Amerikalıların sarışınlarla ilgili fıkraları meşhurdur. Fıkralarda sarışınlar hep saftır, aptaldır. Katiyen söylenen incelikli sözleri anlamazlar. Yazıma girişi onardan biri ile yapıp sonra konuya gireceğim.
Bardaki taburede oturup sürekli konuşan kör adamın biri barmene "Hey! Bir sarışın fıkrası duymak ister misin?" demiş. Barmen birden tamamıyla sessizleşmiş. Bir 10-15 saniyelik sessizlik sonrası yanındaki adam fısıltı ile kör adama, "Fıkrayı anlatmadan önce bilmen gereken bir şey var. Barmen hanım sarışın, barın fedaisi sarışın, ben de 1.95 boyunda, 120 kg ağırlığında karatede kara kuşaklı bir sarışınım. Ayrıca yanımda oturan adam 1.85 boyunda, 150 kilo ağırlığında sarışın bir halterci. Senin sağındaki arkadaş ise 1.90 boyunda, 160 kg ağırlığında sarışın bir güreşçi. Bunu ciddi olarak düşün bayım. Hala bu sarışın fıkrasını anlatmak istiyor musun?" “Hayır” demiş Kör adam, “En az beş kez açıklamak zorunda kalırım"
Şu referandum sonucu da bir türlü anlaşılmadı. Ha bire açıklama yapmak gerekiyor ve bundan sonra da gerekecek. Siyasetin zeminini, kurallarını değiştiren, kadro ve söylemlerini de değiştirecek olan bu referandum sonucu için daha önce yazdıklarıma ilave olarak şunları da söylemek istiyorum;
Referandum öncesi Anayasa değişiklikleri ile ilgili kaygı neydi?
Unuttunuz mu?
Bazıları unutmuş. Kaygı tek adam rejiminin gelmesi ve bu gelişmemiş demokrasimizi bile kaybetmemizdi. Çağdaş uygarlık hedefine demokrasi ile ulaşma yerine bir Ortadoğu devleti olmak idi. Hatta ben kendi adıma söyleyeyim, Evet çıkması durumunda siyasetin biteceğini ve bırakmayı düşünüyordum.
Peki Referandum sonucu ne oldu?
Resmi olarak Referandum kaybedildi ama hiç aklımızda olmayan, kimsenin aklında olmayan bazı olumlu sonuçlar ortaya çıktı ve aslında kaybetmediğimizi gördük. Tam tersine toplum yeniden umutlandı. Baksanıza hiç kaybetmiş havası var mı toplumun?
İzninizle neden kaybedilmediğini kısa maddeler halinde açıklayayım;
1-Dücane Cündioğlu’nun çok beğendiğim tespitinde dediği gibi “Nicelik olarak kaybedilen ama nitelik olarak kazanılan” bir Referandum bu. Çünkü, Türkiye’nin en nitelikli insanları, eğitimlileri, kentlileri çoğunlukla Hayır oyu kullandılar. Resmiyette nicelik kazandı ama uygulamada nitelik kazanmış oldu ve kazanmaya devam edecek…
2-Üç büyük ilde Hayır kazandı. Bunun anlamını siyaseti bilenler çok iyi anlamışlardır.
3-AKP içerisinde önemli bir miktarda Hayır oyu kullanan çıktı. AKP en hafif deyimiyle çatladı. En önemlisi Erdoğan’ın büyüsü bozulmaya başladı. Baksanıza Erdoğan partisine katılmakta acele etti, Referandum sonuçları resmen açıklanınca katılımını gerçekleştirdi ama kabine değişikliğini hemen yapamayıp ertelemek zorunda kaldı.
4-Saadet Partisi’nden yani dindar muhafazakarlardan ülkücülere, Atatürkçülerden HDP’lilere kadar yayılan Hayır bloğu çok uyumlu çalıştı ve bir parti olmasa dahi bir parti imiş gibi ortaklaşa bir cumhurbaşkanı seçebileceğini gösterdi. Bu Türkiye’nin en büyük endişesi olan bölünme sorunu konusunda bütünlüğün korunabileceği umutlarını da artırdı. (Hiç bekliyor mu idik?)
5-Resmi Hayır oyu 49’un aslında yüzde 50’nin üzerinde olduğu, Referandumun devletin tüm gücünü kullanması ve hile/hukuksuzluk yapmasıyla kazanıldığı içeride ve dışarıda çok yaygın kabul gören bir görüş oldu. Bu cumhurbaşkanı seçimlerinin de kazanılabileceği moralini aşıladı. (Kaç kişi bekliyordu?
6-2019’a kadar geçici bir hükümetle Türkiye’nin iyice ağırlaşmış sorunlarını çözme sorumluluğu bu Referandum sonucu ile tümüyle Erdoğan’ın omuzlarına kaldı. Bu ise 2019’da veya sorunları çözememe nedeniyle yapılacak bir erken seçimde Erdoğan’ın seçilme şansının oldukça azalması anlamına geliyor. (Hiç bekliyor mu idik?)
Tüm bunlar Hayır cenahında umut doğurdu. Referandumun resmi sonucu az farkla Hayır olsa bu kadar umutlu olmazdık. Çünkü ülke sorunlarının çok büyük ihtimalle kötüleşmesi durumda günahı Hayır cenahına yıkılacaktı. Biz “Beka sorunu yaşıyoruz” dedik destek istedik vermediniz Hayır dediniz. Evet denseydi biz sorunları çözecektik propagandası yapılacaktı. Şimdi hiç bahane yok.
Bazıları bundan sonra sağlıklı seçim olmaz diyor. Şimdi de öyle zaten. O bakımdan farklılık yok ama karizması çizilmiş, büyüsü bozulmuş bir Erdoğan’ın tekrar seçilmesi gittikçe zorlaşan bir ihtimal…
Çok iyimser yazdım değil mi?
İyimser değil makul tespitler. İleride daha iyi anlaşılacaktır. Sarışınlar dahi anlayacaktır…
Ancak bir olumsuz bilgi de vereyim;
Tüm yukarıda ki tespitleri ilk gören Saray…
Ve Saray Hayır cenahını karıştırmaya başladı bile…
Hepimize büyük sorumluluk düşüyor…