Ramazan Bayramında toplumun ağırlıklı ve yaygın olarak konuştuğu konu cumhurbaşkanlığı seçimleri oldu galiba. Şahsen benim çevremde öyleydi. Kutuplaşan ülkede bir grup “Nasıl kurtulacağız bu adamdan?” diye sorarken, diğer grup “Bizimki Köşke çıkmasına çıkıyor da sonrasında sıkıntı olur mu, acaba?” diye soruyordu…
Halbuki bu ülkenin aydın, aklı başında geçinen insanlarının düşünmesi gereken bir konu var; Erdoğan cumhurbaşkanı seçilse de, seçilmese de bir kriz gündemde… Bu krizi en az zararla nasıl tolore eder, geçiştiririz? Yoksa, Recep Tayyip Erdoğan 12 yıldır başbakan zaten... Cumhurbaşkanı olsa ne olmasa ne olur? Normalde cumhurbaşkanlığı daha az yetkili ve etkili…
Sorun 2 sebeple ortaya çıkıyor;
1-Taşlar yerinden oynadı, cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi sistemi her hal ve karda sıkıntıya sokacak. Zira doğrudan halk oyu ile seçilmiş, dolayısı ile popüler bir cumhurbaşkanı sorumsuz ve güçsüz olamaz. Bu mantığa aykırı. Dolayısı ile sistem normal koşullarda ne bildiğimiz parlamenter sistem olacak ne de başkanlık sistemi… Bu durumda süresi bizim ferasetimize bağlı olarak bir kriz yaşamamız kaçınılmaz.
2-Cumhurbaşkanı olan şahıs Recep Tayyip Erdoğan gibi zaten sistem/rejim değişikliği hedefi olan birisi ise yine kriz kaçınılmaz ama bu defa krizi daha derinden ve yoğun hissedeceğiz. Zira bu seçenekte çözüm doğal ve mantıki bir şekilde değil zorlama ile tek bir şekilde alelacele oluşturulmaya çalışılacak. Doğal olarak hem karşı kutuptan hem de kendi cenahından dirençte olacağı için krizin boyutları daha büyük olacak. Rejim değişikliğine zorlayan bir anlayış olacak…
Erdoğan cumhurbaşkanı olursa neden krizin boyutları daha büyük olsun diyenlere şunu hatırlatayım; Daha şimdiden Erdoğan sorun çıkarmaya başladı bile… Baksanıza ilk turda seçilirse teamüle göre TBMM’de 28 Ağustos’dan önce yemin edecek ve mevzuata göre Başbakanlıktan ayrılmak zorunda kalacak. Abdullah Gül 28 Ağustos’a kadar Cumhurbaşkanı olacağı ve bu tarihte görevi devredeceği için yeni bir hükümet kuruluncaya kadar muhtemelen en kıdemli Başbakan Yardımcısına Hükümeti devam ettirme görevi verecek. Tayyip Bey aradaki günlerde Başbakan değil, milletvekili değil, sadece seçilmiş olan ama fiilen cumhurbaşkanı olmayan bir kişi olarak yaşayacak. Tayyip Bey, muhtemelen Bülent Arınç’a verilmesi gereken Hükümeti devam ettirme görevi için güven duymuyor. Halbuki Turgut Özal ve Süleyman Demirel Köşk’e çıkarlarken Başbakan Yardımcıları Ali Bozer ve Erdal İnönü’ye aynı görevlendirme yapılmış ve sorun da olmamıştı. Tayyip Bey bunu dahi sorun yaptığına göre varın Cumhurbaşkanı olduktan sonraki sorunları siz tahmin edin…
Bir çok kişi sorunu Tayyip Beyin cumhurbaşkanlığı olarak algılıyor. Yukarda dediğim gibi sorun 12 yıl başbakanlık yapan birinin cumhurbaşkanı olması değil, hem şaibeli bir şekilde oraya gitmesi hem de gittiği yerde sistemi kaosa sokacak oluşudur.
Zaten halkın cumhurbaşkanı seçme işi de her türlü anayasal yetki ve sorumluluk aynı kalmak üzere Tayyip Beyin hesapsız öfkesinin ve ani karar almasının bir sonucu değil midir?
Birlikte parti kurup, kader birliği yaptığı Bülent Arınç’a dahi güvenmemek ne anlama geliyor?
Bu psikolojiye sahip biri yarın her konuda tüm ipleri elde tutma peşinde olmayacak mı? İstihbarat ve medya dahil…
Tek adamın tüm sistemi elde tuttuğu, kontrol ettiği rejim, demokrasi olur mu?
Peki Ziraat Bankası için açılan soruşturma Halk Bankası için de yapılır ve uluslararası bir karapara operasyonu başlarsa?
Ha! Bir de Abdullah Öcalan, PKK ve HDP’ye verdiği sözler var tabi… Demokratik özerkliği koşullar değişmeden nasıl kuracak?
Karar verin, Köşke çıkması mı iyi kalması mı?
Bir de yoldan dönmesi var tabi…