Çok zor bir seçim dönemi olacak. Belli ki tansiyon gittikçe yükselecek.
Yükseltilecek…
Tek sığınağımız insanımızın Allah’ın verdiği aklı kullanması.
Beka sorunumuz var, oy verin tutmadı, Millet için söyledikleri zillet yaftası tutmadı, bu defa 4’lü çete kampanyasıyla tüm muhalefet partilerini kötülemeye çalışıyorlar. Siyasettir olur diyeceksiniz ama bu siyaseti aşan bir şekilde yapılıyor. Devlet’te tüm gücüyle işin içinde…
Bu defa geçen seferki gibi Kandil’e girdik, terörist bırakmadık, Menbiç’e birkaç güne kadar giriyoruz söylemi de olmaz zira Suriye’ye giriş izni yok görünüyor. İnşallah bu durumda 2015 Kasım Seçiminden önce olduğu gibi terör azmaz, seçmen terörle terbiye edilmez…
Çok garip, mantıksız olaylar yaşıyoruz. Girişte dedim ya tansiyon gittikçe yükselecek diye, saçmalıklarda gittikçe artacak. Sorun seçmenin saçmalıkları nasıl ayırt edeceğinde…
Kılıçdaroğlu, Grup konuşmasında yoksulluğa dikkat çekerek Erdoğan’ın posterinin önünde devrik çöp kutusunda yiyecek toplayan bir kadının resmini gösteriyor. Resim muhtemelen medya ve sosyal medyada yayınlanmış. Buna benzer tabloları hemen herkes her gün görüyor ve alışık olduğumuz için de çok etkilenmiyoruz maalesef. Ayrıca, Kılıçdaroğlu, ne kadının adını zikrediyor, ne de kadının yüzü belli. Tanınması imkansız. Olayın nerede geçtiği bile belli değil. Birkaç gün sonra bir Ak Partili ile birlikte bir kadın çıkıyor Eskişehir’de “Ben sokak hayvanları için çöpten yemek toplayıp dağıtırım. Dört dairem var. Maddi durumumum iyi. Rencide oldum, iftiraya uğradım. Dava açacağım.” diyor. Kıyamet kopuyor. Yandaş medya yazarları konuyu işliyorlar ve Kılıçdaroğlu’nun kadını rencide ettiğine hükmediyorlar. Sosyal medya da söylenmedik laf bırakılmıyor. Ahmet Hakan bile Hürriyet’te, Bu hanımefendi gerçekten çöpten ekmek topluyor da olabilir. Ama bizim hassas olmamız lazım... Kendisini rencide etmemeye özen göstermemiz lazım... En iyisi bu hanımefendiyi bulup konuşmak demeyi neden düşünmez Kılıçdaroğlu yazabiliyor…
-Çöpten yiyecek toplatan bir yoksulluk olduğunu kimse inkar edemiyor.
-Kadının ifşa edilmesi diye bir şey söz konusu değil, kendisi ortaya çıkmasa kimse kimliğini bilemeyecek.
-Aslında çöp toplayan kadının o kadın olduğu da meçhul.
Bu durumda Kılıçdaroğlu’nu linç etmek isteyenler ne anlatmaya çalışıyorlar ki?
Sadece Kılıçdaroğlu’na ve CHP’ye vurmanın maliyeti yok, hatta zevki bile var. Konu bu…
Buna mukabil Erdoğan Şubat ayı da dahil olmak üzere kaç defa yakında Suriye’ye gireceğiz demiş, internete lütfen girip bir bakın. 12 Aralık’tan beri en az 3 kez. Bu konuyu yazdım ve birkaç kez twitledim. Bir ülkenin Cumhurbaşkanı, en yetkili şahsı kalkıp bir başka ülkeye harekat yapılacağını söylüyorsa bu çok ciddi bir olaydır ve mutlaka ciddiye alınır. 90’larda bir ordu komutanımız bile Suriye’ye harekat yapacağımızı söylediğinde Apo, Suriye’den gönderilmişti.
Şimdi durum ne?
Ordu komutanı değil, Cumhurbaşkanı en az 3 kezdir Suriye’ye gireceğiz diyor, duyan, ciddiye alan yok. Ne Türkiye’de ne de dışarıda…
Pazar akşamı da televizyonlarda “Güvenli bölge kurulacaksa bizim kontrolümüzde olmalı” dedi Cumhurbaşkanı. Karşısındaki gazetecilerden hiç biri ‘Şimdiye kadar güvenli bölge olmasını siz savunuyordunuz, ne oldu, fikir mi değiştirdiniz’ diyemedi. İnanın Suriye politikamızla ABD ve Rusya nezdinde komik durumlara düşüyoruz, rezaletler yaşıyoruz. Gören de yok, gösteren de…
Kısaca skandal durumları gören, eleştiren medya yok. Muhalefette yok derseniz itiraz etmem. Artık, Erdoğan, ‘Ne söylersem gidiyor, her kes hayran oluyor’ diye işi iyice dalgaya bile vurdu. Bakın geçen gün devlet destekli Denizli mitinginde ne dedi; “AK Parti kuyruk getirdi’ diyorlar. İki kuyruk var. Bir, yokluklar kuyruğu. Şimdiki kuyruk yokluk değil bereket, varlık kuyruğu, fırsatçılara ders verme kuyruğu”
Vallahi dedi ve kimse Milleti enayi yerine koyuyor, bu kadar da olmaz diyemedi…
İnananlar bile çıktı…
Bir kadını taciz eden polis tartışması ise iktidar açısından rezaletin ötesindeydi…
Samimi söylüyorum, bu yazı beni hiç tatmin etmedi. Madem seçimle ilgili yazdım partilerin seçim bildirgelerini ve teknisyenlerinin söylemlerini, projelerini yazmak isterdim. Yazsam kimse mutlu olmaz, kimse okumaz. Ne hale geldik biz böyle?
Eskiler kıyamet kopacağa yakın zamanı anlatırken şöyle başlarlardı, “Ahir zamanda…”
İşte ahir zamanın en önemli göstergesi, başka söze gerek var mı?