Geçen haftanın gündemini hatırlıyor musunuz?
Ben yardımcı olayım; dört eş alınabilir mi, AB özerklik şartı, iptal edilen tatbikatlar, kasetlerin etkisi ve o şunu dedi bu şunu dedi türü günlük siyasi tartışmalar…
Bunlara benzeri birkaç konu daha eklemek mümkün… Tüm seçim dönemi bunlara benzer incir çekirdeğini doldurmayacak sığ tartışmalarla geçti.
Seçime iki hafta kaldı. 12 Haziran sonrası gündem Anayasa olmayacak mıydı?
Öncelikle bizim istediğimiz Anayasa, sonra da dış dinamiklerin dayatacakları anayasa… Biz daha geçen yıl ülkede tüm sorunları bir yana bırakıp 20 küsur madde değiştirerek tüm partileri ile yepyeni bir anayasa yapma sözü veren ülke değil miyiz?
Şimdi konuşulanların hangisi çok önemli ve 12 Haziran seçimleri öncesi konuşulması gereken konular?
Şu önümüzdeki seçimi geçin, yeni bir TBMM ve hangi parti ile iktidar oluşursa oluşsun yeni bir hükümet kurulduğunu göz önüne getirin, ne olacak bu Meclis ve hükümetin misyonu?
Yeni bir Anayasa. Türkiye’yi yeni bir devlet ve toplum sistemine, yeni bir zihniyete kavuşturacak olan yeni bir anayasa…
Bizler gibi ideolojik değil de demokrasi, özgürlük ve insan hakları kaygısı taşıyanlar bu yönlere vurgu yapan bir anayasa istiyor. Ana temamız bu. Gayet normal ve doğru.
Peki toplumun dinamik, güçlü ve etkili kesimleri olan cemaatler ve Kürtçüler ne istiyorlar?
Bu kesimlerin talepleri ile ideolojik düşünmeyen kesimlerin talepleri örtüşüyor mu?
Pek değil…
Yoksa hiç mi değil?
Ölçüsü önemli değil. Önemli olan soru şu; Cemaat ve Kürtçülerin talepleri karşılanmadan yapılan anayasa kaos yaratmaz mı?
Bence yaratır. Buna bir de Tayyip Beyin Başkanlık sistemi takıntısını ekleyin. Bülent Arınç’ın, Abdullah Gül’ün, Mehmet Ali Şahin’in karşı olduklarını beyan ettiklerini unutmayın. Gülen Cemaatinin de Tayyip Beye muhalefet edeceğini ihmal etmeyin. Dış dinamiklerin baskılarını da hiç ihmal etmeyin.
Bunlar siyasi kaygı ve beklentiler; ilave olarak ekonomideki muhtemel sorunları da dikkate alın. Ekonominin eğer gerçekten ekonomi biliyorsanız tehlike sinyalleri verdiğini görüyorsunuzdur. Durum ne olur?
Ben seçim sonrasını pek sağlıklı görmüyorum. Hem siyasi hem ekonomik yönden. Tayyip Beyin devlet adamı değil de, siyaset adamı olmasının ülkeyi getirdiği yer bu…
Bunları sizi korkutmak için değil ama sorunlara dikkatinizi çekmek için yazıyorum.
Ben bildiğiniz gibi adayım. Muhtemelen seçileceğim. İnanın şu kampanya yoğunluğu ve yorgunluğuna rağmen bazen uykularım kaçıyor. Çok önemli bir sorumluluğum var. Aslında hepimizin sorumluluğu bu. Keşke günlük siyasi kaygılardan sıyrılsak da hepimiz sorumluluğumuzu bilerek davransak. En başta da iktidar bu sorumluluğu duysa keşke.
E-dergah üyeleri, fanatik futbol taraftarı yorumları yapmadan yorumlayın, lütfen.