Karşımda geleneksel Türk işi ev sahipliği duygusu ile heyecanla konuşan adam, “Washington, dünyanın her yerinden en iddialı, en deneyimli, en kabiliyetli diplomatlarının, gazetecilerinin, bürokratlarının hatta akademisyenlerinin yaşadığı bir şehirdir. Sürekli hareketlilik vardır. Dünyanın en güçlü ülkesinin başşehridir. Tüm devlet adamları, sanatçılar, yazar –çizer takımı sık sık Washington, DC’ye gelirler. Düşünce kuruluşlarının ya merkezleri yada temsilcilikleri mutlaka vardır. Bundan yararlanmak gerekir. Yararlanmayıp, görmezlikten gelenler tarihin her döneminde örnekleri olduğu üzere kaybederler” diyor. Ben hafif tebessüm ederek, “Mutlaka öyledir de bunu Türkiye’de nasıl anlatacaksınız, icazet almaya geldi, Amerikancı oldu gibi etiketler yapıştırırlar adama...” diyorum. Benim şakamı görmezlikten gelerek daha da ciddileşiyor, bu şakayı daha önce de duyduğunu ima ederek, “Boş verin onları, onu diyenler fırsat bulsalar buralara koşarak gelirler. Satılmak öyle kolay mı? Biz yıllardır burada yaşıyoruz Amerikancı mı olduk? En fazla eleştiriyi yine biz yapıyoruz. Bu basit düşüncelilere fırsat vermeyin. Amerika ihmal edilemez bir ülke ama Amerikancılık diye bir şey de olmamalı. Yalakalığı Amerika da istemez. Amerika sadece çıkarlarına bakar ve akıllı adamları dikkate alır. Yalakalık burada fazla işe yaramaz” diyor.
Bir haftadır Washington’dayım. Dış işleri Bakanlığı’nın davetlisi olarak, 2 iktidardan 2 muhalefetten 4 milletvekili başkanlık seçimlerini izlemek üzere buradayız. Çok sıkı bir programla her gün ve gün boyu temsilciler meclisi üyeleri, uzmanlar, akademisyenler ve bürokratlar ile görüşerek Amerikan seçim sistemini ve idari yapısını öğrenmeye çalışıyoruz. Yerinde kampanyayı izleyeceğiz. Başkanlık seçimleri yanı sıra Temsilciler Meclisi ve Senato seçimleri de birlikte yapılıyor. Hakikaten ilginç. Hala anlayamadığımız ve onların da anlatamadıkları noktalar var. Örneğin, partilerin bizdeki gibi üyelik sistemleri ve parti teşkilatları yok. Anlamakta zorluk çekiyoruz. Nasıl başkan adayını belirliyorlar, parti teşkilatları olmadan nasıl kendilerini diğer partilerden ayırıyorlar, nasıl partilerine yardım alıyorlar,hakikaten anlamamız zor oluyor. Ancak, insan davranışları her yerde 3 aşağı 5 yukarı aynı. Çıkarlar belirleyici oluyor, gerisi yasalar ve kültürle alakalı…
ABD’ye daha önce 3 defa daha gelmiştim. Üçü de işle ilgiliydi. İlki Milli Savunma Bakanlığı F-16 Mali Danışmanı olduğum dönemde, sonrakiler de IT teknolojilerinin uygulanması ile ilgiliydi. Yani ABD bürokrasisinin nasıl çalıştığını, devlet mekanizmasının gücünü birazcıkda olsa biliyordum ama bu sefer ki çok yoğun ve öğretici oluyor. Zaten konumuz seçimler, Türk-ABD ilişkileri ve bölgesel gelişmeler.
Bu gelişimde ilginç olan bir tarafta ABD’nin ve genel olarak Batı’nın kriz içinde olması. Batı bir bütün olarak hareket edemiyor ve güç Doğu’ya kayıyor. İki ay kadar önce bu güç oyununu tartışmıştık. Sanırım bu konuyu yine tartışmamız gerekecek. Hem seçimler hem Amerikan sistemi hem de güç yarışı konusunda epey birikimim oldu. Tabi özellikle Suriye ve Türkiye özelinde ki bölgesel gelişmeleri de sizlerle paylaşacağım. Bunların hepsi programda olan konular değil ama benim özel çalışmalarımda var.
Şimdilik Başkanlık seçimleri ile ilgili olarak şunları söyleyeyim. Biliyorsunuz anketlere göre Obama az farkla önde görünüyor. Bilenler, Obama alabilir ama oyların çoğunu da Romney alabilir ve az görünen ilginç bir durum ortaya çıkabilir diyorlar. Garip bir “Electoral Collge” denen sistemleri var. Başkanı sonuçta 538 delege seçiyor. 270’i alan kazanıyor. Bunu da sizinle paylaşacağım. Bana çok dikkat çekici gelen bir iddia da şu oldu; sistemi çok iyi bilen bir Türk, “Korkarım Obama kazanmasın diye son hafta yine bir ABD Büyükelçiliğine saldırı düzenlenecek ve Obama diplomatlarımızı dahi koruyamıyor diye ortalığı ayağa kaldıracaklar” dedi. Bir ilginç durumda buradaki Musevilerin geleneksel olarak Demokrat Partiyi desteklemelerine rağmen İsrail Başbakanı Netanyahu’nun açıkça eski arkadaşı Romney’i desteklemesi. Hem de maddi manevi…
Önümüzdeki günlerde durumu sallantılı olan birkaç eyalette seçim çalışmalarını izleyecek ve yerinde görüşmeler yapacağız. Geçmiş bayramınızı kutluyorum. Jetleg’imden ve programımızdan fırsat bulduğum da tekrar görüşmek üzere sevgiler, saygılar.