Talat Atilla Öcalan test edildi! Değişim var! Tüm arşivi yaktılar! 'Tekbirlerle gömün beni!' |
Ersan Yıldız GİRİLMEZ |
Mihriban Başlı Nereye Gidiyoruz? |
Tuğba AYAN SONBAHAR, SARI YAPRAKLAR, SAĞLIKLI HÜZÜN VE METAL ELEMENTİ |
Adnan Küçük MEB YUSUF TEKİN’İN LAİKLİK SÖYLEMİ BAZI ÇEVRELERİ RAHATSIZ ETTİ |
Zahide Guliyeva DÜNYALARINI VERİN ÇOCUKLARA |
Cengiz Altınsoy Benim güzel memleketim... |
Kıvılcım Kalay NEDEN DİYE SORMA |
Canan Sezgin BU DOLUNAYLA BİR DEVİR KAPANIYOR! |
Tuğrul Sarıtaş Duayen gazeteci Tuğrul Sarıtaş'tan yeni kitap! |
Tekin Öget GERÇEKTEN DE TAM YOL İLERİ Mİ? |
Esra Süntar SU ÜSTÜNDE İKEN SU İÇİNDE OLMAK |
M. Kürşat Türker ZİNCİR |
Yalçın Toker SPOR YAZARLARI GENEL KURULUNDAYDIM.. |
Haktan Kerem Ural ‘ADALET SİSTEMİ’NİN ALTINDA SERİNLEYEN AHLAKSIZLAR |
Sima Güleser Polat İPİN UCU KAÇTI! |
Uğur Özteke SAĞLIKTA KANDIRMACA YENİDEN Mİ BAŞLIYOR? |
Zamana dayanıklı ya da ispat edileceğinden emin olamadığınız yazıları kaleme almak gazeteciler için zor yazılardır.
Çünkü...
Karşınızda, elini sıcak sudan soğuk suya sokmayan güruha "Hadi, hadi ispat et!" diyebileceği konforlu bir alan bırakırsınız.
Her yazı doğrulanmak zorunda değildir. Hiç kimseye noter yetkisi de vermedim.
Noterim; inancım, aklım ve vicdanımdır.
Bu yüzden umursamam ama zaman içinde yazı ya da haberleriniz doğrulandığında, "Hayır, olamaz" diyen aynı güruh, devekuşları gibi başlarını topraktan hiç çıkarmazlar!
Elbette tarih onların bu halini de not ediyor!
Kimseye gazetecilik öğretmek haddim değil ama gazeteciliğin ana kolonlarından fikri takibin artık epeyce lüks olduğunu da yazmalıyım.
Zamanın ruhunda militan gazetecilik prim yapıyor.
Oysa zamana ruh veren insandır.
İnsanın ruhu da zamanın ruhu değil midir?
Martin Luther King "Zaman gelir, sessizlik ihanet olur..." der.
Girizgah yapmadan olmuyor. Bugünkü girizgah, rahmetli Uğur Mumcu içindi.
Cumhuriyet yazarı Uğur Mumcu
24 Ocak 1993'te Ankara'da Karlı Sokak'taki evinin önünde arabasına konulan bombanın patlamasıyla öldürüldüğünde, Ulus Gazetesi'nin çiçeği burnunda istihbarat şefiydim.
Hafızam yanıltmıyorsa pazar günü ve izinliydim.
Tüm gazeteci arkadaşlar hemen Rüzgarlı sokak Uçar Han'daki Ulus Gazetesi'nde bir araya geldik.
Türkiye sarsılmıştı.
Cenazesine büyük kalabalıklar eşlik etti. Mumcu, gazetecilik namusunu çoğunlukla ideolojik duruşunun önüne koyabilen ender gazetecilerdendi.
Mumcu'nun patlama ile öldürüldüğü bilgisi geldiği andan itibaren muhabir arkadaşların tamamını olay yerine yönlendirdiğim gibi ben de oradaydım.
Olay yerinde inceleme yapan uzmanların hiç delil bulamaması çok garipti. Sonradan ögrendik ki, cımbızla toplanması gereken deliller, süpürge ile süpürülüp atılmıştı.
Suikastı; İslamî Hareket Cephesi, İBDA-C, Hizbullah gibi örgütler üstlendi ama suikastın arkasında Mossad'ın ve kontrgerillanın olduğu da ısrarla iddia edildi. Ergenekon sanıklarından Ümit Oğuztan, iddianamedeki ifadesinde, Mumcu'nun, seri numarası silinmiş ve dönemin Kürdistan Demokratik
Partisi lideri Celal Talabani'ye götürülen silahlarla ilgili incelemesi nedeniyle öldürüldüğünü söyledi.
Ağabeyi Ceyhan Mumcu, ölümüne yakın bir süre içerisinde Mossad ve Barzani ilişkisi ortaya çıkınca İsrail Büyükelçisinin ısrarla kardeşi Mumcu'yla bire bir olarak görüşmek istediğini ancak Uğur Mumcu'nun tek görüşmeyi kabul etmemesine rağmen görüşmenin yapıldığını belirtti.
Ceyhan Mumcu'nun burada satır arasına koyduğu özne, görüşmenin ZORLA ya da EMRİVAKİ yapıldığı şeklinde anlamaya müsait. Çünkü...
"Uğur Mumcu, İsrail Büyukelçisi ile tek görüşmeyi kabul etmemesine rağmen görüşme yapıldı." diyor.
Bu tabi kişisel yorumum ama doğrusu başka bir anlam çıkarmak da çok mümkün değil.
Ayrıca suikast öncesinde Uğur Mumcu, "Kürt Dosyası" kitabını yazıyordu.Bu kitabında PKK'nın ortaya çıkışını, Abdullah Öcalan'ın aldığı dış desteği ve Barzani-İsrail-Öcalan ilişkisini inceliyordu. Kitabını bitiremeden öldürülmesi de ayrıca dikkat çekici.
Güvendiğim bir haber kaynağımla sohbet ederken, konu faili cinayetlere gelince, beni çok şaşırtan şu sözleri söyledi; "Uğur Mumcu'nun öldürülmeden 30-35 saniye önce ve patlama anının görüntüleri çekildiğine yönelik duyumlarım vardı."
Bu kadar kritik bir bilgi avuçlarıma düşünce, soru-yanıtlar kaçınılmaz oldu.
+ Peki ama ancak Mumcu'nun öldürülmesini planlayanlar çekebilirler bu görüntüleri. O görüntülerde detay var mıymış?
- Kuvvetle muhtemel. Detay konusu hafızamda kaldığı kadarıyla eğilerek arabanın altına baktığı, arabasının cam ve farlarındaki karları temizlediği görüntüler var diye konuşulmuştu.
+ Peki, kim bunlar?
- Bu sorunun yanıtı kolay değil. Birden fazla karartma yapılmış.
+ Peki, siz nereden biliyorsunuz ölmeden önceki son 30-35 saniye ve patlama anının görüntülerinin çekildiğini?
- Mumcu'nun katledilmesinden sonra bu görüntüleri çekenler ya da bu görüntüleri ele geçirenler, arasında gazetecilerin de olduğu dönemin bazı ünlü isimleri ile temasa girerek, "Bu görüntüleri verebileceklerini" söylemişler ama yeterince ilgilenen olmayınca konu kapanmış.
+ Neden ilgilenilmemiş peki. Bu görüntülerin büyük bir haber değeri olduğu gibi belki de Uğur Mumcu cinayetinin çözümünü de sağlayabilirdi. Kimlere söylenmiş bu görüntüleri verelim diye.
- Bir kısmı hayatta değil ve isim konularına girmeyelim.
+ Sizi anlıyorum ama bu nokta çok önemli.
- Evet haklısınız. Belki, o dönemin ağır kasveti nedeniyle ürkmüş de olabilirler. Her şey olabilir ama kesin şöyledir demek mümkün değil.
+Kimlere söylendiği gerçekten çok önemli.
- Bunca seneden sonra bu isimleri zikretmem mümkün değil. Bunu da siz anlayın lütfen. Sadece etkin ve ünlü isimler olduklarını söyleyebilirim.
Bunları duyunca, içimden "Ne kadar da Muhsin Yazıcıoğlu'nun öldürülme görüntüleri var iddiasına benziyor!" diye içimden geçirdim.
Gerçek ile yalan arasındaki çizgi çok silikleşti. Bazen komplo teorisi dediklerimiz gerçek, gerçek dediklerimiz komplo teorisi çıkabiliyor.
Bu yüzden tarihe mütevazi bir not bırakmak istedim.
Yazımın finalini Mumcu'nun öldürülmesinin akşamında
(Bilenler çoktur. Ulus Gazetesi akşamları çıkardı...)
Ulus Gazetesi'nde Mumcu cinayeti ile ilgili yazdığım şu kelimelerle bitirebilirim.
"Mumcu'yu düşündüğünü yazdığı beyni için öldürdüler ama vücudu paramparça olmasına rağmen beyninde hasar yoktu. Allah rahmet eylesin..."
CHP'DEN AKŞENER'E 2 İLÇE ÖNERİSİ
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş'ın kısa süre önce İyi Parti lideri Meral Akşener ile görüşmesini anımsarsınız.
Basına nezaket ziyareti dışında bir şey konuşmadıklarını deklare ettiler.
Bu tür kritik sayılabilecek, henüz demlenmemiş görüşmelerde, siyasetçilerin diplomatik açıklamaları normaldir.
Görüşmeyle ilgili benim kulis bilgilerim var.
Yavaş'ın Akşener'e "Size bir talep için gelmedim ama aday çıkarmazsınız CHP yönetiminin Etimesgut ve Keçiören gibi ilçeleri İyi Parti'ye bırakalım eğilimi var." önerisinde bulunduğu, Akşener'in bu öneriye net bir yanıt vermediği öne sürülüyor.
Son not olarak aktarayım;
Ankara'da anketlere göre seçilme ihtimali en yüksek aday halen Mansur Yavaş görünüyor.
İktidar partisinde Ankara için öne çıkan aday, Keçiören Belediye Başkanı Turgut Altınok...
TALAT ATİLLA'YI TWITTER'DA TAKİP ET!
E-posta Facebook Twitter Yazdır Önceki sayfa Sayfa başına git |
Bu yazı 27993 defa okunmuştur. |
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
|
|||||
|