Talat Atilla Öcalan test edildi! Değişim var! Tüm arşivi yaktılar! 'Tekbirlerle gömün beni!' |
Ersan Yıldız GİRİLMEZ |
Mihriban Başlı Nereye Gidiyoruz? |
Tuğba AYAN Çakralar ve Uyanış |
Adnan Küçük MEB YUSUF TEKİN’İN LAİKLİK SÖYLEMİ BAZI ÇEVRELERİ RAHATSIZ ETTİ |
Zahide Guliyeva EGO İŞÇİLERİ |
Cengiz Altınsoy Benim güzel memleketim... |
Kıvılcım Kalay NEDEN DİYE SORMA |
Canan Sezgin BU DOLUNAYLA BİR DEVİR KAPANIYOR! |
Tuğrul Sarıtaş Duayen gazeteci Tuğrul Sarıtaş'tan yeni kitap! |
Tekin Öget GERÇEKTEN DE TAM YOL İLERİ Mİ? |
Esra Süntar SU ÜSTÜNDE İKEN SU İÇİNDE OLMAK |
M. Kürşat Türker ZİNCİR |
Yalçın Toker SPOR YAZARLARI GENEL KURULUNDAYDIM.. |
Haktan Kerem Ural ‘ADALET SİSTEMİ’NİN ALTINDA SERİNLEYEN AHLAKSIZLAR |
Sima Güleser Polat İPİN UCU KAÇTI! |
Uğur Özteke SAĞLIKTA KANDIRMACA YENİDEN Mİ BAŞLIYOR? |
Son zamanlarda gelişen bazı olaylara kısaca bir göz atıyorsunuz;
Katar, ABD ve onunla birlikte hareket eden Arap ülkeleri tarafından terörü desteklemekle suçlanıyor ve ambargoya uğruyor, Türkiye, daha doğrusu Erdoğan buna neredeyse kendisine yapılmış gibi tepki gösteriyor. Hatta Suudi Arabistan’ın Türkiye’ye ısmarladığı 2 milyar dolarlık savaş gemisi yapım projesinin iptalini dahi göze alıyor, şaşırıyorsunuz.
ABD, hayati boyutta Türkiye’yi ilgilendiren Rakka ve Musul operasyonlarına Türkiye’nin katılmasını engelliyor. “Demek ki bundan sonra bölge ile ilgili kararlara da Türkiye’nin katılmasına müsaade edilmeyecek” diye üzülüyorsunuz.
Bu arada ABD’yi arkasına alan Irak Kürt Yönetimi Lideri Barzani, Türkiye’nin tepkisini göze alarak bu yıl içerisinde bağımsızlık için referandum yapacaklarını açıklıyor ve bu kararını ısrarla sürdürüyor. Demek ki diyorsunuz, “Irak Kürdistan’ından sonra Suriye Kürdistanı da aynı yolu izleyerek bağımsız devlet olabilecek.” Ancak Türkiye toprakları ve Kürtleri katılmadan gerçek bir Kürt devletinden söz edilemeyeceği için “Türkiye her şekilde çok daha derin sıkıntılara gebe olacak” diye düşünüp üzüntünüzü artırıyorsunuz.
“Katar hangi terör örgütlerini desteklemişse aynı suçları Türkiye’de işlemiştir, Türkiye’ye de ambargo uygulansın” diyen Mısır Devlet Başkanı Sisi ve Ürdün Kralı Abdullah, ABD’yi yanlarına alarak bu sözleri söylüyor ve Türkiye’yi uluslararası kamuoyu nezdinde mahkum etmeye çalışıyorlar iken tam bu sırada ABD Dış İşleri Bakanı Rex Tillerson, “Müslüman Kardeşler bir terör örgütüdür ve Türk Hükümetinde Müslüman Kardeşleri destekleyenler vardır” gibi çok ağır bir suçlamada bulunuyor.
Olayları benzeri Ortadoğu kaosu ile birlikte değerlendiriyorsunuz, yargınız şu; “Tüm bunların ve buna benzer Avrupa gelişmelerinin anlamı Erdoğan’a Batı tarafından ayar verilmesinin ötesinde Türkiye’nin karıştırılmasıdır. Arap Baharı ile İslam ülkelerinde yaşanan yıkımların Türkiye’de de yaşanmasıdır” Bu yargıda bulunurken dikkatli ve uyanık bir yurtsever olmanız gerektiğinin bilincindesinizdir.
Diğer taraftan yine bilinçli bir yurtsever olarak ülkenizin gidişatının, hukuka uygun olmayan bir Referandumla rejim/sistem değişikliğinin ne anlama geldiğinin, OHAL ile tam bir hukuksuzluk haline girildiğinin farkındasınızdır. Bir muhalif olarak, adı yolsuzluk ve hukuksuzluk konusunda ayyuka çıkmış, Cumhuriyet değerlerini yok edip kendini korumaya alan Erdoğan konusunda küresel ölçekli gelişmeleri sevinçle karşılayabilmeniz mümkün iken, “Erdoğan ile birlikte maliyet ödeyecek olan ülkem ve vatandaşlarımız” diye düşünüp sevinemiyor tam tersine endişeye kapılıyorsunuz. Hele Türkiye’yi hizaya sokacak güç emperyalist bir anlayışla bunları yapınca çok rahatsızlık hissediyorsunuz. Maalesef siz tam bu rahatsızlıkları yaşarken, Erdoğan partinizin bir milletvekilini saçma bir gerekçeyle 25 yıla mahkum ettirip anında tutuklattırıyor. Tüm muhalefet bu son damla ile isyan ediyor, ayağa kalkıyor. Belli ki Erdoğan burada durmayacaktır, sizi ve kendisince tüm muhalefeti OHAL’i de kullanarak yok etmeyi hedeflemiştir. “Yeni Türkiye” adı altında tüm birikimlerin yok edileceği, kaosa sürüklenildiği ortadadır.
Ne yapacağınızı şaşırıyorsunuz. Hayat hakkınız gittikçe azalmaktadır. Ülkenizi çöküşe götürmekte olan anti-demokrat hatta zalim bir yönetim ile ülkenizi bir iç savaşa ve bölünmeye götürmekte olan emperyalist küresel güçler arasında kalmış olmanın kabusunu yaşıyorsunuz. Yapacağınız tek makul eylem yürümek olarak ortaya çıkıyor. Muhalefeti şiddete bulaştırmadan, halkı halkla karşı karşıya getirmeden, vatandaşı devletle karşı karşıya getirmeden yürümek…
Yürümeye başlıyorsunuz. Şiddetten uzaksınız. Muhalif kitleler heyecanla peşinizde yürümektedirler. Yeni bir umut yeni bir sinerji ile ülkenizi bir daha o iç savaşın, çatışmanın eşiğinden çeviriyor barışçıl bir eylemle kitlenizi ve ülkenizi sıkıntıdan kurtarıyorsunuz…
Bakalım, adalet ve huzur ufuktan doğacak mı?
“Yürüyelim Arkadaşlar” diyorsunuz…
Ancak Erdoğan yine rahat durmuyor. “Bir şey yapmıyorsak bu lütuftur” diyor. “O yargı sizi de çağırabilir” diyor. Tehditlerini sürdürüyor açıkça…
Duymuyorsunuz, durmuyorsunuz ve “Adalet ufuktan şimdi doğar, yürüyelim Arkadaşlar” demeye devam ediyorsunuz… Aslında ufuktan doğacak olan bilinçlenmedir, uyanıştır…
Milletin uyanışıdır…
Hedefiniz Milletin kaosu görmesi, umudu yakalamasıdır…
Adalet ve huzur ufuktan er-geç doğacak, ondan şüpheniz yok ama “Geç olmasın, Türkiye’ye maliyeti büyümesin Yarabbim” diye dudağınızda dua, yürüyorsunuz…
E-posta Facebook Twitter Yazdır Önceki sayfa Sayfa başına git |
Bu yazı 27910 defa okunmuştur. |
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
|
|||||
|
|
|||||
|