CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu yerinde bir kararla, CHP'deki makam aracı saltanatına son verdi.
Numaralı plakaları da kaldırarak, partideki hiyerarşik kaosu da bitirmiş oldu.
Bu uygulamadan sonra Kılıçdaroğlu'nun yardımcıları ihtiyaç oldukça havuzdaki arabaları kullanıyorlar.
Bir tanesi hariç!
CHP'nin tanınmış MYK üyesi, büyük bir bankanın lüks aracını makam aracı olarak kullanıyor.
Bu eylem, etik sınırları zorladığı gibi, CHP'nin diğer yöneticilerine de haksızlık.
CHP'nin sert tavırlarıyla bilinen siyasetçisi radarıma takılınca, ilginç başka bilgiler de öğrendim.
Çok sık İzmir’e gidişi hakkında parti kulisleri kaynıyor.
Haber kaynağım, aynı siyasetçiyle ilgili, “İzmir’de hafriyat işlerine dikkat” dedi.
Dikkat edeceğim!
Şu anda bu siyasinin elinde, üzerinde basın yasağı bulunan İzmir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun yönetim kurulu başkanlığını yaptığı İZSU hakkında açılan dava ile ilgili belgeler olduğunu öğrendim.
Bakalım Aziz Kocaoğlu’nu sık sık aday olmaya davet eden ve Sarıgül’ün liderliğine hazırlanan MYK üyesi, bu belgeleri Genel Başkanına verecek mi?
Bu belgelerin onun da kaderini belirleyeceğini düşünüyorum.
Çünkü, AK Partililerin elinde patlatılmayı bekleyen bu dosya, seçimin kaderini bile etkileyebilir.
İSKİ’yi unutmayalım.
Üstelik bu MYK üyesinin, Kılıçdaroğlu tarafından da teste tabi tutulduğunu düşünüyorum!
Ne iş?
Son yıllarda hızla büyüyen büyükşehirlerimizle birlikte, kentlerdeki ulaşım pastası da giderek büyüyor.
Ulaşım rantının da parasal karşılığı akıl almaz boyutlara ulaşmış durumda.
Bunun çarpıcı örneklerinden birini okuyacaksınız birazdan.
Uç gün ısrarla randevu talep eden iki okurum ziyaretime geldi.
İkisi de Ankara'da minibüsçülük yaparak hayatlarını kazanıyorlarmış.
Çok ilginç bilgi ve belgelerle gelmişler.
Yer darlığından dolayı, şimdilik Ankara'da bir süre önce yaşanan tuhaf bir alış-verişi olayını anlatayım sizlere.
İlerleyen günlerde diğerlerini de paylaşırım.
Hikâye, iş yapmayan 14 minibüs sahibinin bu kötü gidişe çare aramasıyla başlar.
İlgililere, "Bizim hattımız iş yapmıyor. 14 minibüs boş geliyor, boş gidiyor" derler.
Bunun üzerine bir çalışma yapılır ve bu 14 minibüs, çok daha iyi iş yapan hatlara ikili, üçlü dağıtılır.
Tabii işin haber boyutu da burada başlıyor.
İki minibüs sahibinin iddiasına göre;
Bu hatların her birinden, yani 14 araç sahibinden de 120’şer bin TL alınarak, Ankara’nın tanınmış bir spor kulübüne bağış (!) olarak yatırılır.
Bir süre sonra yerlerinden memnun olmayan bazı minibüs sahipleri yaptıkları bağışı geri isterler ama olumlu yanıt alamazlar.
Ankara Minibüsçüler Odası Başkanı Hacı Gani ve ANKESOB Başkanı Mehmet Yiğiner’den yanıt bekliyorum.
Bu 14 iş yapmayan minibüs hattı, hayrına mı düşeş hatlara taşındı?
Bu durum etik mi?
Bu işten kimler karlı çıktı?
Bu süreçten haberdarlar mı?
Gani ve Yiğiner; sorumlularla ilgili yasal bir süreç başlatmayı düşünüyorlar mı?
‘UKOME kararı’ deyip işin içinden çıkmadan, temiz bir yanıt lütfen!
*Bu yazı Talat Atilla’nın Güneş Gazetesi’ndeki köşesinden alınmıştır…