Talat Atilla Öcalan test edildi! Değişim var! Tüm arşivi yaktılar! 'Tekbirlerle gömün beni!' |
Ersan Yıldız GİRİLMEZ |
Mihriban Başlı Nereye Gidiyoruz? |
Tuğba AYAN SONBAHAR, SARI YAPRAKLAR, SAĞLIKLI HÜZÜN VE METAL ELEMENTİ |
Adnan Küçük MEB YUSUF TEKİN’İN LAİKLİK SÖYLEMİ BAZI ÇEVRELERİ RAHATSIZ ETTİ |
Zahide Guliyeva DÜNYALARINI VERİN ÇOCUKLARA |
Cengiz Altınsoy Taş deyip geçmeyin |
Kıvılcım Kalay NEDEN DİYE SORMA |
Canan Sezgin BU DOLUNAYLA BİR DEVİR KAPANIYOR! |
Tuğrul Sarıtaş Duayen gazeteci Tuğrul Sarıtaş'tan yeni kitap! |
Tekin Öget GERÇEKTEN DE TAM YOL İLERİ Mİ? |
Esra Süntar İZDÜŞÜM TEOREMDEN BAĞIMSIZSA KAPSANAMAZ |
M. Kürşat Türker ZİNCİR |
Yalçın Toker SPOR YAZARLARI GENEL KURULUNDAYDIM.. |
Haktan Kerem Ural ‘ADALET SİSTEMİ’NİN ALTINDA SERİNLEYEN AHLAKSIZLAR |
Sima Güleser Polat İPİN UCU KAÇTI! |
Uğur Özteke SAĞLIKTA KANDIRMACA YENİDEN Mİ BAŞLIYOR? |
Demokrasi, bilinenin aksine halkın yönetimi değil. Ancak, despotik bir yönetim, bir grubun, bir ailenin yönetimi hiç değil. Demokrasi halka en yakın yönetim şekli ve iktidarın, halkın isteği ile değiştirildiği bir sistem. Zaten ünlü düşünür Karl Poper’de bunu ifade etmiş,
“Demokrasilerin iktidarın kansız, sorunsuz el değiştirmesini sağlaması yeterli” demiştir.
Medyadan öğrenmişsinizdir. TBMM’ne ittifaklarla ve seçim güvenliği ile ilgili bir kanun teklifi geldi. Ağırlıklı olarak Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun’da değişiklik öngörüyor. İnanın, sanki iktidarı devretmeyeceğini ifade eden bir iktidarın beyannamesi gibi. Binali Yıldırım ve Devlet Bahçeli’de teklif sahipleri arasında bulunuyor.
İttifaklar demokrasilerde var ve olmalı. Ancak, sistemi öldürmemeli ve adil olmalı. İttifaklar parlamentolarda daha çok seçmen tercihinin yansımasını sağlamalı. TBMM’ye verilen kanun teklifi ise tam tersi. Örneğin, ittifak yapan 2 parti var. Bir seçim bölgesinde biri 7o bin ikincisi ise 200 bin oy aldı. Bu iki parti baraja takılmadan 3 milletvekilini 2 ve 1 olarak paylaşarak Meclis’e giriyor. 150 bin oy alan ancak ittifak yapmayan bir başka parti ise baraja takılıp giremiyor. Baraj kaldırılmıyor ve yüzde 10 hala. Sistem sakat. Demokrasinin vaz geçilmez unsuru olan siyasi partileri, partilerin üzerinde bir oluşumla sakatlıyor…
Seçim güvenliği ile ilgili olarak ta sıkıntı çok. Aynı yerde oturanları farklı sandıklara dağıtarak seçmenin oto kontrolünü kaybettirmek. Sandık kurullarının mührünü taşımayan oy pusulalarının geçerliliğini kabul etmek. Sandık kurullarının işine vatandaşın ve dolayısı ile kolluk kuvvetlerinin müdahalesini getirmek. Sandık kurulu başkanlıklarını sadece kamu görevlilerine vermek. Seçim sandığını oyları güvenli bir yerde sayma gerekçesi ile taşıyabilmek vs…
Nerede ise vatandaş oyu gizli kullanır ama devlet istediği gibi sayar denmemiş…
Tabi bu kanun teklifi daha TBMM’den çıkıp kanunlaşmadı ama AKP ve MHP “yerli ve milli” “Cumhur” ittifaklarını kurdular bile. Ayrıca da CHP’de HDP ile ittifak kursun diye de uğraşıyorlar…
Türkiye’de siyaset maalesef gerçek üzerinden değil algı üzerinden değerlendiriliyor. Bu ittifaklar ve seçim güvenliği meselesi de öyle. Sanki ülkede siyaset normalmiş, seçmenler eğitim ve birikimlerine bağlı görüşleri üzerinden oy kullanıyormuş gibi var sayılıyor. Konu TBMM Anayasa Komisyonu’nda görüşülürken de öyle farz edilmiş. Halbuki Meclis’te kaç dönemdir 4 parti var ve bunlar halk arasında Türkçü, Kürtçü, dindar ve dinsiz olarak algılanıyor. Hatta dindar yerine sünni, dinsiz yerine de alevi algısını koymak mümkün. Erdoğan özellikle kutuplaşmayı teşvik ederek bu tabloyu yarattı. Daha önce 80 Darbesi öncesinde de, 2000’lere kadar da bu tablo yoktu. Özellikle merkez partilerinde bu 4 etnik ve mezhepsel geleneğe sahip kitleler yer alırdı. Kimse komşusunun mezhebini, kökenini araştırmaz, bilse dahi gündeme getirmezdi. Şimdi herkes bu konuları biliyor, işinde, ticaretinde kullanıyor. Devlet bu konuları kullanırsa siyasete kat kat yansır ve öyle de oldu.
Mevcut 4 partili Meclis yapımız kutuplaşma ve ayrımcılık oluşturan bir konumda iken şimdi 16 Nisan Referandumu sonrası 2’li bir siyaset yapısına gidiyoruz. Tüm siyasi veya siyasileştirilmiş görüşler 2 tarafta da yer alsa iyi ama Erdoğan’ın sevk ettiği bu kanun teklifi ve buna benzer yasa değişiklikleri onu amaçlamıyor. Erdoğan yaptığı ittifakla dindar, sünni ve Türkçüleri bir tarafa toplamaya çalışırken diğer tarafta olmasını istediği ittifak ise Kürtçü ve alevi ittifakı…
Bunu başarırsa mutlaka kazanır ama Türkiye ne olur?
Tıpta agnozi diye bilinen bir hastalık var. Olanı, fiziki oluşumları olduğu gibi görememe hastalığı. Bu tür hastalar bazı nesneleri görebilir ama tanıyamazlar. Nesneleri ayrıntılı olarak anlatabilirler ama gördüklerinin ne olduğunu cevaplayamazlar.
Bazen toplumlarında aynı şekilde hasta olduğunu düşünüyorum. Olanları, olayları görüyor ama anlayamıyorlar.
Türkiye’de agnozi ile malül olanlar var. Sadece seçmende değil bu rahatsızlık, siyasiler de de var. Belki siyasiler de daha ileri safhada…
Öyle olmasa Türkiye, sünni-Türk, alevi-Kürt diye ayrıştırmaya çalışılır mı?
E-posta Facebook Twitter Yazdır Önceki sayfa Sayfa başına git |
Bu yazı 12919 defa okunmuştur. |
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |