Geçen yazımda bahsettiğim gibi TBMM’de yoğun bir çalışma sonucu bütçeyi çıkardık. Hayırlı olsun. 2013 için 404 milyar liralık bir bütçe yapıldı. Gelirler, 370 milyar lira, dolayısı ile öngörülen açık 34 milyar lira. Dikkatinize sunmak istediğim önemli bir rakamda 53 milyar liralık faiz ödemesi.
Her yıl Anayasa gereğince Plan ve Bütçe Komisyonu’nda ve Genel Kurulda bir sonraki yılın gelir ve giderlerine onay verilir, bu vesile ile bakanlıkların ve tüm kamu kurumlarının performansları değerlendirilir aynı zamanda da bir önceki biten yılın harcama ve gelirleri denetlenir. Denetimi her ülkede olduğu gibi Sayıştay yapar, raporlarını TBMM’ne sunar, milletvekilleri de bu raporlar doğrultusunda hükümetin performansını sorgular, 2’inci aşama denetimi gerçekleştirirler. Kesin Hesap Denetimi denen bu usul 150 yıllık Türk Sayıştay tarihi boyunca geçerli olmuştur. Yolsuzlukların ve usulsüzlüklerin olduğu kurumlardan sorumlu bakanlar bu aşamada geçmişte örnekleri olduğu üzere onay almayabilmiştir.
Bu yıl 2013 Bütçesi ve 2011 Kesin Hesabı Meclis’ten geçti. Bütçede karşımıza çıkan, üstünde durulması gereken konu, 2011 Kesin hesabı ile ilgili Sayıştay’ca düzenlenmesi ve TBMM’ne sunulması gereken raporların düzenlenmemesi oldu. TBMM’ne gelmediği için ne 2011 harcamalarına uygunluk verilmesi ne doğru, ne de 2013 için talep edilen harcama ve gelirlerin yani Bütçenin kabul edilmesi doğruydu. En azından 2011 kesin hesabı kabul edilememeliydi. Ancak, iktidar bariz çoğunluk olduğu ve içlerinden bir kısmının da hiç olmaz ise 2011 Kesin Hesabını onaylamayalım demesi Tayyip Bey demokrasisinde beklenemeyeceği için böyle bir durumun emaresi dahi oluşmadı ama doğrusu bu olurdu. Bazıları “Abartma, raporlar yoksa yok, ne olmuş yani. Yenmiş, yutulmuş bir durum mu var?” gibi tepkiler verebilir. Evet, var, yenmiş, yutulmuş bir durum var. Demokrasinin temel kurallarından birini yuttuk. Af ederseniz, eşlerden biri diğerini aldattığında nasıl ‘kaybolan, biten, yok olan bir şey yok, yine seninleyim’ diyemez ise aynı şekilde demokrasinin namusu söz konusu idi, maalesef bu milletvekillerince yeterince anlaşılamadı.
Bütçenin tümü üzerinde görüşmeler yapılırken konu 3 muhalefet partisi genel başkanınca dile getirildi. Ana muhalefet partisi genel başkanı ise konuşmasının yaklaşık 12 dakikasını bu konuya ayırdı, sorular sordu, bilgi istedi. Eleştirilere cevap vermek üzere kürsüye gelen Başbakan bu duruma hazırlıklıydı, konuşmasında 6 dakika ‘sucuk’ anlattı ve bu kadar önemli bir konuya tek kelime ile değinmeden dikkatlerden kaçırmış oldu. Bu doğru değildi, demokrasimiz için kara bir lekeydi ama halk tarafından fark edilmedi… Parlamentoların 2 görevi vardır; yasa yapmak ve iktidarları denetlemek. TBMM bu yıl, bu şekilde denetim görevini yapmayarak tarihine kara bir sayfa yazdı… ABD’de mali uçurum denen hadise sonuçta bütçeden kaynaklanan, Hükümet ve Parlamento arasında yaşanan bir pazarlık. Bütçe gerçekten halk için ve dolayısı ile parlamentolar için çok önemli, adeta parlamentoların namusu… Biz hariç…
Aslında Sayıştay’ca 2011 ile ilgili raporlar düzenlemişti. Ancak geçen Haziran, Temmuz aylarında usulüne uygun olarak ilgili Sayıştay dairelerinde görüşülerek daha sonra TBMM’ne gelecek iken iktidar bir kanun çıkararak Sayıştay’ın yerindelik denetimi yetkisini kaldırdı ve bunu da geçici bir madde ile hangi dönemden itibaren geçerli olduğu belli olmadan yasalaştırdı. Sayıştay’da yetkilerinin budanmasına da tepki olarak, hangi tarihten geçerli olduğu belli olmayan bu düzenlemeyi bahane ederek 2011 performans raporlarını göndermedi. Geçen Cuma, 28 Aralık’ta Anayasa Mahkemesi Sayıştay’la ilgili yerindelik denetimi yapma yetkisinin kaldırılması ile ilgili maddeyi iptal etti. Şimdi raporlar TBMM’ne eski halleri ile gelmek zorunda. Ama iş işten geçti, 2011 kesin hesabı TBMM’de iktidar oyları ile kabul edildi, bu noktadan sonra pek yapacak bir şey yok. Kendi geleneğimizi, kanunumuzu kendimiz deyim yerinde ise, murdar ettik bir kere…
Başlangıçta bahsettiğim 2013 Bütçesinin ise pek fazla bir özelliği yok. Geçen yılki rakamlar genellikle yüzde 8-14 arasında artırılarak bu yılın bütçesi hazırlanmış. Halbuki geçen yılın (2012) bütçesi tutmamıştı. Açık 21 milyar öngörülmüşken en azından 34 milyar olacağını iktidar zaten açıklamıştı. Bu yıl öncelikle gelir hedefinin, özellikle de ithalat ve kurumlarla ilgili vergi hedefinin tutmayacağını söyleyebilirim. Türkiye ekonomisi 2011’den 2012 ve 2013’e önemli ölçüde küçülerek girmişken bütçenin hala 2011 mantığı ile yapılmasını gerçekten anlayamıyorum. Neden vergilerde artış yok, neden yüksek gelirli kesimlerin yatırımları dışındaki gelir ve harcamalarını vergilendirmiyoruz, doğrusu anlayamıyorum.
2013 Yılının hepimize hayırlı olmasını ve sağlık, başarı ve mutluluk getirmesini diliyorum.