Mustafa Ağabey’i severdim ben … Kuşlara ekmek atmasını … Ve Mine’yi severdim evlendiği halde eski kayınvalidesini aramasını … Ama seni başka severdim. Herkese çay söylemek isterdim aradığında … Yağmur gökkuşağı olurdu,günaydın’ınla uyandığımda …
Arabaya kadar bilgisayar çantamı taşıyan Ömer’i severdim. İçim ezilirdi saygıdan önümde iki büklüm olduğunda. Ve Funda’yı severdim, saçlarımı örüp masama çikolata bıraktığında … Ama seni başka severdim. Kuşlar susardı sesini duyduğumda…
Huzurdun sen … İki kere ikinin dört olduğu kadar kime inanırdım! Sen vardın… Kim ah derdi ben düştüğümde ? Bana en çok sen kıyamazdın. Öyleydi değil mi, ya da ben öyle sanırdım.
Herkes gidebilirdi, herkese izin vardı ama giden sen oldun ve senden az sevdiğim herkes benimle kaldı.
Artık kimseyi başka sevemem… Az severim. Mustafa Ağabey gibi, Mine gibi, Funda gibi, Ömer gibi …
Yokluğunda dünya durmasın diye, saatler hazanı vurmasın diye …
İnancı almışsın giderken, çocuk gülüşlerimi … Mutluluk cebinde, umutlar seninle gitmiş … Uykular,duygular ve güzel olan ne varsa öğrendiğim, terkederken bıraktığın ayak izlerinde yitmiş.
Sakızlı muhallebiyi severdim ben, 45likleri, yağmur kokusunu …
Ama seni başka severdim …