Çok uzun olmayan bir geçmişte şu anda iktidara çok yakın duran hatta Tayyip Beyin iktidar olmasına önemli katkıları olan Fehmi Koru gibi bazı yazarları her gün dikkatlice okurdum. Genellikle Türkiye’nin ABD ve İsrail’in kuklası olduğunu anlatırlar, Bilderberg’e, Dünya Ekonomi Formu’na katılanları siyonist, mason, milliyetçiliği olmayan dünya vatandaşları olarak nitelerlerdi. Birkaç kuşak bu ve buna benzer telkinlerle büyüdü, fikir sahibi oldu. Şimdi onların getirdiği iktidar ve başta Tayyip Erdoğan İsrail ve ABD’nin en itirazsız, en muti adamı. Amerika’da, İsrail’de (kavga görüntüsüne rağmen) Tayyip Beyden vazgeçemiyorlar. Daha önceleri Demirel’i, Ecevit’i, Mesut Yılmaz’ı, Tansu Çiller’i silen bu güçler 11 yıldır Tayyip Beyi silmediler, hatta daha da büyüttüler. Tayyip Bey geçmişte iktidarları ne ile suçladı ise çok daha kötüsünü yapıyor. Adeta İsrail ve Amerika’nın adamı gibi her istediklerini yapıyor ama görüntüye bakarsan tam tersi…
15-20 Yıl öncesinin dindar geçinen gazetelerini bir fırsat bulup tarayın, köşe yazılarını okuyun ne demek istediğimi gayet iyi anlayacaksınız. Gerçekten o gün ne yazdılarsa, iktidarları ne ile suçladılarsa kendileri en alasını yapmışlar, yapıyorlar. Buna literatürde ne derler bilmem ama bazı alınacaklara rağmen konuya gidebilecek bir fıkra yazayım isterseniz…
Bir tıp kongresinde doktorlar tıpta gerçekleştirdikleri son gelişmeleri anlatıyorlarmış. İngiliz cerrah çıkmış kürsüye anlatmaya başlamış;
-Bir trafik kazasında bir adamın sadece bir parmağı sağlam kalmıştı. Biz onu aldık. Ona vücut ekledik. Organlarını, kasları ekledik. O kadar mükemmel yaptık kı çok çalışkan bir insan oldu. 50 kişinin yapacağı işi yaptı. 50 kişi işsiz kaldı.
Kürsüye Alman cerrah çıkmış;
- Biz bir kişinin sadece bir tel saçını bulduk. Ona organlarını ekledik.Kemik ekledik, kas giydirdik. O kadar muazzam yaptık ki çok süper birisi oldu. Çok çalışkandı. 100 kişinin yapacağı işi yapıyordu ve 100 kişiyi işsiz bıraktı.
Kürsüye Amerikalı cerrah çıkmış;
- Siz var olan, elle tutulabilir şeylere vücut yapmışsınız. Biz daha zor olanı yaptık. Bir şiir bulduk. Onu aldık, bir İsrail ve ABD düşmanına okuttuk. Okuttuğumuz adamı başbakan yaptık. Ve 2 milyon 864 kişiyi işsiz bıraktı ve 76 milyon kişiyi defalarca hem de aynı konularda aldattı.
Şimdi bazıları diyecekler ki bunun neresi fıkra? Haklılar, bunun orijinali fıkra, bu fıkra diye anlattığım aslında tam bir dram…
Geçenlerde (16 Nisan 2013) Radikal Gazetesi’nde ki bir röportajda PKK’nın lider kadrosundan Kongra-Gel Başkanı Remzi Kartal “Mezopotamya Kürt-Türk İttifakı” meselesini gayet güzel anlatıyor. İnanmayan internetten baksın. Öcalan ve Erdoğan’ın bu konularda mutabık olduklarını söylüyor ve yeni bir devletten yeni bir devlet anlayışının oluşacağından bahsediyor. “TC” ye geçmiş olsun mutabakata göre. Biri etnik, biri dini bir yapı peşinde ve yolları bir noktaya kadar ortak…
Peki, size göre bu durum, yani Abdullah Öcalan-Tayyip Erdoğan mutabakatı sadece 20 yıldır çok kan aktı, çok maliyetli oldu, artık kan akmasın, analar ağlamasın mutabakatı mıdır?
Ne zamana kadar “Tek bayrak, tek devlet, iki toplum, bir millet” ne zamandan sonra…
Elim varmadı da…