Bazı arkadaşları bazı konularda ikna etmek zor. Bir şeyler anlatınca hemen “Komplo teorisi bunlar” deyip geçiyorlar. Hani bir Amerikan esprisi var ya tıpkı onun gibi: Danaya arkadaşı dana çayırda otlarken telaşla yanına gelip “Biliyor musun, sosis dana etinden yapılıyormuş” diyince, diğeri keyfini bozmamış, otlamasına devam etmiş, “Bırak bu komplo teorilerini, otlamana bak!”
Bazı arkadaşlara Türkiye ve çevresindeki gelişmelerin arkasında muhtemelen olanları anlatınca benzer cevapları sizde alıyorsunuzdur. Kimsenin kötü niyetinden değil tabi, partizanlığın veya siyaset söyleminin oluşturduğu katılıktan dolayı… Kolay değil tabi!
Bu yazıda size Parag Khanna ve “Dünya Nasıl Yönetilmeli? İstikrarsız Dönemde Yeni Diplomasi” adlı eserini tanıtmak istiyorum. (Destek Yayınevi, Çeviren; Dr. Mert Akçanbaş)
Parag Khanna, Hint asıllı bir Amerikalı. New American Fondation’un kıdemli araştırmacısı imiş. Aslında Neo-con’ların yeni yüzü olarak tanıtılıyor. Brookings Institution’da ve Amerikan Özel Operasyon Güçleri’nde de çalışmış. Khanna’nın eseri oldukça ilginç. Uluslararası yönetimin yeni kuralları olduğunu öne sürüyor, çevre sorunlarının da dünyanın geleceğini kontrol etme sorumluluğu yüklediğini iddia ediyor ve oldukça köşeli, yada net yorumlar yapıyor. Bazı bölümlerini sizinle paylaşayım;
“Avrupalı güçler, Akdeniz’e kıyısı olan ülkelerden Basra Körfezi’nedeki topraklara kadar, hanedanlık ve diktatörlük rejimlerini desteklemiş ve 1948’de israil’in kurulmasına ebelik yapmışlardır. Bu tarihten sonra Amerika, Avrupa’nın bölgedeki yerini almış, petrol akışı ve İsrail’in güvenliği üzerine iki hatlı bir politika izlemiştir. Mısır, Arap-İsrail barış çabaları içinde büyük rol oynadıysa da 1978 sonrasında yeni Mısır’ın İsrail’le yaptığı barış sözleşmesi ile kredibilitesini yitirdikten sonra, pek bir gelişme kaydedilmemiştir. Arap dünyasının, birliğini sağlamak için bir merkeze ihtiyacı yoktur; Irak’ta istikrara, Filistin haritasının yeniden çizilmesine, bir zamanlar bölgeyi refah içinde yaşatan ve küresel geçiş haline getiren Osmanlı altyapısını tekrar kurmaya ihtiyaç vardır”
…
“İstikrarlı bir dünya toplumu, yeni sömürge sisteminin iyi uygulanmasına bağlıdır. Bu gün pek çok ülke için, eski ve geleneksel devlet şekli yerine, melez devlet yapıları çok daha uygun olacaktır. Yeni organizasyon tabloları çizmek yerine, problemli bölgelerin çözüme ulaştırılması ana tema olmalıdır. Kurtuluş ümidi olmayan bölgelerde, komplolar ve suikastların olması gereklidir. Afganistan, akıllı mega diplomasinin yeni sömürgeciler tarafından uygulanmaması halinde, bataktaki ülkelerin sonsuza kadar aynı yerde kalacaklarını göstermektedir.”
…
“Saldırgan Avrupalı sömürgeciliğinin yarattığı uluslararası sistem olmasaydı bugün devlet yaratmak diye bir problemimiz olmayacaktı.”
…
Kendi vatandaşlarını bile besleyemeyen varlıkların, egemen ülkeler olmasından söz edilebilir mi?”
…
“Son on yıl içinde Ukrayna, Sırbistan ve Gürcistan’da gerçekleşen devrimler, kötü rejimlerin barışcıl yollarla değiştirilebileceği konusunda, yanlış bir intiba yaratmıştır.”
…
“Resmi olarak 1970’lerde Amerika, yabancı liderlere suikast yapılmasını yasaklamıştır, ancak 11 Eylül saldırıları sonrasında CİA, El Kaide ve Taliban liderlerini öldürmek için geniş kapsamlı, gizli bir operasyon başlatmıştır. Unutmayın ki acımasız liderler, çok sayıda günahsız insanın ölümüne, pek çok teröristten daha fazla neden olmaktadırlar.”
“Dünyanın eşit olması gerektiğini hatta olabileceğini düşünmek gelişmeyi engellemektir.”
Evet, Khanna çok açık bir şekilde yeni sömürge düzeni ve anlayışını anlatıyor. Eğer, çok zengin ve güçlü olsaydık belki biz de onlar gibi düşünebilirdik; Kendimizi dünyanın sahibi görür ve dünyanın geleceği için dünyayı dizayn etmeye kalkardık…
Birleri de olanlara komplo derdi…
Aklıma gelmişken, hiçbir okuyucu veya yorumcuyu hedeflemiyorum. Kimse alınganlık yapmasın biz aynı taraftayız. Sadece dikkatinizi çekmek ve tartışmaya yeni bir boyut katmak istedim.