Haber şu: Türk Medya küçülmeye gitme kararı aldı ve bu kapsamda Star ve Güneş Gazetesi kapatıldı.
Kâğıttan gazetelerin zamanla, aynı daktilolar gibi sadece geçmişin bir anısı olarak kalacağı sır değil.
Ancak Star ve Güneş gazetelerinin kapatılması kâğıdın dijitale yenilgisi değil. O yüzden, kağıt-dijital rekabetini değil, Star’ın tuhaf yolculuğunu yazacağız.
PATRON ZENGİNİ GAZETE
Star, basın tarihinde pek de eşine rastlanmayacak şekilde bir patron zengini gazete olarak kendine yer buldu.
Hayır, patronların zenginliğinden bahsetmiyoruz.
20 yıllık yayın hayatında tam 9 patron değiştirmiş bir gazeteden bahsediyoruz.
Listede kimler yok ki? 1999 yılında Cem Uzan tarafından kurulan Star’ın TMSF’ye geçişi ve sonrasında Ali Osman Safa, Alaattin Kaya, Erhem Sancak, Fettah Tamince, Tevhit Karakaya, Azeri petrol devi Socar, tekrar Ethem Sancak ve Zeki Yeşildağ.
Bitmeyen el değiştirmelere yakından bakıldığında alt metinde ticari kararlardan sonra tevdi edilen Star görevini ve bu görevlerin kabulünü görüyoruz.
GAZETECİLİK YAPMAYAN GAZETE OLUR MU?
Peki, bu görev neydi?
O soruya verilen pek çok yanıt var. Bu yanıtlardan en bilineni; hükümetin çeşitlendirmek istediği kendi medyasının büyük oyuncularından biri olma misyonu.
İyi de; bunun için neden ortalama iki yılda bir patron değişimine ihtiyaç duyuldu?
İşte tam burada o acı gerçek ortaya çıkıyor. Gazetecilik yamayan gazeteleri patron değiştirerek amaçlanan misyona taşıma yanılgısı.
Hani futbol dünyamızın amansız bir hastalığı var ya; başarısız olan takımı teknik direktörü değiştirip uçurma hayali. Ki o hayal asla tutmaz.
Star da her ne kadar kâğıt üstünde tirajlarda 100 bin bandının altına düşmese de 10 bin 20 bin tirajlı gazeteler yayın hayatına devam ederken Türk Medya Star yükünü daha fazla taşıyamadı. (Yük kelimesini özellikle seçtik. Ve 100 bin tirajlı bir gazete asla bir medya grubuna yük değildir.)
İDDİALAR İDDİALAR…
Deniyor ki; İBB’yi İmamoğlu’nun almasından sonra Star’ın en büyük gelir kaynağı olan İBB’den gelen fonlar durdu ve gazete artık yola devam edemez hale geldi.
Bu iddiaya; “Arkasında koskoca AK Parti var. İBB’nin kestiği kaynağı başka bir kanaldan aktaramıyor mu kendi gazetesine?”
O soruya da yanıt var. Bu kez deniyor ki; AK Parti, medyaya ayırdığı kaynağın aslan payını Turkuvaz grubuna aktarıyor. Diğer yandaşlara sadece kırıntılar kalıyor. Dolayısıyla İBB, hayati önemdeydi.
Dahası da var.
Ancak bu iki iddia gibi diğerleri de ne gazetenin asli görevi yani gazetecilik yeterliliği ile ilgili. O da bizi yukarıdaki bölüme götürüyor.
Sonuçta kapanan bir gazete olsa da, kapanmasını analiz ederken gazetecilik temeline bir türlü inemiyoruz.
Çünkü inilen yerde aranan şeyle ilgili bir şey elde edilemeyeceği, herkesin bildiği sır.
Ama okura dokunmayan, sadece amigoluk yapan, okuruna tutunmak yerine çok güvenilen bazı sermaye finansmanları ile (Bkz. Patronlardan patron beğen!) işi kotarmaya çalışan gazetelerin bir yerde tıkanıp yok olacağı sır değil.
Geçmiş olsun mu denir?
TURKTIME