Gezi eylemleri, iktidar ve muhalefetin üzerindeki ölü toprağını kaldırdığı gibi, siyasi parametreleri de geri dönülmez şekilde değiştirdi.
İktidar, ilk kez bu denli güçlü bir başkaldırıyla muhatap olurken, muhalefet de en az iktidar kadar şaşkın bir halde süreci okumaya çalıştı.
Sokaklara çıkan vatandaşların ezici bir çoğunluğunun CHP’li olması, sosyologlar için yeni bir ders konusu olabilir.
CHP’nin iktidara geleceğinden ümidini kesen diri bir kitlenin iktidarla birlikte CHP’nin siyasi duruşuna da muhtıra verdiği açıkça görülüyor.
Halen kısık ateşle de olsa sürdürülmeye çalışılan gezi eylemlerinde inisiyatif artık Başbakan’ın elinde. Erdoğan, gezi eylemleri sonucunda oluşan algının iktidarına taze kan getireceğini düşünüyor olmalı ki, bu damara her konuşmasında kan pompalamaya devam ediyor.
Gezi eylemcileri eylemlerini bitirseler bile, Başbakan Gezi eylemcilerinin yakasını bırakacak gibi görünmüyor.
Başbakan Erdoğan’ın bu tavrı, ilk bakışta siyasi pratik açısından zayıf gibi görünse de altında güçlü bir toplum okuması olduğunu söyleyebiliriz.
Toplum olarak kavgacı bir yapımız olsa da, kavgacı insanlardan haz etmeyiz.
Bu karışık ruh halini belki şöyle açabiliriz;
Kavga edenleri; televizyon tartışmaları ve mahalle aralarında uzaktan izlemekten, kulak kabartmaktan zevk alırız ama kavga bitince de kavgaya karışanları kınamayı ihmal etmeyen bir toplumuz.
Namus ve vatan dışında kavgayı tolere eden bir yapımız yok. Koalisyon ihtimalini bile kaosla eş tutan bir toplum bilincine Gezi olaylarındaki kırma/dökmeyi demokratik eylem diye kabul ettirmek çok zor.
Bu toplum, ihtiyacı olduğu halde yeni legal bir partiyi dahi kabul etmezken, illegal bir resitale dönüşen Gezi eylemlerini şuur altına sığdıramaz.
Gündem değiştirme ustası olan Başbakan ilk kez Gezi eylemleri gündemini değiştiremedi. Ama bu sefer de değiştiremeyeceğini anladığı eylemleri kendi lehine çekecek politikalar üretmeye başladı.
Başbakan Erdoğan izlediği yol haritasıyla partisini muhtemelen yine yüzde 50’nin altına düşürmez ama toplumsal kutuplaşma riskini besleyen damarları iyice açabilir.
İşte CHP’nin gizlediği “Butto Modeli” başkan adayı!
CHP Genel Başkan Yardımcısı Haluk Koç’un, “Yerel seçimlerde başörtülü aday gösterebiliriz” açıklamasından sonra parti içinde memnuniyet duyanlarla birlikte homurdanmalar da başladı.
CHP içindeki bir kısım çevreler, “Varlık nedenimizi inkar ediyoruz” derken, diğer kesim, “İktidar için açılım şart” görüşünü savundular.
Her iki görüşte olanları şimdiden rahatlatalım! Çünkü, CHP’nin belediye başkanlığı için düşündüğü adayın başörtüsü hem var, hem de yok! Şaşırmayın lütfen, burası Türkiye! CHP’nin yerel seçimlerde aday yapmayı düşündüğü isim Türkiye Diyanet Vakfı Kadın Kolları Eski Genel Başkanı Ayşe Sucu…
Diyanetin kadın kolları ve laik kesimde etkin isimlerden birisi olan Ayşe Sucu, 1999 yılında 14 kişiyle kurduğu, Diyanet Vakfı Kadın Kolları Merkezleri Faaliyet Müdürlüğü’nden 24 Aralık 2010 tarihinde alınmıştı.
Diyanet’teki görevinden, kamuoyunda “Butto modeli” olarak adlandırılan yarı açık örtünme şekli nedeniyle alındığı iddia edilmişti.
Sucu, halen Sözcü Gazetesi’nde köşe yazarlığı yapıyor.
Kılıçdaroğlu’nu güldüren anket!
Sarıgül’ün İstanbul Belediye Başkanlığı için yaptırdığı ankette, Uğur Dündar’ın ismi Sarıgül’den sonra çıkmış. Dündar her seferinde, “Kesinlikle siyasete girmeyeceğim” dediği halde ismini anketlere bulaştırmanın adı, Dündar algısı üzerinden güç devşirmek. İsmini açıklamak istemeyen CHP’li bir genel başkan yardımcısına söz konusu anketi sordum. Şöyle konuştu; “Mustafa Sarıgül, ismi üzerinde oluşan negatif elektriği Uğur Dündar gibi temiz bir isimle aklamak istiyor. Dündar adayım dese, Sarıgül, Dündar’ın aldığı oyun yarısını bile alamaz. Tüm çabamıza rağmen maalesef Uğur Dündar’ı adaylık için ikna edemedik. Kılıçdaroğlu, Sarıgül’ün anketini görünce çok güldü!” şeklinde konuştu.
CHP Sarıgül’ü değil, Tekin’i aday yapacak!
Şayet yanılırsam özür dilemeye hazırım ama adım kadar eminim ki, CHP Mustafa Sarıgül’ü İstanbul adayı yapmayacak. İşin tuhaf tarafı, Sarıgül de bunu biliyor ama gündemde kalmak ve “CHP beni öteledi” diye bir mağduriyet dalgası meydana getirmek istiyor. Siyaset böyle bir şey işte. Maalesef kıblesi yok. CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu kısa bir süre sonra Gürsel Tekin’i İstanbul adayı olarak açıklar. Bekleyin…
*Bu yazı Talat Atilla’nın Güneş Gazetesi’ndeki köşesinden alınmıştır…