Ses kayıtlarının internete sızdırıldığı ilk günden bu yana, yazdığım, konuştuğum tüm mecralarda, illegal dinlemelere karşı olduğumu, bu ses kayıtlarının benim açımdan yok hükmünde olduğunu yazdım.
Başbakan Erdoğan’a ait olduğu öne sürülen ses kayıtlarını inceleyen TÜBİTAK, “Farklı kayıtlarla hazırlanmış, hecelerle kurgulanmış bir montaj.” raporu verdi.
TÜBİTAK’ın raporunda ayrıca, eski AB Bakanı Egemen Bağış ve gazeteci Metehan Demir’e ait olduğu iddia edilen meşhur ses kaydının da montaj olduğu açıklandı.
Hani şu içinde, Bakara-makara sözleri geçtiği iddia edilen kayıt.
Mahkeme kararı olmayan tüm dinlemeler, devlet içine sızmış unsurların, kendi vatandaşına karşı kurduğu bir tuzaktır.
Bu tuzağın yalnızca AK Parti’ye mahsus olduğunu düşünmek saflık olur.
Diğer partilerin illegal kasetleri çıkarsa, tavrım yine aynı olacak.
Bu illegal dinlemelerin, Metehan Demir örneğinde olduğu gibi, bazı maskeleri indirdiğini de gördük.
Geçmişte dinlemelerden canı yanan Hürriyet yazarları bile; Hürriyet’te Ankara temsilciliği, köşe yazarlığı ve CNN’de yorumculuk yapan Demir’e sahip çıkmadıkları gibi linç teşebbüsünde bulundular.
Daha da ötesi;
Yılmaz Özdil, Metehan Demir’e, “Hacivat” diyecek kadar küçülürken, Mehmet Y.Yılmaz ve Ahmet Hakan, Demir’le ilgili imalı yazılar kaleme aldılar.
Bu saldırıların asıl nedeni, Metehan Demir’in hükümete yakın görülmesiydi.
Hükümete gücü yetmeyen unsurlar ittifak yaparak, hesaplarını Demir üzerinden gördüler.
Metehan, 17 Aralık operasyonundan 2 gün önce görevinden alındı!
Demir, bulunduğu makam itibari ile Aydın Doğan’ı temsil ettiğine göre;
Özdil, belagat şehveti ve malum unsurlara yaranmak için Demir’e “Hacivat” derken, Metehan’ı işe alan Aydın Doğan’a, “Karagöz” yakıştırması yaptığının farkında mıydı acaba?
Farkındaysa patronuna saygısızlık, değilse, yazı zafiyeti değil mi?
Hürriyet’i, amiral gemiliğinden, su alan, delik bir sandal hükmüne indiren süreçlerden biri de, bu, “Kullan at!” tavrı değil midir?
Düşene vurmak, hangi namus kitabında yazar!
Üstelik, aynı mevziden!
Kolay ve savunmasız hedeflere ateş ederek; büyük gazete, büyük yazar, büyük adam, büyük patron olunamayacağını, tarih de, tarihe not için yazılacak eserler de bize yeniden gösterecektir.
Bekleyelim!
*Bu yazı Talat Atilla'nın Güneş Gazetesi'ndeki köşesinden alınmıştır...