Hatt-ı müdafaa yoktur.’ dedi Baş Kumandan Gazi Paşa.. ‘Sath-ı müdafaa vardır.
O satıh bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı vatandaşın kanıyla sulanmadıkça vatan terk olunamaz.
Küçük büyük her cüzütam (birlik) bulunduğu mevziden atılabilir. Fakat küçük büyük her cüzütam durabildiği ilk noktada, tekrar düşmana karşı cephe teşkil edip muharebeye devam eder. Yanındaki cüzütamın çekilmeye mecbur olduğunu gören cüzütamlar, ona tabi olamaz.
Bulunduğu mevzide nihayete kadar (şehit olana kadar) sebat ve mukavemete mecburdur.’
Diye bitirdi emrini Gazi Paşa;
Sakarya Meydan Muharebesinin tam ortasında.
Hat, işgal kuvvetlerine karşı çarpışan birliklerin konumuydu. Satıh, vatanın tamamı..
Hattın dağıtıldıysa, diyordu Gazi Paşa, yarıldıysa hattın tam ortasından; yenilmedin, kaybetmedin, yılma ! Senin müdafaan konumlandığın hattın değil, sathın..
O satıh, vatan.
Bu sonsuz bir mukavemet demekti, bu inat demekti, teslim alınamayacağı demekti bu, vatan evladının son damlası toprağa karışmadan.
Ki defalarca yarıldı o hat, defalarca geri çekildi Türk birlikleri.
Yeniden dirildiler, bitiş sanılan ölümün kucağından.
On sekiz sene sonra Nazım:
/ O, saati sordu / Paşalar ‘üç’ dediler / Sarışın bir kurda benziyordu / Ve mavi gözleri çakmak çakmaktı / Yürüdü uçurumun kenarına kadar, eğildi.. / Bıraksalar, ince uzun bacaklarının üstünde yaylanarak / Ve karanlıkta akan bir yıldız gibi kayarak / Kocatepe’den Afyon Ovasına akacaktı /
Dedi.
Gazi Paşa, Samsun’dan bağımsızlık ateşini yaktıktan iki yıl sonra, Meydan Muharebesinden altı ay önce dedi Mehmet Akif;
/Değmesin mabetimin göğsüne namahrem eli /
Altı ay sonra namahrem eli Ankara’ya kadar dayandı Yunan topraklarından.
Eziyet, tecavüz, kundaklama, yağmayla..
Pazarlık yapmadı Gazi Paşa hiçbir kumandanla bu ezanları ebedi yurdumun üstünde inletmeden.
Şairinden, çiftçisine, mühendisinden işçisine, omuzlar üstüne aldığı kadınından, gelecek nesli emanet ettiği öğretmenine..
Öğretmenine emanet ettiği genç nesilden, çocuklara kadar hiç kimsenin hayalini yıkmadı Gazi Paşa.
Hayal kurdurmayı öğretti Gazi Paşa. Etmedi milletini vatanından dünyada cüda.
Akbabaların çöküştüğü topraklardan nasıl cennet vatan yapılacağını gösterdi, hürriyet cüzdanını zalimin elinden çekip alıp, milletine sundu Gazi Paşa.
Yetmez dedi :
‘Asıl bağımsızlık iktisadi bağımsızlıktır.’ dedi Gazi Paşa.
Tayyare fabrikası kurdu, şeker fabrikası kurdu, tersane kurdu, elektrik santrali kurdu, İş Bankasını kurdu.. ‘Olmaz efendim, ot yetişmez’ dediler, çorak topraklara orman çiftliği kurdu..
Çimento, fişek, dokuma, kiremit, demir çelik, tabanca havan ve mühimmat, bez, süt, kâğıt, kükürt, gülyağı, ipek, taş kömürü fabrikalarını kurdu..
Baraj kurdu, Bursa merinos fabrikasını, Nazilli basma fabrikasını, İzmir klor fabrikasını kurdu.
Süt fabrikası kurdu süt !
Bugün Venezuela devletiyle ithal etmek için anlaşma yaptığımız peynir var ya. İşte onun fabrikasını seksen altı sene evvel kurdu Gazi Paşa.
‘Beni görmek demek, mutlaka yüzümü görmek demek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız, bu kâfidir.’ dedi Gazi Paşa..
Biz, seni her gün görüyoruz muzaffer komutan. Tarihin gördüğü en muazzam devrimci, Ulu Önder, Büyük Atatürk !
Yurt yaptığın topraklarda, milletine hediye ettiğin bayramın kısıtlansa da..
Alnımızdasın sen hep, kalbimizin tam ortasında.