Görünüşe göre; Hükümet&Cemaat kavgası uzun süre devam edecek.
Maalesef, dönüp dolaşıp yine o kavgayı yazacağımıza göre, kısa bir mola vererek, siyasetin olağan akışına göz atmak, daha mantıklı geliyor bana.
CHP'nin Mansur Yavaş'ı aday yapması, Ankara'da siyasi kartların yeniden dağıtılması sonucunu doğurdu.
Hükümetin içinde bulunduğu sıkıntılı durumun, en azından bugünlerde, CHP adayı Mansur Yavaş ve MHP adayı Prof.Dr. Mevlüt Karakaya'nın hareket alanını biraz genişlettiğini söyleyebiliriz.
Mansur Yavaş'ı Mansur Yavaş yapan, MHP oldu ama Beypazarı Belediye Başkanlığı dönemindeki başarısı ve geçmiş yerel seçimlerdeki performansı olmasaydı, Mansur Yavaş ismi siyasette müstakil bir marka olamazdı.
Siyasi partiler arasındaki geçişken oyların arttığı sosyolojik bir gerçek ama doğrusu Mansur Yavaş'ın MHP'den CHP'ye geçişi oldukça radikal bir karar.
Yavaş’a, “MHP’yi, CHP’lileşme ile itham etmenizin ardından, CHP’ye katılmanızı nasıl açıklarsınız?” diye sordum.
Bana, “Sayın Kılıçdaroğlu da, CHP’nin geçmiş tarihinde eleştirilmeye layık unsurlar olduğunu kamuoyuna açıklamıştı. CHP’lileşme ifadesi, geçmişte yaşanan, CHP’lilerin de ‘keşke olmasaydı’ itirazlarını taşıyan bazı noktalara yapılan tespitlerdir…” yanıtını verdi.
Yavaş, muhtemelen, genç ülkücülerden ziyade, 12 Eylül hafızasını taşıyan ülkücüler ve MHP küskünü olduğu için Melih Gökçek'e giden ülkücü oylara talip olacaktır.
Tabii bu oyların ne kadarını alabileceği, MHP adayı Karakaya'nın göstereceği performansa da bağlı.
Mansur Yavaş'ın mütevazı ama dişli beden dilini, biraz Ecevit'e, biraz da Komiser Kolombo'ya benzetiyorum.
Buruşuk pardösülü komiser rolündeki, "son bir şey daha var" repliği ile karışık cinayetleri çözen; iddiasız, karizmasız, daha da ötesi, ilk görenlerin, “Bu mu katili yakalayacak?” izlenimine rağmen, finalde katili yakalayan Peter Falk'ı andırıyor Mansur Yavaş…
İlerleyen günlerde, Gökçek kadar şansı olduğu ortaya çıkabilir.
MHP'nin adayı Prof.Dr. Mevlüt Karakaya, tabanda bilinen ama kamuoyunda fazla tanınmayan bir siyasetçi.
MHP’nin dominant algısının aksine, nazik ama kararlı bir duruşu var.
Halen MHP'de genel başkan yardımcısı. Eski TMO genel müdürü.
Kampanyaya en erken başlayan, en çok çalışan aday.
İşi Gökçek ve Yavaş'tan daha zor.
Mansur Yavaş'ın bıraktığı yüzde 27'nin ne kadarının MHP'de kemikleştiğini henüz bilemiyoruz.
Oy ve tanınırlık problemini hallettikten sonra, işi uzatmalara bırakmayı becerirse, kafa golüyle sürpriz yapmayı hedefliyor.
Karakaya, ülkücü oylarında fire vermez, arkasından, iktidar partisine giden oyları da geri alırsa, final koşusuna katılabilir.
Bir miktar yıpransa da, Melih Gökçek, Ankara için halen fenomen bir isim.
3 aday arasında, en karizmatik, en şöhretlisi olan Gökçek, yine favori ama bir farkla;
Bu sefer mutlak favori değil!
Girdiği seçimlerde, ipi göğüslemesine en çok katkı veren ülkücü oylarının bu sefer iki tane sağlam müşterisi var.
Ülkücü oylarının boşluğunu doldurmak için muhtemelen, BBP ve DP ile temasa geçmeyi deneyecektir.
Gökçek'in ilginç bir oy deposu var.
Karşıtlıktan beslendiği kadar, sıfır ideolojisi olan dar kesimli seçmenin de tercih ettiği bir siyasetçi.
Gökçek'i, seçmen nezdinde, rakiplerine karşı psikolojik olarak üstün kılan;
Kritik gündemlerde, yerel politik kimliğinden sıyrılarak, gezi olaylarında olduğu gibi, genel politika üretebilme kabiliyetine sahip olması.
Hiç bir seçimi kolay geçirmeyen Gökçek, bu sefer gerçekten en zor seçimine giriyor.
Hükümete yapılan operasyonların yanında; bir değil, iki ülkücü adayla birden yarışacak olması, içinde bulunduğu zorluğu özetlemeye yetiyor.
Bu zorluk, elbette rakipleri için de geçerli.
Mesele Gökçek olunca;
Şapkadan çıkaracağı tavşan sayısını öngörmek kolay değil.
Son iki seçimde, bir kaç puan yanılma payı ile seçim sonuçlarını bilmiştim.
Gözlemlerime göre Ankara'daki oy dağılımının, an itibari ile şöyle olduğunu tahmin ediyorum;
Ak Parti; % 41
CHP: % 35
MHP: % 21
BBP: % 2
SP: % 1
*Bu yazı Talat Atilla’nın Güneş Gazetesi’ndeki köşesinden alınmıştır…