Kobani olaylarında hükümeti yeterli güvenlik önlemi almamakla itham eden muhalefetin, teröre yönelik iç güvenlik paketine yaptığı eleştirileri anlamlı bulmuyorum.
Komşu ülkelerdeki gelişmelerden sonra Türkiye’nin güvenliği daha nazik bir durum arz ediyor.
Ülkemize yerleşen 2 milyon mültecinin arasına sızmış terör unsurlarının yanında, PKK’nın silahtan vazgeçmeyeceğini dillendirmesi, Türkiye’nin yeni bir iç güvenlik konsepti çizmesini zorunlu kılıyor.
Şunu anlamakta gerçekten zorlanıyorum;
Muhalefet bir yandan, PKK’nın ilk fırsatta bir kalkışmaya hazırlandığı ve Türkiye’nin güvenlik sorunu olduğu tezini dillendirirken, diğer yandan kalkışmaya karşı önlem geliştirmeye çalışan iradeyi eleştiriyor.
Her türlü izahtan vareste bir durum bu.
Muhalefetin; “hükümet, kendisine yönelik protesto gösterisi yapacak muhalefete karşı böyle bir paket hazırlıyor” sözleri gerçeklikten uzak.
Ne yani?
Muhalefet partileri, ellerine Molotof kokteyli alarak hükümete mi saldıracak?
Şah ve Mat
Uluslararası Antlaşmalar ile Türk toprağı olan Süleyman Şah Saygı Karakolu’ndaki manevi değeri yüksek ecdat yadigârı emanetler, Genelkurmay Başkanlığı’nın yaptığı başarılı bir operasyonla güvenli bölgeye çekildi.
Bu operasyonun bence en dikkat çekici yanı;
Yurt dışındaki toprak haklarımızdan asla vazgeçmeyeceğimizi Dünya’ya göstermemiz oldu.
Türkiye Cumhuriyet istese, Süleyman Şah Türbesi’ni Türk topraklarına taşıyabilirdi!
Ama Süleyman Şah Türbesi’ni tarihin hak ettiği topraklardan koparmayarak, geçmişte bu topraklarda çarpışan Türk askerinin ruhu şad edildi.
Genelkurmay’ın bu operasyonu, Süleyman Şah Türbesi’ni iç politikaya malzeme eden siyaset unsurlarının da önünü kesti.
Talat Atilla/Güneş