![]() |
Talat Atilla Böyle giderse CHP Özgür Beyi CB adayı, Mansur Beyi de hain ilan eder! Kör tuttuğunu! |
![]() |
Ersan Yıldız Harf tutulması |
![]() |
Mihriban Başlı Yorulunca hayat biter! |
![]() |
Adnan Küçük EKREM İMAMOĞLU’NUN TUTUKLANMASI BİR “YARGI DARBESİ” MİDİR? |
![]() |
Tuğba AYAN MASAL BU YA |
![]() |
Melike Topuk Açılmayan kalbin |
![]() |
Zahide Guliyeva DUR YOLCU |
![]() |
Cengiz Altınsoy Yenilmeyen tek şey yeniliktir |
![]() |
Kıvılcım Kalay Concorde Sendromu |
![]() |
Canan Sezgin GÖRMEDİĞİNE İNANIRSAN, İNANDIĞINI GÖRÜRSÜN! |
![]() |
Tuğrul Sarıtaş Parlamento mu Boks Ringi mi? |
![]() |
Tekin Öget ABD VE İSRAİL TERÖR ÖRGÜTLERİ ATEŞKESE UYMADI |
![]() |
Esra Süntar ŞEKİLDEN ŞEMALE PERSPEKTİF 'AŞK' |
![]() |
M. Kürşat Türker GÖLGESİNİ YİTİRENLER |
![]() |
Yalçın Toker SPOR YAZARLARI GENEL KURULUNDAYDIM.. |
![]() |
Haktan Kerem Ural ASGARİ ÜCRET, ASGARİ KÜLFETİ KARŞILAYACAK MI? |
Demokrasi, bilinenin aksine halkın yönetimi değil. Ancak, despotik bir yönetim, bir grubun, bir ailenin yönetimi hiç değil. Demokrasi halka en yakın yönetim şekli ve iktidarın, halkın isteği ile değiştirildiği bir sistem. Zaten ünlü düşünür Karl Poper’de bunu ifade etmiş,
“Demokrasilerin iktidarın kansız, sorunsuz el değiştirmesini sağlaması yeterli” demiştir.
Medyadan öğrenmişsinizdir. TBMM’ne ittifaklarla ve seçim güvenliği ile ilgili bir kanun teklifi geldi. Ağırlıklı olarak Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun’da değişiklik öngörüyor. İnanın, sanki iktidarı devretmeyeceğini ifade eden bir iktidarın beyannamesi gibi. Binali Yıldırım ve Devlet Bahçeli’de teklif sahipleri arasında bulunuyor.
İttifaklar demokrasilerde var ve olmalı. Ancak, sistemi öldürmemeli ve adil olmalı. İttifaklar parlamentolarda daha çok seçmen tercihinin yansımasını sağlamalı. TBMM’ye verilen kanun teklifi ise tam tersi. Örneğin, ittifak yapan 2 parti var. Bir seçim bölgesinde biri 7o bin ikincisi ise 200 bin oy aldı. Bu iki parti baraja takılmadan 3 milletvekilini 2 ve 1 olarak paylaşarak Meclis’e giriyor. 150 bin oy alan ancak ittifak yapmayan bir başka parti ise baraja takılıp giremiyor. Baraj kaldırılmıyor ve yüzde 10 hala. Sistem sakat. Demokrasinin vaz geçilmez unsuru olan siyasi partileri, partilerin üzerinde bir oluşumla sakatlıyor…
Seçim güvenliği ile ilgili olarak ta sıkıntı çok. Aynı yerde oturanları farklı sandıklara dağıtarak seçmenin oto kontrolünü kaybettirmek. Sandık kurullarının mührünü taşımayan oy pusulalarının geçerliliğini kabul etmek. Sandık kurullarının işine vatandaşın ve dolayısı ile kolluk kuvvetlerinin müdahalesini getirmek. Sandık kurulu başkanlıklarını sadece kamu görevlilerine vermek. Seçim sandığını oyları güvenli bir yerde sayma gerekçesi ile taşıyabilmek vs…
Nerede ise vatandaş oyu gizli kullanır ama devlet istediği gibi sayar denmemiş…
Tabi bu kanun teklifi daha TBMM’den çıkıp kanunlaşmadı ama AKP ve MHP “yerli ve milli” “Cumhur” ittifaklarını kurdular bile. Ayrıca da CHP’de HDP ile ittifak kursun diye de uğraşıyorlar…
Türkiye’de siyaset maalesef gerçek üzerinden değil algı üzerinden değerlendiriliyor. Bu ittifaklar ve seçim güvenliği meselesi de öyle. Sanki ülkede siyaset normalmiş, seçmenler eğitim ve birikimlerine bağlı görüşleri üzerinden oy kullanıyormuş gibi var sayılıyor. Konu TBMM Anayasa Komisyonu’nda görüşülürken de öyle farz edilmiş. Halbuki Meclis’te kaç dönemdir 4 parti var ve bunlar halk arasında Türkçü, Kürtçü, dindar ve dinsiz olarak algılanıyor. Hatta dindar yerine sünni, dinsiz yerine de alevi algısını koymak mümkün. Erdoğan özellikle kutuplaşmayı teşvik ederek bu tabloyu yarattı. Daha önce 80 Darbesi öncesinde de, 2000’lere kadar da bu tablo yoktu. Özellikle merkez partilerinde bu 4 etnik ve mezhepsel geleneğe sahip kitleler yer alırdı. Kimse komşusunun mezhebini, kökenini araştırmaz, bilse dahi gündeme getirmezdi. Şimdi herkes bu konuları biliyor, işinde, ticaretinde kullanıyor. Devlet bu konuları kullanırsa siyasete kat kat yansır ve öyle de oldu.
Mevcut 4 partili Meclis yapımız kutuplaşma ve ayrımcılık oluşturan bir konumda iken şimdi 16 Nisan Referandumu sonrası 2’li bir siyaset yapısına gidiyoruz. Tüm siyasi veya siyasileştirilmiş görüşler 2 tarafta da yer alsa iyi ama Erdoğan’ın sevk ettiği bu kanun teklifi ve buna benzer yasa değişiklikleri onu amaçlamıyor. Erdoğan yaptığı ittifakla dindar, sünni ve Türkçüleri bir tarafa toplamaya çalışırken diğer tarafta olmasını istediği ittifak ise Kürtçü ve alevi ittifakı…
Bunu başarırsa mutlaka kazanır ama Türkiye ne olur?
Tıpta agnozi diye bilinen bir hastalık var. Olanı, fiziki oluşumları olduğu gibi görememe hastalığı. Bu tür hastalar bazı nesneleri görebilir ama tanıyamazlar. Nesneleri ayrıntılı olarak anlatabilirler ama gördüklerinin ne olduğunu cevaplayamazlar.
Bazen toplumlarında aynı şekilde hasta olduğunu düşünüyorum. Olanları, olayları görüyor ama anlayamıyorlar.
Türkiye’de agnozi ile malül olanlar var. Sadece seçmende değil bu rahatsızlık, siyasiler de de var. Belki siyasiler de daha ileri safhada…
Öyle olmasa Türkiye, sünni-Türk, alevi-Kürt diye ayrıştırmaya çalışılır mı?
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
Bu yazı 13094 defa okunmuştur. |
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |