Talat Atilla Öcalan test edildi! Değişim var! Tüm arşivi yaktılar! 'Tekbirlerle gömün beni!' |
Ersan Yıldız GİRİLMEZ |
Mihriban Başlı Nereye Gidiyoruz? |
Tuğba AYAN Çakralar ve Uyanış |
Adnan Küçük MEB YUSUF TEKİN’İN LAİKLİK SÖYLEMİ BAZI ÇEVRELERİ RAHATSIZ ETTİ |
Zahide Guliyeva EGO İŞÇİLERİ |
Cengiz Altınsoy Benim güzel memleketim... |
Kıvılcım Kalay NEDEN DİYE SORMA |
Canan Sezgin BU DOLUNAYLA BİR DEVİR KAPANIYOR! |
Tuğrul Sarıtaş Duayen gazeteci Tuğrul Sarıtaş'tan yeni kitap! |
Tekin Öget GERÇEKTEN DE TAM YOL İLERİ Mİ? |
Esra Süntar SU ÜSTÜNDE İKEN SU İÇİNDE OLMAK |
M. Kürşat Türker ZİNCİR |
Yalçın Toker SPOR YAZARLARI GENEL KURULUNDAYDIM.. |
Haktan Kerem Ural ‘ADALET SİSTEMİ’NİN ALTINDA SERİNLEYEN AHLAKSIZLAR |
Sima Güleser Polat İPİN UCU KAÇTI! |
Uğur Özteke SAĞLIKTA KANDIRMACA YENİDEN Mİ BAŞLIYOR? |
RTE bu ülkeye, demokratik gelişimimize, çağdaşlaşmamıza ve çoğunluğumuzun dini olan İslamiyete çok zarar verdi. En son yaptığı iş ise Başbakanlığı, kahyalık gibi bir seviyeye, konuma düşürmek, misyona kavuşturmak oldu. Ben kişisel ve kendi konularında ağırlığı olan, devlet adamlığı gösteren, hak, hukuk konusunda direnen, örnek olan çok genel müdür, müsteşar, vali hatırlıyorum. Dolayısı ile onlarla birlikte manevi olarak devletin, bakanlar ve başbakanların da koltukları yükselir, ağırlık kazanırdı. Evet, her dönemde her kademede sorunlu, liyakatsiz kimseler oldu ama hedef daima liyakat ve seviyenin yükseltilmesiydi. Devlet, bürokrasinin en alt kademelerinden başlayarak yüceltilirdi. Adil ve halkçı olmak, halka hizmet etmek, devlet adamı olmak meziyet idi.
Şimdi Başbakan’ın seviyesi düşürüldü, tüm devlet kademelerinin seviyesi düştü. Artık, kimlikli, kişilikli, hak-hukuktan yana olmak, devlet adamı olmak yok, sadece Saray’a tabi olmak var… Artık, devletin ve Başbakandan başlayarak siyasi veya bürokratik kamu çalışanlarının hedefi halkı memnun etmek değil, Saray’ı memnun etmek olacak…
***
Dokunulmazlıklar konusundaki Anayasa değişikliği kabul edildi. Normal bir kanun gibi meclis çoğunluğuyla kabul edilebilecek, en fazla 276 ile yapılacak iş için kavga-dövüşle en az 367 arandı. En fazla 5-10 teröre bulaşmış milletvekili veya tüm milletvekillerinin kürsü dokunulmazlığı yerine 148 milletvekilinin dokunulmazlığını kalktı. Şimdi 148 milletvekili, 778 dosya için binlerce defa mahkemelere gidecekler. Meclis çalışmaları aksayacak. Bazıları gitmeyecek, nahoş olaylar olacak ve uluslararası toplum bizi sürekli kınayacak.
Tabi her şeyden olduğu gibi bu konudan da RTE siyasi rant elde etmeye çalışacak. Saçma-sapan, “Bir-beşten büyüktür” gibi laflarla dışarıda kimsenin ciddiye alıp cevap dahi vermediği ama içeride yağcıların destekleriyle siyasi ranta dönüşen seviyesizlikler yaşayacağız.
Ben dokunulmazlıklar konusunda her oylamada hayır dedim. İşin 330’un altına düşmeyeceği yani referanduma gittiği anlaşılınca bizden bir grup milletvekili Türk-Kürt çekişmesi yaşanmasın gerekçesi ile evet oyu vererek konunun referanduma gitmesini engelledi. Sonuç olarak devlet adamı gibi davrananlar yine CHP’liler oldu. Aksi halde düşünebiliyor musunuz bu yaz “Sen Kürtçüsün! PKK’ya destek veren vekillerin dokunulmazlıkların kalkmasını istemiyorsun” “Hayır, sen demokrasi ve Anayasa’ya aykırı iş yapıyorsun, faşistsin!” tartışmalarını en düzeysiz şekliyle yaşayacaktık.
Bu tartışmalar, halkın bir birine girmesi, kutuplaşması, Türk-Kürt ayrışması yaşanabilecek olması Saray’ın asla umurunda değil… Tüm derdi başkan olmak…
Görelim, bakalım dokunulmazlıkların kalkması terörü nasıl önleyecek?
***
Pazar günü güya bir parti kongresi vardı. İradesi olmayan partinin kongresi olur mu? Şekli olarak oldu. En rezil manzara RTE’nin mesajının tüm salon ayakta vecd içerisinde dinlenmesi… Eski Bakanlardan Gürcan Dağdaş, benzeri durumun Saddam’ın mesajıyla ilgili olarak Baas Partisi kongrelerinde de yaşandığını açıkladı. Gerçekten ağırıma gitti. Ezanı yatakta, Kur’an’ı oturarak dinleyen bu toplum bir faninin mesajını ayakta vecd içinde dinler oldu. Tepki yok. Nurettin Topçu’nun nefis bir değerlendirmesi var; “Bizim halkımızın belden yukarı bir namus anlayışı yoktur. Halbuki namus sözünde durmaktır. Hür ve kuvvetli olan insan yırtıcı olan değil yaratıcı olandır. Kin ve din birleşmez. Hukuk ahlakın asgarisidir.”
Rahmetli Nurettin Topçu şimdi olanları görse neler diyebileceğini tahmin ediyorum…
***
Bu hafta Hükümet kurulacak. Hükümet’in düşmesinde TBMM’in rolü yok. Kurulmasında da olmayacak. Artık Meclis’in dışlandığı, her şeyin Saray tarafından belirlendiği bir döneme girdik. Bu hayırlı bir işmiş gibi görünmüyor. Geçen hafta yazdığım gibi RTE, ne demokrasiye, ne çağdaş uygarlık seviyesine çıkmamıza, ne de İslama hizmet ediyor. Tek hizmet ettiği yer Saray, yani kendisi…
Bindik bir alamete…
E-posta Facebook Twitter Yazdır Önceki sayfa Sayfa başına git |
Bu yazı 17195 defa okunmuştur. |
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
|
|||||
|
|
|||||
|