17 Aralık sadece bir yolsuzluk olayı dolayısı ile bir hukuki konu olmanın ötesinde siyasi yönü de olan çok önemli bir olay demiştim ya geçen yazılarımda, hakikaten öyle. Tahminimden de hızlı bir şekilde hukuki ve siyasi sonuçlarını görmeye başladık. Daha düne kadar-lafın gelişi değil- Başbakan’ın avukatı olduğu, her püsürü bilenlerin sevinçlerini dahi gizlemeye gerek duymadan, “Memleket bağırsaklarını temizliyor” dediği ülkenin yetişmiş kadrolarını ve kurumlarını alt-üst eden olay meğer “Devlet içerisindeki paralel devletin bir kumpası”ymış. Başbakan’ımız şimdide öyle diyor. Bundan tabi ki memnun oluyorum. Hem haklı çıktığım için hem de Balyoz, Ergenekon benzeri davalardan dolayı haksız yere yıllardır özgürlüğü alınanlar adına mutlu oluyorum. Fakat bu konu bu kadar basit mi? Diğerlerini geçtim de devleti yönetenler bu kadar önemli bir konuda bu hayati hataları yaptıktan sonra “Aaa Pardon! Yanlış yapmışız” deyip kurtulabilirler mi?
Libya’da pardon, Suriye’de pardon, AB’de pardon, Ergenekon’da pardon, enflasyonda pardon, kredi kartında pardon, istihdamda pardon, kendi içinde pardon, pardon da pardon…
Bu durum bireyselleştirilmeyecek kadar önemli ve bir kesime ait bir tarz sorunu. Ülkenin sorunu. Ancak bu konuya damgasını vuran bir şahıs var. İzninizle öncelikle onu eleştireceğim. Başbakanı… Tayyip Bey devlet yönetmeyi ne sanıyor? Tayyip Beyin devlet etme, devlet yönetme anlayışını hiç sevmiyorum. Daha doğrusu devlet anlayışının hiç olmadığını düşünüyorum. Varsa yoksa oya, kendi çıkarlarına ve egosuna göre yönetim ve bunu iletişim sihri ile kitlelere kabul ettirmek… Bu kadar çelişkili olup, çelişkili işler ve söylemlerde bulunup bu kadar kitleleri uyutan bir başka başbakan var mıydı acaba?
Dünya tarihinde 4 bakanı yolsuzluğa bulaşıp, başbakan tarafından savunulan ama 9 gün sonra bakanları görevden almak zorunda kalan ve kendini hiç suçlu görmeyen, hatta neden soruşturmayı üstlerine bildirmediler diye üste çıkan bunun için mevzuat değiştiren bir başbakan var mı acaba? Bundan sonra da olabilir mi?
Başbakan yolsuzluk yapan bakanlarını hiç kınamadı veya kınayamadı ama yolsuzluk operasyonu için “Kirli operasyon” dedi, diyebildi. Düşünebiliyor musunuz, bu yolsuzluktan daha beter bir durum…
Bir şey itiraf etmek istiyorum; ben bu son yaşadığımız olaylarla ilgili rezilliği anlatmakta zorlanıyorum. Hayır sadece yolsuzluk soruşturmasının önlenmesinden bahsetmiyorum. 17 Aralık sonrası devlette, yargıda, siyasette yaşadıklarımızı açıklamakta çok zorlanıyorum.
Bir de bunlar yetmezmiş gibi Hatay’da tırla devlet rezaleti çıktı…
Yolsuzluk konusu bir bakışla 2 boyutludur; Toplum ve devlet. Yolsuzluğu önlemek için devlet çeşitli önlemler alır, kanunlar çıkarır, bunları idari önlemlerle destekler, denetimi sıkılaştırır. Ancak toplum yolsuzluk yapanları kınamadıkça, yolsuzluk yapanlar ortalıkta gururla dolaştıkça yolsuzluğu önlemenin imkanı yoktur. Yolsuzluk yapanların medya yanında ise, sivil toplum kınamıyorsa, üniversite ve kanaat önderleri yolsuzluğu görmezlikten geliyorsa, vatandaş ayıplamıyorsa o toplum çürümüş demektir. Benim en garibe gideni yolsuzluk konusunda adı geçen bazı kişilerin rüşvetle umreye gitmeleri ve bunu kınamayan din kurumu oldu…
Toplum çürümüş, devlet harap olmuş… 11 Yılda karizmatik başbakanımızın ülkeyi getirdiği nokta bu…
Erdoğan Bayraktar Pazar günü bir tweetinde “Yolsuzluk olmadığını düşünecek kadar saf olmamalı ülkem” demiş. Doğru tabi ama asıl doğrusu şu; Kimse yolsuzluk yok demiyor ama yolsuzluğu da çok önemsemiyor… Ne kadar çürüdüysek…
Hele sanki öncekiler gavurmuş gibi “Alnı secde gören” namlı Cumhurbaşkanımıza bu devlet krizinde gösterdiği ferasetten ötürü ne demeli?
Geçen hafta içinde bir de “Erdoğan’ın İsviçre’deki gizli hesapları Alman Başbakan’ı Merkel’in eline geçti” diye bir haber okuyup ta bu haber yalanlanmayınca daha çok canım sıkıldı…
“Adam izindeyiz” “Biatsa biat, itaatsa itaat” diyenlerin de neyin izinde oldukları inşallah anlaşılır…
Kimse eskiden de şu oldu bu oldu demesin. Dış tezgah demesin. Yedirmeyiz demesin. Yensin gitsin de bu “Adam” dan kurtulalım…
Ara rejimden bahsetmiyorum, 3oo’den çok fazla milletvekili olan AKP içinden bir başka “Adam” çıkarsın, yeni bir hükümet kursun…
Aksi halde ülke gidiyor görmüyor musunuz?
Soğan soyarken yaşaran gözler ülke elden giderken yaşarmayacak mı?