Geçen Hafta sonu Sosyalist Enternasyonal Toplantısına katılan Kılıçdaroğlu ve Norveç Dış işleri Bakanı’nın tartıştığını haber gibi değil de garip bir tür zevk duyarak yazan Anadolu Ajansı ve bir kısım medyanın gerekçesi, Norveç Dış işleri Bakanı Eide’nin; “Müslüman kökleriyle uzlaşmış Türkiye, Kemalist Türkiye'nin otoriter yöntemlerle Batılılaşma çabasından daha Avrupalı” demesi imiş.
Benim de geçenlerde “Piyasa İslamı”nı anlatan kitabı tanıttığım ve anlaşılmadığı için yenilediğim yazım tam da bu konudaydı. İslam Dünyasından bir kesimin Batı ile özellikle de Amerikan kapitalist piyasa sistemine adaptasyonu ve muhtemel sonuçlarını anlatıyordu. Her şey piyasa sistemi ile uyumlu tek fark “yeşil” renk… “Bismillah” denip içki içilmediğinde ve eşin başı bağlandığında sorun çözülüyor ve kapitalist topluma ait her şeyi yapabiliyorsun, vahşice para kazanabiliyorsun, çılgınca tüketip, servet biriktirebiliyorsun, piyasa kurallarınca harcayabiliyorsun ama Müslümanlığına halel gelmiyor... Adaletsiz sisteme ise hiçbir itiraz yok. Zaten sisteme uyumlu “İslami kurumlar”ı ise anında oluşturuyorsun. Bu şekilde İslam toplumlarının geleceği ne olur düşünmüyorsun…
İslamiyetin temelde bu kadar piyasacı ve kapitalist olmadığı, servet biriktirmeyi (kenz) değil, infakı öngördüğü, Peygamberimizin servet bırakmadığı unutuluyor. Her Cuma hutbede “İslam adaleti, iyliği ve akrabaya yardım eder” ayeti de faklı bir anlama büründürülüyor.
Unutulan diğer bir konuda neden Batının bu “piyasacı islamı” çok sevdiği benimsediği…
Bir kısım medya Norveç Dış işleri Bakanı’nın sözleri dolayısı ile çok mutlu olmuş ama bir az düşünürlerse aslında bunun tam tersine İslam anlayışına, özüne ters olduğunu anlamaları ve üzülmeleri gerekirdi.
Ayrıca “Biz neden Kemalizm’den dahi daha Batılı olduk?” diye sormaları gerekmez miydi?
Şimdilerde Atatürk’ü eleştirmek çok moda ama belirtmeliyim ki Atatürk belli bir yere kadar Sovyetlerle, Batı ile ve hatta Doğu ile uyumlu oldu ama hiç birisi ile sonuna kadar uyumlu olmadı. Hele teslim hiç olmadı. Arkasından bağımsız bir Türkiye bıraktı.
Norveç Dış işleri Bakanı’nın dediğinden yola çıkarak bir çok yorum yapılabilir… Bizi Arap Baharına getirecek kadar çok etraflı ve derin sonuçları var. Hatta her yazışımda farklı şeyler katarım ama bir kısmını da size bırakıyorum.
***
Değerli yorumcular, beni zaman zaman partili olmaya, siyasi faaliyetlerimi anlatmaya davet eden yorumlar yapıyorsunuz. Bu anladığıma göre yazılarımda beklentisini bulamayan partili arkadaşlarımdan geldiği gibi aynı gerekçe ile iktidar yanlısı kişilerden de gelebiliyor. Ben burada milletvekili olmadan önce yazmaya başladım. Bir tarzım var ve okunduğu sürece de bunu sürdüreceğim. Ayrıca da benim partili olarak yazmam kimseye yarar sağlamaz. Lütfen beni partili olarak bu köşede yazmaya zorlamayın. Bir aydır Plan Bütçe Komisyonun da sabahlara kadar çalıştım. Bu hafta da Meclis en yoğun haftasını yaşadı. Dün gece 03’te evime geldim ve sabah sizlerle bu satırları paylaştım. Parti ve Meclis işimi çok gerekmedikçe anlatırsam bu kadar huzurlu olamayız gibime geliyor…
Ben sizlerle bir partili veya milletvekili değil, sade bir yazar olarak sohbet etmek istiyorum.