Şantaj mı?
Bir süredir CHP etiketi taşıyan bazı unsurlar ,”Baykal’a kurulan kaset komplosunda bir genel başkan yardımcısı ve o genel başkan yardımcısının yakın gazeteci arkadaşı başrol oynadı” şeklinde bilgiyi kamuoyu ile paylaşıyorlar.
Bu iddialı sözlerini, “Bu işi planlarken kasete alındılar” şeklinde güçlendirmeye çalışıyorlar.
Bu doğru mu, değil mi, bilmiyoruz ama şayet doğru değilse bir facia.
Olmayan bir kaseti pazarlamak tam anlamıyla bir şantajdır.
En başta Kılıçdaroğlu’na yapılan bir şantaj. Daha da ötesi işaret ettikleri insanlara yapılan haysiyet cellatlığıdır.O kasetin yayınlanmasını bekliyorum. (varsa tabi)
Şayet böyle bir kaset yoksa, bu haberi yapanlar kendilerini yanıltan haber kaynaklarını mutlaka açıklamalılar.
Siyaset, kızgınlık ya da kaprisle yapılacak bir uğraş değil.
Bu kadar ucuz olmadığı öyle bir gösterilmeli ki, bir daha hiç kimse iftiraya cesaret edemesin!
Baykal'ın kaseti
1 temmuz 2010 yani yaklaşık 5 ay önce bir yazı kaleme almıştım. Yazımın başlığı aynen şu idi;
Ve bomba; Komplonun arkasından Baykal’ın muhalifi mi çıkıyor!
http://www.turktime.com/yazar/baslik/10959
Bu yazıyı yazdığımda oldukça tepki almıştık. Hem sağ, hem sol cenahtan gelen tepkiler bizi öyle bunaltmıştı ki, telefonlarımızı bile kapatmak zorunda kalmıştık ama yazıyı geriye çekmemiştik.
Baykal’a kurulan seks kaseti komplusundaki sis bulutu giderek dağılıyor. Dağılan sis bulutlarının arkasındaki silüet giderek belirgin hale geliyor. Bu isim hem CHP, hem de Türkiye’nin çok yakından tanıdığı bir siyasetçi.
Ve şu anda da çok etkili bir konumda.
O çok etkili bir CHP’li…
Tabandan geliyor.
Ağzı iyi laf yapıyor.
Özellikle medya çevresi çok geniş.
Şu andaki konumunda önemli gazetelerin genel yayın yönetmenlerinin parmak izleri var.
Peki, bu komployu yalnız mı yaptı?
Hayır, gelen bilgiler bu komployu kendisine yakın bir gazeteci ile gerçekleştirdiği yönünde.
Gazetecinin, Baykal kasetine lojistik destek yönünde kuvvetli bilgiler var.
Peki, ortaya çıkacak mı?
Büyük ihtimalle çıkacak.
Ne zaman mı?
Uzun olmayan bir zamanda!
İlginç ayrıntı
CHP’nin yayın organı Halk tv uzun süredir sıkıntılı günler geçiriyor.
Maaş, haciz derken kıskaç gittikçe daralıyor.
Sonuçta bu medya organına emek veren onlarca gazeteci var ve mağdurlar.
Bir CHP yetkilisinin artık bu olaya acil olarak el atması gerekiyor.
Son durum vehameti açıklaması açısından yeterli;
Halk tv, CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nun TBMM’de yaptığı canlı yayını ekranlarına taşıyamadı!
Diktatörler
Sudan’dan sonra Mısır’da da iktidar sallanıyor.
İnşallah ismine layık olmayan Mübarek yıkılacak.
Sırada diğer diktatörler var.
Teker teker gidecekler.
O Mübarek ki, kısa bir süre önce filistinlilere yardım götüren Türk Kızılay heyetini dövdürecek kadar gözü kapalı İsrail yanlısı bir diktatör.
İsrail’in gitmemesi için diplomatik teamülleri bile zorladığı bir ismin nasıl bir lider olduğunu uzun uzun anlatmaya sanırım gerek yok.
Peki, bu halk isyanı Türkiye’ye sıçar mı?
Sıçramaz.
Peki, “AKP diktatör, halk isyan eder.” diyenlere ne diyeceğiz?
AKP fazla otoriter ama en azından şimdilik diktatör değil ya da diktatörlük yapacak kadar devlet mekanizmasını ele geçiremediler.
CHP’nin, “Halkı direnişe çağırıyoruz” tepkisi biraz da ortadoğuda kaynayan kazandan siyaseten bir sonuç çıkarma gayreti olarak görülebilir.
Kılıçdaroğlu’nun yardımcılarının seslendirdiği bu çağrının demokratik bir karşılığı yok.
Halkı direnişe çağırmak yerine, oy vermeye çağırmak daha uygun olurdu.
Zaten ortadoğu benzeri bir ayaklanmayı bu topraklarda beklemek çok mantıklı bir düşünce değil. Bu toprakların (tanıdığım kadarıyla) tek bir isyan damarı vardır;
“DİN ELDEN GİDİYOR!”
Bunun dışında bir ayaklanma, kalkışma olmaz.
Bu topraklarda dinin elden gitmesi mümkün olmayacağına göre de, isyan mümkün görünmüyor.
CHP’li yetkilinin, “halkı direnişe çağırıyoruz” sözlerinden Kılıçdaroğlu’nun da pek haz etmediğini hissediyorum.
Bu sözleri bir demokratif zemin üzerine oturtmaya gayretiyle üstünü örtmeye başladı.
Direniş, direnmek ifadeleri doğrusu biraz da, “Yangın anında kırınız” uyarılarını hatırlatıyor.
Yani, “Yapacakı başka bir şeyiniz yoksa!”
Oysa, 5 ay sonra seçim var!
Halk, verdiği oyla direnebilir!
Ve bir bakın;
CHP’nin direniş çağrısından sonra yaprak kımıldamadı.
AKP’nin, “Ben yaptım oldu” politikalarının can sıkan yanlarını inkar etmek mümkün değil.
Güç zehirlenmesinin devam ettiği görülüyor ama bu tarz çağrılar AKP’den ürekn oyların tekrar dönmesine katkı sağlar.
Bundan hiç şüphem yok.
Wikileaks
Wikileaks belgelerinin bireysel bir gelişme olduğunu iddia edenler sanırım bu düşüncelerini yeniden gözden geçiriyorlardır.
Wikileaks belgelerinin yayınlanmasından bir süre sonra ortadoğu dengelerinin yeniden şekillenmesinin sizce bir anlamı yok mu?
Benim için var!