Şu ünlü ve son “Torba Kanun” görüşmeleri sırasında 11 Temmuz 2013 günü Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’a Suudi Arabistan ve Katar’ın Mısır’a yardım ettiklerine dair bir bilgi olduğunu, yanısıra Türkiye’nin de yardım da bulunup bulunmadığını sormuştum. Başbakan Yardımcısı’nın cevabı aynen şöyleydi;
Sayın Kuşoğlu, Mısır'a, Suudi Arabistan ve bazı körfez ülkelerinin maddi katkısından bahsetti. Evet, bu gerçektir. Biz de bildiğim kadarıyla 2 milyar dolarlık bir yardımı öngörmüştük, bunun 1 milyar doları yapıldı, diğer 1 milyar doları da zannediyorum ki proje karşılığında, bazı işler karşılığında verilecekti, bunun iptal edilmesi konusunda Hükûmetimizin bir görüşü yok, evvelce varılan söz veyahut da verilen söz yerine getirilecektir. Ancak, Bakanlar Kurulu toplantısından sonra yaptığım açıklamada da şunu ifade etmiştim: Yani, bu olay sebebiyle Mısır'la diplomatik ilişkilerimizi kesme noktasında değiliz, ancak orada bir flu durum var; henüz Başbakan atanmış değildi, bugünlerde atandığını biliyoruz, Hükûmet kurulmuş değil, seçimler yapılmış değil, darbeyi öngören koalisyon içerisinde de fikir ayrılıkları var, dolayısıyla ilişkilerimiz şu anda rölantide devam ediyor, kesmedik, kesmeyi de düşünmüyoruz, bir an evvel Mısır'da demokrasiye geçiş şartların olgunlaşmasını bekliyoruz.
Kısaca en yetkili ağız Mısır’a yardım ettiğimizi ve etmeye devam edeceğimizi söylemişti. Halen, bu zamana kadar da “proje” veya “bazı işler” karşılığı yapılan yardımın ne olduğu ve kesildiğine ve yahut ta kesileceğine dair bir açıklama yapılmadı. Zaten karşılıksız yardım ile proje karşılığı yardım arasında bu denli kavga ettiğiniz bir ülke konusunda fark yoktur. Her hal ve karda desteğiniz söz konusudur. Meclis tatilde olduğu için konuya ilgili yeni sorularıma cevap da alamıyorum. Mısır’a Mursi döneminde neden yardım ettik, şimdi bu yardımı neden devam ettiriyoruz, projeler nelerdir, gibi…
Peki, Tayyip Beyin Mısır konusunda ki bu aşırı haykırışları ne anlama geliyor? Demek ki Mısır’ı bahane ederek iç politikayı düzenlemeye, dizayn etmeye çalışıyor. Kısaca samimi değil. Var mı başka izahı?
Başbakan Erdoğan’da Mısır konusunu gündemde tutmaya devam ederken arada “İmralı Barış Süreci”nden söz eden yok. Halbuki Türkiye için hayati konu bu. Ayrıca ekonomide göz göre göre gitmekte olduğumuz kriz de gündemden kaçırılıyor. Kaçırılan pilotlarımız ise bu siyasallaştırılmış ortamda zaten kimsenin umurunda değil. Diğer taraftan spor alanları dahi politize oldu ve kendi yandaşlarını iktidar teşvik ediyor.
Mısır’da darbenin arkasında İsrail’in olduğunu Tayyip Bey belgeleri ile açıklayabileceğini söyledi. ABD hemen bunu yalanladı. Tayyip Bey ABD İsrail’i arkalayınca neden ağlıyor ki, “Neden Beyaz Saray işin içine giriyor?” şikayet ediyor ki; bunu çok iyi bilmesi gerekirdi… Oyunun kuralı bu değil mi? Gerçi darbenin arkasında diğer Arap ülkeleri olduğu açık ama bende ilave olarak İsrail’in işin içinde olduğuna inanıyorum. Bunda hayret edilecek bir taraf var mı? Fakat, bu durum İslam Dünyasının birlik ve beraberliğini, yani ittihat gerektirir. Mısır’ı bahane ederek Türkiye’nin kutuplaştırılmasına karşı olmamızı gerektirir. Tayyip Bey yine yanlış içerisinde değil mi?
Tayyip Bey bu ara hemen herşeyi yanlış yapıyor. Bazılarına göre bir tükenmişlik sendromu içersinde. Bence Tayyip Bey gidici olduğunu anladı. Tüm planlarının suya düştüğünü gördü, feryad ı figan ediyor… Eeee! Aldatan aldanır ve bir gün yalnızlaşır. Bu yalnızlığına “Değerli yalnızlık” dense de sonuç değişmez…
Tayyip Beye acıyacak halimiz yok. Allah bu ülkeye acısın. Bir daha bu kadar hırslı, dini ve ticareti kullanan, başkalarının güdümünde siyasilerimiz olmaz inşallah…