Talat Atilla Öcalan test edildi! Değişim var! Tüm arşivi yaktılar! 'Tekbirlerle gömün beni!' |
Ersan Yıldız GİRİLMEZ |
Mihriban Başlı Nereye Gidiyoruz? |
Tuğba AYAN Çakralar ve Uyanış |
Adnan Küçük MEB YUSUF TEKİN’İN LAİKLİK SÖYLEMİ BAZI ÇEVRELERİ RAHATSIZ ETTİ |
Zahide Guliyeva EGO İŞÇİLERİ |
Cengiz Altınsoy Benim güzel memleketim... |
Kıvılcım Kalay BİBER |
Canan Sezgin BU DOLUNAYLA BİR DEVİR KAPANIYOR! |
Tuğrul Sarıtaş Duayen gazeteci Tuğrul Sarıtaş'tan yeni kitap! |
Tekin Öget GERÇEKTEN DE TAM YOL İLERİ Mİ? |
Esra Süntar SU ÜSTÜNDE İKEN SU İÇİNDE OLMAK |
M. Kürşat Türker ZİNCİR |
Yalçın Toker SPOR YAZARLARI GENEL KURULUNDAYDIM.. |
Haktan Kerem Ural ‘ADALET SİSTEMİ’NİN ALTINDA SERİNLEYEN AHLAKSIZLAR |
Sima Güleser Polat İPİN UCU KAÇTI! |
Uğur Özteke SAĞLIKTA KANDIRMACA YENİDEN Mİ BAŞLIYOR? |
Bir Ankaralıya “Dikmen” deseniz, semti sorduğunuzu zannedip, eğer biliyorsa hemen tarif etmeye başlar.. “Çankaya ilçesinin semtidir.. Pir Sultan Abdal derneğini geçip soldan ilerleyin..” falan diyerek tarif sözlerini sürdürür. Ama bana Dikmen denilse, hemen Aka Gündüz’ü ve Dikmen Yıldızı’nı anımsarım..
Aka Gündüz, Türk edebiyatının en ünlü romancılarından biridir.. Ne var ki, günümüzde, toplumumuzun ve yönetenlerimizin ihmalleri sonucu, o da unutulmaya ve unutturulmaya sevkedilmiş değerlerimiz arasına katılmış bulunmaktadır.
Romanlarının yanı sıra, şiir ve fıkraları, tiyatro eserle vardır.
Aka Gündüz’ün romanlarının çoğu Cumhuriyetimizin kuruluş günlerindeki tarihimize ışık tutar.. Yayınlanmış 53 romanı bulunmaktadır.
Bu romanların günümüzdeki basım ve yayım hakları Toker Yayınları sahibi olarak bana aittir.. Yayın hakları, oğlu Doğan Akagündüz tarafından 1974 yılında, onun vefatından sonra eşi Hatice Bedia Akagündüz tarafından, 2008 yılında imzaladığımız mukavelelerle bize devredilmiştir. Ne yazık ki ben romanlardan sadece beşini basabildim. (Türk Duygusu, İki Süngü Arasında, Dikmen Yıldızı, Üvey Ana, Bu Toprağın Kızları).. Keşke toplumumuz ilgi gösterse de hepsini basabilseydim..
Aka Gündüz, 1886 yılında Atatürkümüz’ün de doğduğu Selanik'e bağlı bir dağ köyünde doğmuştur. Babası Rizeli yüzbaşı İbrahim Kadri Beydir. İlköğrenimini Serez ve Selanik’te görmüş, sonra Edirne’de ve İstanbul Galatasaray Liselerinde okumuştur. Bir ara Selanik’ten Paris’e giderek, bir süre hukuk ve güzel sanatlar eğitimi de görmüştür. Kuleli Askeri Lisesi'ne devam etmiş, Harp Okuluna girmiştir. Bu okuldan mezun olmadan ayrılmış, gazeteciliğe başlamıştır.
Edebiyata şiir yazarak atılmış, sonra nazmı bırakıp tamamen nesre yönelmiştir.
Mütareke yıllarında Malta'ya sürgün edilenlerdendir.(*) Çünkü 31 Hareket Ordusuna o da gönüllü katılmıştır. Cemal Paşa’nın yanında görev yapmış, Adana’da çalışmış, çeşitli siyasi ve askeri olayların içinde olmuştur.
Cumhuriyetin ilanından sonra Ankara'ya yerleşmiş, yazarlık ve milletvekilliğini sürdürmüş, 1958 yılında Ankara'da vefat etmiştir..
Aka Gündüz ilk eserlerinde, asıl adı olan Enis Avni’yi kullanırdı. Romanlarını net ve duru bir dille yazmıştır. Sıcak ve samimi anlatımıyla okuyucuyu sürüklemeyi iyi bilirdi.. Her satırında vatan ve milletseverliği parlardı.
Bu bilgileri hatırlattıktan sonra artık yazımı Dikmen Yıldızı(**)’ndan birkaç satırla sürdüreyim.. (Sayfa:229):
“BİR DAKİKALIK ÜÇ SÜKUT
Dört gündenberi Ankara ve hatta bütün dünya kaynıyor. Bir yanardağ, şevk, heyecan, korku, endişe, bin türlü zıt alevlerle kaynayıp fışkırıyor.. Yalnız Ankara ve yalnız Anadolu’nun her şehri ve her kalbi, saat başında yeni bir haberle sarsılıyordu..
Hiç olmazsa bir kaç yüz bin Türk kalbinin çatlamadığına hâlâ hayret ediyorum. Birkaç yüz bin başka ödün koptuğunu bilmek ve görmek, galiba bu sağlamlığı veriyor..
O akşam şehirde ve bütün bağlarda yeni bir ateş bayramı başladı. O kadar silah, o kadar cephane nereden çıktı?
Ve bir dakika öncesine kadar gelen haberlerin üstüne şu son haberler çelenk oldu:
“Ordular! İlk hedefiniz Akdenizdir! İleri!.”
Yıldızın annesi balkona fırladı:
— Çocuklar! diye haykırdı. Çocuklar! Bana gösteriniz, Akdeniz ne tarafa düşüyor?
Kamil Bey yumruğunu havanın ötesine, berisine uzatarak cevap verdi:
— Anadolunun her yolu Akdenize çıkar! Fakat biz, Murat dağlarından gidiyoruz..
Bunu aynı kuvvetle Yıldız da söyledi..
Herkes şuurlu bir çılgına dönmüştü.
Hele son haber büsbütün yürekleri coşturdu.
Uçaklarımız köylere beyannameler atıyor ve hasretlilere cesaret veriyormuş..
Bu haberi dinledikten sonra Yıldız’ın beyninin içini okumak kolaydı.
Gözlerine bakan alın kemiğinin arkasını görebilirdi.
Yıldız düşündü:
— Uçakların içinde O’nun uçağı da var mı acaba?
Bunu sır gibi sakladı, genel sevinçten ayrılmadı..
….
Bütün sevgiler, büyük selleri meydana getiren ırmaklar halinde İzmir’e doğru taşan zafer nehrine dökülüyordu. Tek kişiye ait her şey susmuş insan selinden bir nehir, taşkın taşkın yürüyor, ses veriyor ve Akdeniz’e ulaşmak için köpürüyordu.
Muratdağları genç kızların muratlarına ve ihtiyar hasretlilerin muratlarına kucak açmıştı
— Şimdi Muratdağlarında olsaydık..”
Yukarıdaki satırlarda sözü edilen Yıldız, İzmir'in tanınmış ailelerinden birinin kızıdır.
Murat adlı bir hava yüzbaşısı ile aşk yaşamaktadır. İstiklal Savaşı’nın çaresizlikler içinde sürüp gittiği o yıllarda, nihayet kendisini Ankara’da bulan Yıldız, orada "Dikmen Yıldızı” diye anılır.
Dikmen Yıldızı romanı, işte bu şekilde, Dikmen’deki Yıldız’ın aşkını anlattığı satırlar arasına serilmiş olan Milli Mücadelemizi ve Atatürk’ün o günlerine ait bilgileri yansıtarak devam eder.
(*) MALTA SÜRGÜNLERİNDEN PORTRELER/ Yalçın Toker, Toker Yayınları http://www.xn--
(**) DİKMEN YILDIZI/ Aka Gündüz, Toker Yayınları http://www.xn--
E-posta Facebook Twitter Yazdır Önceki sayfa Sayfa başına git |
Bu yazı 15543 defa okunmuştur. |
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |