Dinç Bilgin, Selanik’te mahalli gazete çıkaran bir ailenin torunu ünvanından, dev medya patronluğuna, oradan da zemine çakılmış bir isim.
Sevmeyeni, seveninden fazla. İ
İtiraf makinasına dönüştürdüğü ruhunu kendi elleriyle hırpaladıkça adeta rahatlıyor.
Her röportajında, “Hata ettim” demesini artı bir değer olarak görsek bile, insanın geçmişini tek kalemde silmesi kolay olmuyor.
Patronluğunu yaptığı gazeteciler işten çıktıklarını güvenlik turnikesinden öğrendiler. Yöneticilerine, “kısa boylu ve çirkin personel istemiyorum.” talimatından sonra, bu tanımlamaya giren personelinin Dinç Bilgin’i her gördüğü yerde saklanacak delik araması bir ‘vaka’dır.
Patronluğunu yaptığı gazetelerde istisnai dönemleri olsa bile halkın yanında olmayan bir kişiliği vardır.
Tam detaylarını bilemesek bile, gazete satışında Turgay Ciner’i arkadan vurduğunu söyleyenler çoğunlukta.
En azından bana göre Dinç Bilgin ismi tekin bir isim değil.
Onlarca kez günah çıkardığı röportajlarında Dinç Bilgin’den şunu hissettim;
“AK PARTİ bana dokunmasın. Ben değiştim. Eski Dinç Bilgin değilim. Hatalarımdan dersler çıkardım”
İnsanların bir sabah aniden değişebileceğine pek inanan bir insan değilim ama, bir insan “ben hatalarımdan ders aldım diyorsa”, bu sözlere de pozitif bakma taraftarıyım.
Kısa bir süre önce yargıyla yine başı derde giren Dinç Bilgin’le ilgili önemli bir bilgiye ulaştım.
Bilgin, Ankara Esenboğa Havalimanı yolu üzerinde sessiz sedasız bir matbaa kurmuş.
Öyle böyle değil. Oldukça büyük bir matbaa.
Üstelik, hasmı olan habertürk’ün matbaasına da yakın bir yerde.
Kavaklı restoran isimli yerin hemen dibinde.
Eski bir medya patronu sessiz sedasız büyük bir matbaa kuruyorsa, aklın olağan akışına göre ilk fırsatta bir gazete çıkarmaya hazırlanıyor demektir.
Yakın zamanda gazete çıkarmaya hazırlanan çok sevdiğim bir ağabeyimi arayarak, “Beraber misiniz?” dedim.
Kesin bir dille, “Hayır, senden öğrendim” dedi.
Dinç Bilgin, bu matbaayı kurmak için bizzat kendisi uğraşmış.
Belediye izinlerinden, yer, personele kadar her şeyiyle tek tek kendisi ilgilenmiş.
Bildiğim kadarıyla devletten alacağı bir miktar parası vardı.
Acaba bu parayla mı matbaayı kurdu, başkasının adına mı yaptı, bunları bilmiyorum.
Kesin olarak aktarabileceğim;
Dinç Bilgin her şeyiyle kendisinin ilgilendiği ve Başkentin göbeğine diktiği bir matbaanın sahibi.
İşsiz gazeteciler ve basındaki çeşitlilik anlamında bu matbaadan bir gazete çıkarsa elbette sevinirim.
Kimbilir; Belki de bu sefer Dinç Bilgin bizi şaşırtır!