Talat Atilla Öcalan test edildi! Değişim var! Tüm arşivi yaktılar! 'Tekbirlerle gömün beni!' |
Ersan Yıldız GİRİLMEZ |
Mihriban Başlı Nereye Gidiyoruz? |
Tuğba AYAN Çakralar ve Uyanış |
Adnan Küçük MEB YUSUF TEKİN’İN LAİKLİK SÖYLEMİ BAZI ÇEVRELERİ RAHATSIZ ETTİ |
Zahide Guliyeva EGO İŞÇİLERİ |
Cengiz Altınsoy Benim güzel memleketim... |
Kıvılcım Kalay NEDEN DİYE SORMA |
Canan Sezgin BU DOLUNAYLA BİR DEVİR KAPANIYOR! |
Tuğrul Sarıtaş Duayen gazeteci Tuğrul Sarıtaş'tan yeni kitap! |
Tekin Öget GERÇEKTEN DE TAM YOL İLERİ Mİ? |
Esra Süntar SU ÜSTÜNDE İKEN SU İÇİNDE OLMAK |
M. Kürşat Türker ZİNCİR |
Yalçın Toker SPOR YAZARLARI GENEL KURULUNDAYDIM.. |
Haktan Kerem Ural ‘ADALET SİSTEMİ’NİN ALTINDA SERİNLEYEN AHLAKSIZLAR |
Sima Güleser Polat İPİN UCU KAÇTI! |
Uğur Özteke SAĞLIKTA KANDIRMACA YENİDEN Mİ BAŞLIYOR? |
AK Parti’nin 31 Mart seçimlerinde başarısız olmasında etki eden daha başka faktörler de var. Mutlaka bunların da masaya yatırılması ve lüzumlu önlemlerin alınması icap ediyor.
Seçim Kampanyaları, Halka Temas ve Tanıtımla Alakalı Yaşanan Sorunlar
Cumhur İttifakının seçim kampanyaları ve tanıtımda benimsediği yöntemlerde de eksiklikler söz konusudur. Cumhur İttifakı taraflarının, genellikle “geniş katılımlı mitingler”, “klasik görsel ve yazılı medya araçları” yolu ile kampanya ve tanıtımlara ağırlık verdikleri görülmektedir. Ama artık günümüzde bu tarz tanıtım ve propagandaların etkinliği gittikçe azalmaktadır ya da bunların daha başka propaganda yolları ile tahkim edilmesi gerekiyor. Hedef kitleye akılda kalıcı ve etkili bir şekilde ulaşılması gerekmektedir. Reklamlarda ve paylaşımlarda hedef kitlenin her kesimi kapsayacak şekilde seçilmesi gerekmektedir.
Günümüzde büyük bir yaygınlığa sahip olan ve gelecek on yıllarda, yaşlılığa yaklaşan nüfus kesimleri de dâhil olmak üzere, toplumun büyük bir kısmının sosyal medya kullanıcısı olması bekleniyor. Hatta kırsal kesimlerde bile sosyal medya çok yaygın olarak kullanılıyor.
Bu durum, partilerin seçim kampanyalarını daha fazla dijital platforma kaydırmalarına sebep olabilir ve sosyal medya üzerinden kazanılan veya kaybedilen destekler, seçim sonuçlarını çok daha ciddi boyutlarda etkileyebilir.
Bir araştırmaya göre, gençler yaşadıkları şehirle ilgili haberlere erişmek için en çok sosyal medyaya güvenmektedir. Bu, sadece gençlerle sınırlı değil; sosyal medyayı sıkı takip eden her yaştan insan için de kısmen benzer sonuçlar söz konusudur. Sosyal Medyanın kişiler üzerindeki etkisi tartışılmaz bir gerçektir. Tasarlanan görselde, yapılan videoda ve yazılan şarkılarda farkındalık meydana getirilmeli, akılda kalıcı olunması sağlanmalıdır.
Her ne kadar, toplumda, sosyal medyanın yanıltıcı bilgi kirliliği ile lekeli olduğuna dair güçlü kanaatler varsa da, çoğu kişilerde bu kanaatten farklı algılar söz konusudur. Çoğu kişiler, sosyal medya yoluyla ulaştıkları bilgilerin mutlak doğru olduğuna inanmaktadır.
İnsanları yönlendiren, çoğu kereler doğru bilgiler değil, algılardır. Medyanın siyasetteki rolünün ve etkinliğinin bilincinde olarak, insanları bu kadar etkileyen bu gücün doğru kullanılabilmesi için ne gerekiyorsa yapılması gerekir.
Medyada ortaya atılan bir söz çok çabuk yayılmakta, insanlar bunu gerçek sanarak oy vermekten vazgeçme durumuna gelebilmektedir. Twetter’da TT olmanın önemi, Instagram’da güncel popülerlik göz önüne alınarak, her kitlenin hitap şekline uygun içerikler yapılmalıdır.
Diğer yandan, belki bazı erdemli insanlar, mutlak doğrucu olmak isteyebilirler. Sosyal medyanın kirli hali, bu erdemli kişilerin sosyal medyaya mesafeli olmasını sağlamış olabilir. Ama şunun bilinmesi lazım ki, sosyal medya, kirli bilgiler kadar doğru bilgilerin yayılmasına da aracılık etmektedir. Burada kirli bilgileri etkisizleştirmek de büyük ölçüde aynı yollarla olabilmektedir. Sosyal medyadan uzaklaşanlar, bu mecradan gelen darbeleri çoğu kereler etkisizleştiremezler, hatta bu cepheden gelen tahribatların farkında bile olamazlar.
Bu fiili realite görülmeksizin siyaset yapmak, ilgili parti yönünden ciddi zaaflar içerir. Sosyal ve diğer medyada yaşananlardan habersiz olan partilerin kendilerini etkili bir şekilde tanıtabilmeleri çok zor olduğu gibi, rakip medya kuruluşlarının kendileri ile alakalı yaydıkları kirli bilgileri, ilgisizlikleri sebebiyle bilemeyen partilerin, sosyal medya etkileşimi altında olanlara yönelik etkilemeleri, ya minimum düzeylerde olacak ya da hiç olmayabilecektir.
Esasen önemli sorunlara çözüm getiren hiçbir faaliyeti mevcut olmayan bazı Belediye başkanları medyanın gücünü kullanarak çok sayıda önemli icraatlar yaptıkları algısını çok kolay bir şekilde gerçekleştirebiliyorlar. Yapılan icraatların medyada Reklamının etkili bir şekilde yapılmadığı müddetçe, yapılan faaliyetler çoğu kişi tarafından bilinmeyebilmektedir.
Bir misal vermek isterim. Turgut Altınok, Keçiören Belediye Başkanlığı (2019-2024) döneminde Keçiören’e çok büyük hizmetler yaptı. Sayın Altınok’un, yaptığı çok sayıda hizmetlerden birisi Ovacık’ta (Keçiören), yirmi dönüm genişlikte lavanta bahçesi, diğeri de 97 dönüm genişlikte Nursultan Nazarbayev Parkıdır. Bunlar, Ankara genelinde duyulmadığı gibi, Keçiören’de bile bilinmemektedir. Bu da yapılan iz bırakıcı hizmetlerin tanıtımının zayıflığının en bariz misallerini oluşturmaktadır.
Sayın Erdoğan’ın halka dokunan gerçek siyaset vurgusu elbette ki önemlidir. Ama artık bu yeterli olmamaktadır. Tanıtımda, dijital reklamlar, görsel tanıtımlar, son derece etkili hale gelmiş durumdadır. 31 Mart seçimleri öncesinde, İstanbul ve Ankara BB Başkanlarının ajanslar ve bilboartlar yoluyla yaptıkları tanıtım ve reklamlar, seçimlerde ciddi manada etkiler meydana getirdi. Reklam öyle bir şeydir ki, sunulan reklam vurguları yoluyla, esasen çok basit hizmetler abartılarak, çok büyük hizmetlerin yapıldığı algısı oluşturulabilmektedir.
Halka fiziki ve duygusal olarak dokunmak, etkili kampanya ve tanıtım yapılabilmesi için son derece önemlidir. Ama başta sosyal medya olmak üzere, dijital ve görsel ortamlarda yapılan tanıtım ve reklamlar da artık çok üst düzeylerde etkileme gücüne sahiptir. Mesela bir belediye başkanı, ajanslar, bilboartlar vd. tanıtım ve reklam araçları yoluyla bir şehirde 53 tane kavşak sorununun çözüldüğünü belirtiyor. Muhtemelen bu kapsamda yapılan hizmetlerin birçoğu on metrelik yol ve kavşak düzenlemesidir. Ama reklam o düzeyde yapılıyor ki, çoğu insanlarda, sanki 3-5-10 km’lik yol ve kavşak çalışması yapılmış gibi algılar oluşuyor.
Kısaca belirtmek gerekirse, günümüzde reklam ve tanıtımın olağanüstü etkileri mevcuttur. Bunu görmezden gelerek klasik tanıtım yollarında ısrar edenlerin, belki bir müddet daha kısmen başarılı olsalar da, yakın gelecekte hüsran yaşamaları mukadderdir. Kanaatimce ideal olan her iki tanıtım türünün, dozunda birlikte kullanılmasıdır. Her iki tanıtım türü birbirini tamamlayacak, ikincisi birincisinin (seçmene temas) etkinliğini artıracaktır.
Aldığım duyum ve izlenimlere göre, 31 Mart seçimlerinde, tanıtım ve reklam bütçelerine en fazla ağırlık veren parti CHP’dir. Hatta bazı seçim çevrelerinde, CHP’li adayların halka AK Partililerde daha fazla dokundukları yönünde bilgiler aldım. Bunda, AK Parti’nin halka doğrudan temas ekibinin genel tepkiler karşısında yılmış olmalarının da etkili olduğu söylenebilir. Dolayısıyla, bu seçimlerde, CHP’lilerin başta Kırıkkale ve Keçiören olmak üzere bazı seçim çevrelerinde, AK Parti’nin geçmiş yıllarda etkili şekilde kullandığı halka doğrudan temas etme, seçmenle güçlü gönül köprüsü inşa etme aracını çok etkin bir şekilde kullandığı, AK Parti’nin bu konularda çok gerilerde kaldığı görülmüştür.
AK Parti’nin En Büyük Zayıf Halkalarından Biri de Gençliktir
Genellikle yapılan anketlere göre, AK Parti’nin gençlerde oy oranı, kendisinin almış olduğu genel oy oranının %10 altında görünüyor. Bu da, AK Parti’nin %40 oy aldığı durumda gençlerden alınan oy oranı %30 demektir. Nitekim 2021 yılında MetroPoll Stratejik ve Sosyal Araştırma Merkezi tarafından yürütülen “Gençlerin Politik Tercihleri Araştırması”na göre, “bu Pazar milletvekili seçimi olsa hangi partiye oy verirsiniz?” sorusuna; genel seçmenin %29,3’ü AK Parti derken, gençlerde bu oran %20,1’e iniyor.
Bizler üniversitede gençlerle sürekli iletişim içindeyiz. Kanaatimce bu oran bile çok yüksek görünüyor. Ben 31 Mart seçimleri sonrasında öğrencilerle hasbihal ederken, kimler oy verdi diye sorduğumda, oy verenlerin çok düşük olduğunu müşahede ettim. Yani gençlerin, oy vermek şeklindeki demokratik katılım bilincinin bile çok uzağına savruldukları görülüyor.
Elbette ki bütün bunları sadece ekonomik programlarla izah etmek, çok kolaycı ve isabetsiz olur. Bu konunun mutlaka derinlemesine analiz edilmesi gerekir.
Bu genel durumun, sadece gençlerin misyon ve ideal zaafından kaynaklandığı söylenemez. Gençler, gelecek kaygıları taşıyan en dinamik kesimdir. MetroPoll Araştırma Merkezinin araştırmasına göre, gençlerin çok büyük ekseriyetinin ortak sorununun; gelecek kaygısı olduğu görülüyor. Aynı araştırmaya göre, her 2 gençten 1’i siyasilerin kendilerini anlamadığını ve sorunlarına çözüm getirmek için yeterince çaba göstermediğini düşünüyor.
Gençler, geleceğe yönelik bir umut ışığı görmediklerinde, ya hiç sandığa gitmiyorlar; sandığa küsüyorlar, ya da muhalif partilere oy veriyorlar. Nitekim MetroPoll Araştırma Merkezi’nin araştırmasına göre, “kararsız” ve “Cevap yok” şeklinde cevap veren gençlerin oranı %25,6 seviyesinde. Bu da, AK Parti de dâhil, bütün partilerin gençlerin ilgisini çekecek, sorunlarına çözümler üretecek politikalar geliştirmediklerini gösteriyor.
31 Mart seçimlerinde ortaya çıkan sonuçlarda, gençlerin tepkisel pozisyonlarının da görülmesi icap eder. Aksi halde, AK Parti, 31 Mart seçimlerinin travmasından kurtulamaz.
Burada bir hususa temas etmek istiyorum. AK Partili yöneticiler, genellikle gençlerle alakalı kanaatlerini, 300-500-1000 kişilik gençlerin katılımı ile organize ettikleri etkinlikler özelinden oluşturuyorlar. Oysa bu çok yanıltıcıdır. Gençlik sadece bunlardan ibaret değildir.
Bir misal vermek istiyorum. Bir toplantıda, ismi bende mahfuz olan bir AK Partili yönetici ile konuşuyorduk. Ben gençlerin büyük ekseriyetinin AK Parti’ye mesafeli olduğunu, AK Parti’nin gençlerin taleplerini iyi okumadığını söyledim. Söz konusu AK Parti’li yönetici, bu fikrime itiraz etti ve dedi ki: “Biz filan tarihte, filan üniversitede 200 öğrenci ile bir araya geldik, hepsi AK Parti’ye gönül veren pırlanta gibi öğrencilerdi”.
Ben de dedim ki, “O üniversitede 40 bin öğrenci okuyor. 200 öğrenci 40 bin öğrenci içinde %0.5’e tekabül ediyor. Peki diğer 39.800 (%99,5) öğrenci ne durumda, onlarla ilgileniyor musunuz; onlar hakkında bir bilginiz var mıdır”?
Tabii ki bu sorunun cevabını alamadım.
İşte AK Parti’nin gençlere yönelik mutlaka saha çalışması yapmaları, bunların gönlünü kazanıcı politikalar geliştirmeleri gerekiyor. Bunları da, salt para, burs, yurt, barınma endeksli yapmaması, özellikle onlara, geleceğe yönelik umutlarını artırıcı ve bu konuda onları sahici manada ikna edici vaadlerde bulunması, uygulamaları hayata geçirmesi gerekiyor.
125 bin kişi ile yapılan ve neşredilmeyen bir araştırmaya göre, gençlerin çok büyük ekseriyeti, eğitim sistemindeki en büyük eksikliğin manevi ve dini eğitimdeki nitelik eksikliği olduğunu belirtmiştir. Bu kapsamda, gençler, dini temelli birçok sorunun, din eğitimi yoluyla giderilmediğini ifade etmişler. Bunlar, pozitivizm, modernizm ve sekülerizmle birlikte ortaya çıkan, dini temelli çoğu soruların cevabının bulunamaması şeklinde ortaya çıkmaktadır.
Gençlikte seküler eğilim arttığı ölçüde, AK Parti, varlığını sürdürebilmek için, ya sekülerleşerek CHP kimliğine yaklaşacak ya da bir kısmı isteğe bağlı din eğitimi, bir kısmı da genel eğitim formu içinde, dini ve ahlaki değerlerin gençlere verilmesinde nitelik ve etkinliği artıracaktır. İkincinin yapılması AK Parti’nin geleceğini daha da güçlü ve sürekli kılacaktır.
Ayrıca, genel eğitimin bütünlüğü içinde, küresel ölçekli gelişmelerle birlikte, Türk milletinin yüzlerce senedir devam edegelen, bir kimlik, karakter ve şahsiyet oluşumunu sağlayan kültürel değerlerin gençliğe verilmesi icap ediyor. Bu yapılmadığı takdirde, gençlik, Batı kültürünün edilgen esiri haline gelebilecektir ki, bunun neticesinde, Türk toplumu, en bariz ve üstün vasıfları olan hamiyet-i milliye, vataniye, diniye gibi değerlerden mahrum hale gelebilecektir. Bu değerlerin sağlanması, Türk toplumuna, mümtaz bir kişilik sağlayacak bir kimlik oluşturacaktır. Devletimiz ve milletimiz, bu kimlikle, istikbalde, edilgen değil, etken, mahkûm değil, hâkim ve egemen, etkilenen değil, etkileyen güçlü bir yapıya kavuşacaktır.
Vicdanları iman hakikatları ile nurlanan, tatmin olan, akılları fen ilimleri ile doyuma ulaşan, hamiyeti milliye ve vataniye ile güçlü bir ruha sahip olan gençlik, hem AK Parti’nin hem de ülkemizin geleceğinin, devam ve bekasını garantisi ve sigortası olacaktır.
Bazı Başkanlıkların Kaybedilmesine Sebep Olan Adayların Ayrı Belirlenmesi
Ülkemizde başkanlık sisteminin kabulü ile birlikte siyasi partiler arasında seçimlere yönelik ittifak uygulamaları gelişti. Bu ittifaklar, Cumhurbaşkanlığı ve TBMM seçimlerinde olduğu gibi, yerel yönetimler seçimlerinde de söz konusu olabilmektedir.
AK Parti ve MHP, 2023 yılında yapılan Cumhurbaşkanlığı ve TBMM seçimlerine Cumhur İttifakı kimliği ile katıldılar. Bu ittifakın en büyük neticesi, müşterek aday gösterdikleri Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı seçilmesi ve TBMM’de yeterli çoğunluğun sağlanması şeklinde olmuştur.
AK Parti ile MHP, 31 Mart seçimlerinde çoğu seçim çevrelerinde ortak adayla seçimlere girdiler. İttifakın işleyişi kapsamında bazı seçim çevrelerinde Cumhur İttifakının her iki tarafı da aday gösterdiler. Bu uygulama, ayrı aday gösterilen seçim çevrelerinde ittifakın iki ortağının birbirine rakip olmaları olgusunun ortaya çıkmasına sebep oldu. Bu durum neticesinde, bazı seçim çevrelerinde kayıplar yaşandı. Amasya, Kütahya, Kırıkkale gibi illerde iki partinin kendi adayları ile seçimlere girmeleri neticesinde buralarda CHP kazandı. Buralarda ortak aday gösterilmesi halinde muhtemelen Cumhur ittifakı adayları kazanacaktı. Mesela, Kütahya’da, CHP adayı %29.69 oy alırken, MHP adayı 29.25, AK Parti adayı 27.7 oy aldı. Cumhur İttifakı bu ilde ortak adayla seçimlere girseydi yüzde yüz kazanırdı. Benzer durum Amasya için de söz konusu. Ayrı adayla seçimlere girilen diğer bazı iller için de benzer mahiyette değerlendirmeler yapılabilir.
Mental Yorgunluk ve Ruh Kaybı
Mental yorgunluk, günler, aylar süren stres, endişeler, çaresizlikler, karşı konulamaz zorluklar akabinde görülen psikolojik halin insanın gündelik hayatını, davranışlarını olumsuz yönde etkilemesidir. Kişi, kendisini yoğun şekilde enerjisiz, bitkin ve tükenmiş hisseder, istirahat etse bile bu his azalmadan devam eder. İnsan kendisini bir türlü işine veremez, çaba içine girecek olsa isteksizlik, verimsizlik, motivasyon azlığı ortaya çıkar.
AK Parti’nin 31 Mart seçimlerinde başarısız olmasında en temel etkenlerden biri de, mental yorgunluktur. Hatta bu seçimlerde mental felç halinden de söz edilebilir. Hükümete yönelik gelen ve karşı durulamaz düzeylere varan tepkiler, AK Parti Teşkilatını MENTAL olarak dayanılmaz düzeyde yormuş; etkili çalışma ortamını ciddi manada hasara uğratmıştır.
Mental yorgunluk neticesinde, bazı seçim çevrelerinde AK Parti’ye gönül veren tanıtım ekipleri, ev ve işyeri ziyaretlerini bile etkin bir şekilde yapamadılar. Karşılaştıkları her bir şiddetli tepki, onların psikolojik olarak yılmalarına, motivasyonlarının zayıflamasına, bir sonraki ziyaretlere gitmemek için bahaneler uydurulmasına sebep oldu.
Bunun gerisinde, güncel ve konjonktürel şartlara bağlı tepkisellikler kadar, ruh kaybının etkileri de söz konusudur.
Nitekim ruh kaybı ile alakalı durum, Erdoğan tarafından şu şekilde ifade edilmiştir:
“Kurulduktan yalnızca 15 ay sonra bizi iktidara layık gören, henüz 10 ay önceki seçimlerde partimizi açık ara birinci yapan, şimdiye kadar girdiğimiz tüm seçimlerde daima yanımızda duran, velhasıl son 22 yılda tam 17 kez sandıkları bizim için patlatan milletimizin, 31 Mart'ta bizi CHP'nin arkasına niçin ittiğini çok iyi analiz etmeliyiz. Ortada sadece bir ‘oy kaybı değil, kan ve ruh kaybı’ da olmuştur”.
AK Partideki ruh kaybı, çalışma motivasyonlarını olumsuz etkiledi. Bu durumun bir neticesi olarak bazı seçim sandıklarında müşahit bulunması konusunda bile zorluklar yaşandı.
Burada, AK Parti’de, kuruluş ve devamındaki ihtişamlı günlerinde sahip olduğu ruhu kazandıran yüksek hasletler konusunda ciddi aşınmalar, kayıplar söz konusu olduğu için, bunun tekrardan kazanılmasının yolları bir şekilde bulunmadığı takdirde, erime devam eder.
E-posta Facebook Twitter Yazdır Önceki sayfa Sayfa başına git |
Bu yazı 20436 defa okunmuştur. |
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |