Türkiye’de dizi sektörünün 2000’lerin başından bu yana geçirdiği evrimi yakından takip eden biri olarak şunu rahatlıkla söyleyebilirim:
Televizyon ekranları her geçen yıl daha dar bir çevrenin sesi olmaya başladı. Bir zamanlar farklı bölgelerden, farklı sınıflardan karakterlere ev sahipliği yapan ekranlar, bugün birkaç yapım şirketinin ve medya devinin denetiminde, neredeyse tek bir hikâyeyi dönüp dolaştırıp yeniden sunuyor bize.
Evet, Türkiye dünya çapında dizi ihraç eden bir ülke. Ama içeride ne oluyor? Ne kadarı gerçekten sanat, ne kadarı algoritmaların ya da reyting çetelerinin eseri? Bu soruların cevabını verirken, gözümüzü sektördeki tekeleşmeye çevirmemiz şart. Bugün üç büyük televizyon kanalı, neredeyse tüm prime-time kuşaklarını birkaç büyük yapım şirketine teslim etmiş durumda. Bu şirketler sadece içerik üretmiyor; aynı zamanda oyuncu kadrolarından senaryo ekiplerine kadar sektörü dizayn ediyor.
Yeni bir yüz, alternatif bir fikir, sıra dışı bir anlatı arıyorsanız, üzgünüm, ama ya dijitale kaçmanız gerek ya da sektörün kapısında yıllarca beklemeniz.
Diziler birbirine benziyor çünkü yazan da çeken de oynayan da aynı. Herkes birbirinin projesinde yer alıyor. Bu durum, sektörün genç ve yaratıcı beyinlerine alan açmıyor; aksine onları ya sisteme entegre olmaya zorluyor ya da tamamen dışarıda bırakıyor.
Dijital platformlara gelince… İlk başta alternatif gibi görünse de orada da benzer bir yapı kurulmaya başlandı. Algoritma dediğimiz yeni sansür mekanizması, reytingin dijital versiyonu gibi işliyor. Kimin hikâyesi “tık” alıyorsa, kim izleniyorsa o kalıyor. Ötekiler yine dışarıda.
Bu tekelleşme sadece sanatın düşmanı değil, toplumsal hafızanın da düşmanı. Çünkü dizi demek, aslında bir ülkenin gündelik hayatını kayda geçirme biçimidir. Ama bugün o kayıt, dar bir çevrenin filtresinden geçerek tutuluyor!
Oysa bizim Karadeniz’de, İç Anadolu’da, Doğu’da, Trakya’da anlatılacak onlarca hikâyemiz var. Bu hikâyeler anlatılmadıkça, ekran sadece parlatılmış bir hayal satmaya devam edecek.
Türkiye'de dizi-film sektörünün gerçek anlamda gelişebilmesi için tekelin çözülmesi, bağımsız yapımcıların ve genç yaratıcıların desteklenmesi gerekiyor. Aksi halde, aynı diziyi farklı isimlerle izlemeye devam ederiz.