Her ülkenin istihbarat teşkilatları, o ülkenin devlet aklının, devlet umurunun, bilgi birikiminin imbikten geçtiği, devletin ruhunun yansıdığı yerlerdir.
İstihbarat kuruluşları hem çok gerekli, olmazsa olmaz hem de olduklarında çok tehlikeli kuruluşlardır. Asla hükümetlerin değil, hükümetlerle uyumlu olmakla birlikte devletin kuruluşu olmaları gerekir.
Geçen haftadan beri TBMM Genel Kurul’unda “Devlet İstihbarat Hizmetleri ile Milli İstihbarat Teşkilatı Kanunu’nda Değişiklik Yapan Kanun Teklifi” görüşülüyor. Devletle bu denli yoğun ilgili bir konunun teklif olarak gelmesi normal değil. Mutlaka tasarı olarak gelmeliydi. Yani diğer kamu ve ilgili kuruluşların görüşleri alınmalıydı. Demek ki bazı konular tartışılsın istenmiyor ve acele ediliyor.
Bu kanun teklifi yasalaşırsa MİT dünyanın en anti-demokratik istihbarat kuruluşlarından biri olacak. Eğer, devlet, daha doğrusu iktidar hakkınızda soruşturma yapmak istemişse vay halinize… Hakkınızda soruşturma yapan istihbarat kuruluşu elemanlarının kamudan sağlık bilgilerinizden özel her alana kadar yasal yollardan ulaşamayacakları hiçbir bilgi yok. İstihbarat elemanlarının yasa dışı yöntemlere baş vurmaları halinde ise onları suçlamak mümkün değil. Zira her şey görevleri gereği…
Merak edenler lütfen yasaya ve neler getirdiğine bir baksınlar, ne demek istediğimi belki daha net anlarlar. İnanın tam bir karanlığa gidiş… Hiç kimsenin de kurtuluşu yok. Sadece majestelerinin istihbarat örgütü oluşuyor…
MİT Yasa teklifinin neler getirdiğini ve götürdüğünü medyadan eğer merak etmiş olanlar varsa öğrenmişlerdir veya dediğim gibi öğreneceklerdir. Ben hiçbir yerde telaffuz edilmemiş farklı bir yönünü yazayım; Teklifin 13. Maddesi ile MİT, tedarik edilmesi uygun görülen istihbarat ve güvenlik amaçlı ihtiyaçlar için gereken kaynağı Başbakan onayı ile Savunma Sanayi Destekleme Fonundan aktarılan paradan yapabiliyor. SSDF, 2011 yılında çıkan KHK ile zaten amacından saparak MİT ve Emniyet Genel Müdürlüğü ihtiyaçlarını temin eden bir kaynak haline getirilmişti. Bu defa bu fon MİT için sadece kendi temin etmiyor, hesaba kaynakta aktarıyor. Bu durum zaten bütçe prensiplerine aykırı iken daha da aykırı hale getirilmiş oluyor.
MİT, son yıllarda harcamaları sürekli artan bir kuruluş olmuş. Buna rağmen ilave kaynak arayışında olunması Türkiye’nin bir istihbarat ülkesi haline geldiğinin veya bir Baas rejimine dönüşmekte olduğunun göstergesi anlamına geliyor.
MİT’in son yıllarda bütçesi bütçe içerisindeki payları şöyle;
Yıllar Ödenek Bütçeye oranı
2006 352.570 0.20
2007 425.217 0.21
2008 423.557 0.19
2009 459.397 0.18
2010 523.479 0.18
2011 665.568 0.21
2012 750.942 0.21
2013 995.569 0.24
2014 1.058.707 0.24
Görüldüğü gibi MİT’in bütçeden aldığı pay bütçedeki artışa rağmen özellikle son yıllarda artmış. Ancak, 2011’de KHK ile Meclis devre dışı bırakılarak ilave kaynak sağlanmış ve şimdi de bu kaynak daha da genişletiliyor.
Ne için?
Kim için?