Ankara’da AK PARTİ adına yapılan bir ankette oldukça ilginç sorular soruluyor. “Cumhurbaşkanı olarak kimi görmek istiyorsunuz?” sorusunda, ilk şıkta protokol ya da alfabetik sıraya göre birinci sırada olması gereken Cumhurbaşkanı Gül’ün ismi ikinci sırada yer alırken, ilk sırada Başbakan Erdoğan’ın adı yer alıyor.
Anketteki psikolojik yönlendirme havası, sıra Ankara Büyükşehir Belediye Başkan adayını belirlemeye geldiğinde iyice kendisini ele veriyor. Soru şu; “Büyükşehir adayının GENÇ ve DİNAMİK olmasını ister misiniz?”
Buraya Dikkat! Mevcut Başkan Melih Gökçek dinamik ama GENÇ sayılmaz. Bitmedi! Ardından gelen soru, hedefteki robot resmi fotoğraf haline getirerek netleştiriyor; “Ankara adayının KAVGACI olmasını mı, GÜLER YÜZLÜ olmasını mı istersiniz?”
Yine dikkat! Melih Gökçek özellikle CHP’ye karşı izlediği politikayla kamuoyunda KAVGACI olarak biliniyor… Yapılan anket, bilimsel olmaktan ziyade psikolojik bir operasyon gibi görünüyor. Çünkü; kavga etme ya da kavgaya onay verme güdüsü insanların fıtratlarında olsa bile, insanlara yazılı olarak böyle bir soru yöneltildiğinde, “Evet, ben kavgacı belediye başkanına bayılırım!” yanıtını vermesi psikolojinin yazılı tüm kurallarına ters…
Ankara’nın ilçe belediye başkan adayları için sorulan sorular ise daha da karışık… Bir ilçede, “Kimi istersiniz?” denilirken, başka bir ilçede, mevcut belediye başkanının ismi zikredilerek, “Tekrar başkan görmek ister misiniz?” deniliyor. Bu anketi yapanlar/yaptıranlar doğru veri vermesini bekleyemeyeceğine göre bazı adaylara karartma, bazı adaylara da aydınlatma yapmak isteniyor gibi. Belki de basın yoluyla bu anketi yayınlatarak kamuoyu meydana getirmeyi deneyecekler. Neresinden bakarsanız bakın, siyaseten tehlikeli sonuçlar doğuracak bir oyun bu…
Ankara’nın yerel patronları!
Söz, yerel yönetimlerden açılmışken Ankara’nın ilçe belediye başkanlarını kısaca tahlil edelim, daha sonra tek tek ve geniş olarak ele alırız.
Altındağ Belediye Başkanı Veysel Tiryaki: Çalışkan. Özellikle ilk başkanlık döneminde çok başarılıydı ama partisini eleştiren açıklamalarının medyada yayınlanması ve tepeden bakan üslubu nedeniyle kolu kanadı kırık. Israrla Büyükşehir’i istemesi en zayıf noktası.
Çankaya Belediye Başkanı Bülent Tanık: Asosyal. Bekleneni veremedi. Çöp hizmetlerindeki aksama ve sık sık seyyar satıcılarla kavgalarına rağmen Muzaffer Eryılmaz dönemine göre daha iyi. Kılıçdaroğlu’nun yanından ayrılmıyor. Belediye yönetimindeki herkesin birbiri ile küs olduğu ve yetkili personel arasında disiplini sağlayamadığı biliniyor.
Keçiören Belediye Başkanı Mustafa Ak: 15 yıllık Turgut Altınok yönetiminin ardında ezileceği tahmin ediliyordu ama disiplinli ve programlı çalışıyor. En büyük avantajı iletişim becerisi ve soğukkanlılığı. Karizması sıfır.
Mamak Belediye Başkanı Mesut Akgül: Seçimi kıl payı kazandı ama Mamak’ın çehresini değiştirecek kadar başarılı çalışmalar yaptı. Ancak O da Tiryaki gibi gözünü çok erken Büyükşehir’e dikti. Genel Merkez içerisindeki etkinliğine fazla güvenmesi en büyük dezavantajı. Mütevazı ve iletişim becerisi var. Hakkında en çok dedikodu üretilen isimlerden birisi.
Yenimahalle Belediye Başkanı Fethi Yaşar: Başarılı bir belediye başkanlığı dönemi geçirdi ama ekibindeki isimlerin tamamına yakını CHP Genel Merkezi ile kavgalı. Aday gösterilirse seçilme şansı var. Unutkanlığı dezavantajı.
Sincan Belediye Başkanı Mustafa Tuna: Aday gösterilmesi eski AKP’li belediye başkanı Hasan Altın ile eski ilçe başkanı Rıza Gezer arasındaki kavga sayesinde olmuştu. Ailesi Erdoğan’a yakın ancak bu sinerjinin çalışmalarına yansıdığını söylemek zor. Dedikodusu bol bir belediye.
Etimesgut Belediye Başkanı Enver Demirel: MHP’li belediyelerin iyi temsilcilerinden. İlçesinde başarılı çalışmalar yürüttüğü söylenebilir. Önceki belediye dönemindeki kadar dedikodular basına yansımadı. İsmi Ankara Büyükşehir adayı olarak geçiyor.
Gölbaşı Belediye Başkanı Yakup Odabaşı: Ankara’nın en silik belediye başkanı. Kamuoyuna yansıyan hiçbir işe imza atamadı.
Dündar: Başbakanla düşman değiliz!
28 Şubat Komisyonu’na bilgi vermek için Ankara’ya gelen duayen gazeteci Uğur Dündar, komisyona bilgi vermeden 2 saat önce yanımıza uğradı. Dündar, “Başbakan’la aranız neden bozuldu? Başbakan’a düşman mısınız? Sizi Başbakan mı görevden attırdı?” sorumu şöyle yanıtladı, “Türkiye’nin Başbakan’ına niye düşman olayım? Başbakan’la hala en çok röportaj yapan gazeteci benim. Sayın Başbakan’ın iyi icraatlarına yer verirken nasıl yandaş olmuyorsam, eleştirdiğim zaman da düşman olmam. Durumdan vazife çıkarmak isteyen iktidar unsurlarının benimle uğraşmadığını söyleyemem ama Başbakan’ın beni işsiz bırakmak için bizzat uğraştığını düşünmüyorum. Buna ihtimal vermek istemem.”
Tık yok!
Kanser annesinin maruz kaldığı bürokratik oligarşiden dolayı Ankara Onkoloji Hastanesi yetkililerini, Cumhurbaşkanı’na, Başbakan’a ve Sağlık Bakanı’na yazılı şikayet eden İdris Kurt vakasını defalarca yazdım. Bakanlık benim yazımdan sonra nispet yaparcasına Kurt’un şikâyetçi olduğu yetkililer yerine, vatandaş Kurt’un memnun olduğu doktor hakkında teftiş yapıyor. Ne sağlık Bakanlığı Müsteşarı ne de Sağlık Bakanı, sorduğum sorulara yanıt veremediler. Tık yok! Sanırım, “Birkaç kere yazar, sonra unutur” diye düşünüyorlar ama ben fikri takip yapan bir gazeteciyim. Bir yanlışlığın düzeltilmesi için yazdığım yazıların acısının bir doktordan çıkarılmasına seyirci kalamam. Önceki sorularıma cevap aldıktan sonra ilk soracağım soru da şu olacak; Akrabasını Bakanlığın önemli bir genel müdürlüğüne getiren Sağlık Bakanlığı yetkilisi kim? O genel müdürlüğe giden ödenek ne kadar? Bakanlık, o genel müdürlüğe de müfettiş gönderecek mi?
*Bu yazı Talat Atilla’nın Güneş Gazetesi’ndeki köşesinden alınmıştır…