Oruç tanım olarak sabah ezanından akşam ezanına yemek, içmek ve cinsi münasebetten uzak durmak demek. Tanım böyle ama konunun amacı ve detayına girdiğimizde orucun sadece aç-susuz kalmaktan ibaret olmadığını görüyoruz. Oruç ibadetinde derine indiğimizde esas olanın bireyin kendisini yenmek olduğunu kavrarız. Kendi nefsini yenmek... Nefsimizi yenmenin önemini bilmiyorsak, anlamıyorsak boşuna 15-16 saat aç kalmamızın anlamı yok. Eğer düşünürsek, insanın tüm sorunlarının yemek, içmek, daha fazla yemek-içmek ve cinsel arzularından kaynaklandığını görmez miyiz?
Yemek, içmek ve cinsel arzular olmasaydı yaşadığımız sorunlar olur muydu?
Kötülük olur muydu?
Lütfen bir an okumaya ara verip düşünün…
Yemek, içmek ve cinsellik olmasaydı kötülükte olmazdı ama hayatta anlamsız olurdu…
Biz oruç tutarak bunların anlamını, yani hayatın anlamını kavramaya çalışıyor ve kendimizi veya nefsimizi yenmeye çalışıyoruz.
Tüm ibadetlerimizde amaç bu değil mi?
Yaradan böyle emrediyor…
Yani oruç, sadece 15-16 saat aç-susuz kalmak değil. İslam da her ibadette olduğu gibi niyet ve tefekkür önemli ve bende geçen yazımda buna işaret ettim. 15-16 saat aç-susuz kalmak değil neden, niçin kaldığımızı bilmemizde, tefekkür etmemiz yani ne yaptığımızı, ne olduğumuzu düşünmemiz, yaşamı kavramaya ve nefsimizi yenmeye çalışmamızda çok önemli dedim, bunlara işaret ettim.
Kimse başkalarının günahları ile aziz olamazmış. Kimse başkalarını suçlayarak kendini yüceltmeye kalkışmasın. Hiç olmasa bu ayda…
Ama düşünsün, başkalarının düşünceleri ile kendini sorgulamaya, bulmaya çalışsın…
Geçen yazımda Dücane Cündioğlu gibi zamanımızın en önemli sufilerinden birinin nefis bir yazısından örnek vermiştim. Bu defa da onun “Ölümün Dört Rengi”* eserinden bir bölüm;
“Vasiyetime uy, ne yapıp edip ölümün dört rengiyle de tanış ey talib! İktidardan uzaklaş. İktidarın nimetlerinden. Mülkiyetten.
Yaşlanmadan önce ölüme yaklaş. Sevgiliye. Özüne. Şefkatle. Ölmeden önce siyahlar içinde. Sevinçle.
Unutma, yaşamak için ölmelisin.
İyi yaşamalısın, iyi ölmelisin!”
Ölmek… Beden ölmeden önce nefsi öldürebilmek… Nefsinle kavga edebilmek. Kavga etmedikçe kendini tanıyamazmışsın. Nefsinle kavga edebilmek için kendini karşına alman gerekirmiş. Aynaya bakabilmen gerekirmiş…
Başkaları ile değil kendinle, kendi nefsinle, egolarınla kavga edebilir misin?
*Kapı Yayınları