İlginç günler geçiriyoruz. Bir taraftan kurban bayramının uzun tatilinin rehaveti ve pastırma yazının mutluluğunu, diğer taraftan siyasetteki huzursuz edici gelişmeleri birlikte yaşıyoruz; KCK deklarasyon yayınlayıp 1-Kürtlere statü 2-Kürtlere özerklik 3-Kürtçe eğitim talebinde bulunuyor, CHP’li ulusalcılar Andın kaldırılmasını protesto etti diye “Ulusalcı-mulusalcı yok” diyen Başbakan KCK’ya cevap veremiyor. Yardımcısı Hüseyin Çelik ise skandal bir cevap veriyor. Demokrasi çığlıkları ile demokrasimizi yitiriyoruz. Ekonomideki belirsiz ve endişe verici ortam devam ediyor. Sürekli tahminlerini revize eden ekonomi yönetiminin en etkili açıklaması, “Tatilde oteller doldu. Ekonomi iyi demek ki…” Mısır’da katliamlar devam ediyor ama Mısır’ı unuttuk, Suriye ise iç işlerine karışmamız gereken bir devlet olmaktan çıkmış gibi görünüyor...
Neyse, bir bayram haftasında ben ağır bir yazı yazmak istemem, siz de okumak istemezsiniz herhalde. Gelenek oldu, en iyisi ben size bir fıkra anlatayım;
İstanbul entelektüellerinden birisi bir gün, Trabzon'a gitmiş, bir meyhanede oranın yerlisi bir adamla kafa demlemeye başlamışlar. Bir ara, Karadenizli'nin belinde kabzası havalı, elde oyulmuş bıçağını görmüş,
“Bıçağına bayıldım” demiş adama masaya bir 50 lira basarak, “Aldım gitti!”
“Pen piçaumi vermem!” demiş Karadenizli.
“Al, sana 100 lira o zaman” diye vurmuş 100 lük banknotu masaya.
“Vermem!” demiş kararlı bir şekilde Karadenizli.
“Oooo amma uzattın ha!” demiş bizimki. “Bak bu son teklifim. Al sana 250 lira daha da param kalmadı”
“Haçan sen anlamiymisun, vermeyeceğum dedum piçağumi”
Adam takmış ya bir kere bıçağa… Çıkarmış bileğindeki Rolex saati.
“Bak arkadaş, bu var ya bu. Hayatında göremeyeceğin kadar para eder. Bak son teklifim, veriyor musun bıçağı?”
“Haçan arkadaşum, ne istersen iste, piçagumi isteme penden!”
“Sen ne kaçırdığının fakında değilsin galiba? Bak, bu saat var ya, som altındır, kadranı sedef, düğmesi de yakut”
“Haydaa, sen penu anlamaysun kaliba! vermeyceum daaaa! Hele bak... Diyelum ki aldum saatinu, verdum piçagimuuu ...yarin celdum kahveye haburda bir kahve içeceum...Kalkti pirisu dedu baa"-Ananu belleyeyum! Ne diyeceum pen ona, Altiyi çeyrek geçi?”
Bu fıkraya çok yorum yapılabilir. Sizde yapmayı deneyin. Benim ki şöyle; Bizim Karadeniz algılı ama İstanbullu Tayyip Bey PKK karşısında “piçagu” kaptırdı. Yani asker ve polis bölgede artık müdahaleci değil. Yarın PKK “Burası benim” derse “Senin Olsun bizde Demokrasi var” mı diyecek?
Değerli okuyucu ve yorumcular, hepinizin bayramını kutluyorum.