El Kaide bağlantılı İŞİD örgütü, Suriye sınırı içindeki tek Türk toprağı olan Süleyman Şah Türbesi’nin boşaltılarak, Türk bayrağının indirilmesini, aksi halde, türbeyi yerle bir edeceğini söyleyecek kadar ileri gitti.
Türk bayrağını yere indirmek, Süleyman Şah Türbesi’ni yıkmak…
Şu densizlik, şu cürete bakar mısınız?
Ne yazık ki, Türkiye’de, Süleyman Şah’ın kim olduğunu bilmeyenler, Türkiye’nin, Süleyman Şah Türbesi’ne gösterdiği özeni dahi eleştirecek kadar küstahlaşabiliyorlar.
Süleyman Şah, Ertuğrul Gazi’nin babası, Osman Gazi’nin dedesidir.
Osman Gazi kimdir?
Osmanlı Beyliği ve Osmanlı Hanedanlığının kurucusu ve beyliğin ilk padişahıdır.
Yani, Osmanlı İmparatorluğu’nun kurucusudur.
Osmanlığı İmparatorluğu’nu, yani, ceddimizi biliyor muyuz?
Koskoca Balkanlar, Kafkasya, Ortadoğu ve Afrika’nın sahibi bir cihan imparatorluğundan söz ediyorum.
Unutana, unutmayana, bilene, bilmeyene hatırlatalım;
BALKANLARDA; Bulgaristan, Yunanistan, Romanya, Hırvatistan, Makedonya, Arnavutluk, Sırbistan, Karadağ, Bosna Hersek, Kosova, Moldova, Ukrayna, Macaristan, Slovakya.
KAFKASYA’da; Gürcistan, Ermenistan, Azerbaycan, Rusya’nın Kafkasya kısmı.
ORTADOĞU’da; Irak, Suriye, Ürdün, İsrail, Lübnan, Filistin, Kuveyt, Suudi Arabistan, Katar, Bahreyn, Yemen, Umman, Batı İran ve Kıbrıs.
AFRİKA’da; Mısır, Libya, Cezayir, Tunus, Sudan, Eritre, Cibuti, Somali, Fas, Etyopya, Nijer, Çad, Kenay, Uganda ve buraya sığmayacak kadar himaye ettiğimiz, yazarken bile yorulduğumuz devletler bizimdi.
Aslını inkâr eden asılsız, kökünü inkâr eden köksüzdür.
Türk topraklarında, Türk Bayrağı inecek; Osmanlı’nın mimarı bir büyük şahsiyetin türbesi yıkılacaksa, Türkiye Cumhuriyeti, gök kubbeyi o hainlerin üzerine yıkmalı.
Yıkmalı ki; içerideki hainlerde ibret alsın!
Yasağı ilk delen Cumhurbaşkanı oldu!
3 şapkamdan birisi, İnternet Medya Federasyonu genel başkanlığı olunca, sosyal paylaşım aracı Twitter’a erişimin kısıtlanması nedeniyle, ne telefonlarım, ne de maillerim durdu. 700 civarında kişisel, 9 tane de kurumsal mesaj aldım.
Medya yöneticileri ve sosyal medya takipçilerine, telefon ya da mail yoluyla ifade ettiklerimin bir kısmını, buradan da aktarmak isterim.
İMF Başkanı ve 11 yıldır aralıksız yayın yapan bir haber sitesinin sahibi olarak, sosyal medyaya olan kısıtlamayı alkışlamamı sanırım kimse bekleyemez.
Genellemeye hitap eden her yasaklamayı endişe ile karşılarım.
İnternet, doğası gereği her yasaklamada, arka kapısı olan bir mecradır.
Bu yüzden topyekûn ve keskin yaklaşımların çözüme katkısı olmadığı gibi, problemi derinleştirme ihtimali barındırdığını da düşünüyorum.
Zaten, sosyal medyanın bir parçası olan Twitter'a yapılan kısıtlamanın, farklı yöntemler denenerek delindiği de görülmektedir.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, attığı Tweet ile yasağı ilk delen kişi oldu!
Buraya kadar ifade etmeye çalıştıklarım konunun bir yüzünü aktarıyor ama
diğer yandan, başta Fransa olmak üzere bazı batılı ülkelerin Twitter ile farklı ilişkiler kurarken, Türkiye'ye sömürge muamelesi yapmasını da asla kabul etmiyorum.
Türkiye Cumhuriyeti mahkemelerinin 3 kararını da tanımayan bir özel şirket var karşımızda!
Tuvalet ve berber alışkanlığını dahi Türkiye'den öğrenen Avrupa'nın, bulduğu her fırsatı Türkiye aleyhine kullanmaya çalışmasını, Osmanlı kompleksi olarak değerlendiriyorum.
Problemlerin sağduyu ve sakin bir ruh zemininde çözümüne katkı yapacak her demokratik unsur, çözümsüzlüğün değil, çözümün bir parçası olmakla yükümlüdür.
*Bu yazı Talat Atilla’nın Güneş Gazetesi’ndeki köşesinden alınmıştır…