“Obama ile görüşmemde ‘Ya bunu deport (sınırdışı) edin ya da verecekseniz bize verin. Gelsin ülkesinde yaşasın’ diyeceğim.”
“Bu ülkenin, Başbakan’ı, bakanları dinlendi, bundan büyük belge olur mu? Bütün bu işlerin odaklandığı merkez Pensilvanya.”
Azerbaycan’dan NATO Zirvesi için Galler’e geçen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, uçakta gazetecilerin gündemle ilgili sorularını cevapladı. İşte o söyleşi:
ABD Başkanı Obama ile yapacağınız görüşmede neler gündeme gelecek?
Öncelikle Irak ve Suriye’deki gelişmeler, İsrail-Filistin’deki ateşkes sürecinin sürekliliğine yönelik gelişmeleri ele alacağız. Diğer taraftan ulusal güvenliğimize yönelik, malum unsurlarla ilgili, paralel yapı konusu ve ekonomik konular, iki ülke arasındaki ilişkilerin daha da geliştirilmesine yönelik konular ağırlıklı gündem maddelerimizi oluşturacak. Yıl sonu itibariyle BM Genel Kurulu var. NATO zirvesinde yeni bir Genel Sekreter göreve başlayacak. NATO noktasında bir de dört ülkenin katılacağı bir Afganistan süreci görünüyor.
ODAK MERKEZ PENSİLVANYA
Paralel Yapı’dan bahsettiniz. Bu konuda Obama’ya ne diyeceksiniz?
Bütün her şey, dinlemeler, tapeler ortada. Bir ülkenin Başbakanı dinlendi, bir ülkenin bakanları dinleniyor, bundan daha büyük belge olur mu? Bunlar ortaya çıkarıldı ve yayınlandı. Türkiye’nin Başbakanı yazışmalarda,”Dönemin Başbakanı” ifadeleriyle yer alıyor. Bunlar yakalandı, ele geçti. Kabineler oluşturuldu. Tabi ki şimdi ne yapacaklar, inkar edecekler. İş o safhaya geliyor. Bu adamlar bütün elektronik cihazları vesaireleri kaçırmak suretiyle delilleri yok etme noktasına geldiler. Bunlar adeta bir casusluk örgütü oluşturmuşlar. Bütün bu işlerin odaklandığı merkez şu anda ensilvanya. Pensilvanya Amerika’dan başka bir yerde değil. Bizde tabi Amerika’dan madem biz stratejik ortağız, bizim aramızda bir model ortaklık var; siz nasıl bizden zaman zaman bazı teröristleri istiyorsunuz biz de size veriyorsak, şu anda biz de size diyoruz ki, böyle böyle. Ya bunu deport edin ya da verecekseniz bize verin. Gelsin ülkesinde yaşasın. Madem suçu muçu olmadığını söylüyor. Gelsin burada yaşasın. İdare edecekse buradan idare etsin, siyasete soyunacaksa burada soyunsun.
Siz daha önce Obama’ya bu konuyu telefonda da söylemiştiniz…
Hepsinin bağlantıları peyderpey ortaya çıkıyor. Şu anda belirli bir sürece doğru işler gidiyor. Şu anda atılmış bazı adımlar vardır. Bu adımlar daha sonra bu sürecin içerisine de girebilir. Mesela kırmızı bültenle arananlar var. Peki bu kırmızı bültenle arananları Türkiye’ye veriyorlar mı? Çok farklı anlayışlarla ülkelerinde koruma altına alınanlar maalesef var.
Paralel yapıyla mücadele ederken bir dirençle karşılaşıyor musunuz?
Ben şu ana kadar kendi mensupları dışında herhangi bir direnç görmediğimizi belirteyim. Bundan sonraki süreçte bizzat şahsım başta olmak üzere bu işin takipçisi olacağız. Kaldı ki Milli Güvenlik Tavsiye kararına da bu girdi. Bu konunun artık hassasiyetle takibi ulusal güvenliğimizi ilgilendiren bir konudur. Bundan taviz vermemiz asla mümkün değildir. Her şeyin şu anda açıklanması doğru olmaz. Yapacağınız bir şeyi önceden anlatacak olursanız karşı tarafın da buna belli tedbirler almasına fırsat verirsiniz.
KEŞKE KONUŞMASAYDI
Yeni Yargı Yılı Resepsiyonunda AYM Başkanı ve Genelkurmay Başkanı’nın yaptıkları açıklamaları nasıl karşılıyorsunuz?
Ben şu anda ne AYM Başkanı, ne de Genelkurmay Başkanı ile ilgili değerlendirmeye girerim. Genelkurmay Başkanı ile medya yolu ile konuşmak istemem. Ama şunun bilinmesini isterim ki; her şey imzalı mektuplarla takibe alınmaz. Öyle bir ihbar mektubunu gönderen kişinin imza koymamasının nedeni pekala kendisine ilişkin endişelerden kaynaklanmış olabilir. Benzer pek çok şey olmuştur ki; bunlar o insanın başını yemiştir. Sizin kurumunuzla ilgili hakikaten böyle bir şey gelmişse; sen onu bir incelemeye al. Varsa bir şey değerlendirirsin. Yoksa bir şey atarsın. Fişleme filan diyorlar. Ne fişlemesi? Fişlemeyi bundan önce yaptılar. O fişler hep bizim elimize geçti. Emniyet istihbarat geçmişte bunları yaptı. Keşke Genelkurmay Başkanımız böyle bir açıklamayı bugüne kadar yapmadığı gibi aynı şekilde yapmasaydı. Bunu bizimle paylaşsaydı daha isabetli olurdu.
Kılıçdaroğlu savaş mı bekliyor?
Sayın Kemal Kılıçdaroğlu sizinle savaş durumu dışında görüşmeyeceğini söyledi…
Adam kalkıp da Anayasa ve İçtüzüğün bulunduğu kitapçığı Parlamento Başkan’ına fırlatacak kadar kendinden geçiyorsa, bu demokratik bir ülkenin yansıması olarak konuşulamaz. Ondan sonra oranın genel başkanı kalkıp bu meşru müdafaa diyor. Nasıl bir meşru müdafaa ise! Meclis Başkanı kalkıp beyefendilerin üstüne mi saldırdı? Demek bunlar savaş bekliyorlar. Parlamentoda grubu bulunan siyasi partilerle talebi olması halinde görüşürüz. Biz makamın gerektirdiği bir davet, iki davet, üç davet yaparız. Geldiler, geldiler; gelmediler kusura bakmasınlar. Ondan sonra davet edecek halimiz yok.
Uçağı kendim dizayn ettim
İktidar partisindeki değişimi nasıl değerlendiriyorsunuz?
Hep söyledim biz bütün işlerimizi istişare ile yaparız. Bunun için bizde kavga gürültü hiçbir şey olmadı. Başbakanımız kabineyle ilgili teklifini getirdi o da gayet iyiydi. Ardından görev dağılımını yaptılar. Biz bu partinin anası konumundayız.
Siz bir siyasi virtüöz olarak Davutoğlu’nun kongre konuşmasını nasıl buldunuz, tamam bu iş oldu dediniz mi ?
Evet bu iş tutmuştur.
Elinize sağlık uçağı kim dizayn etti?
Değişik dizayn önerileri geldi ancak ben dizayn ettim.
SEN NEYİN BAŞKANISIN?
Adli yıl açılışında Yargıtay Başkanı, yargıdaki paralel yapıya dair bir özeleştiride bulunmadı.
Erdoğan: Yargıtay Başkanı, Yargıtay’ı kendisi idare etmiyor. Benim konuşmamı Başkanlar Kurulu hazırlar ifadesini bizzat bana yanımda Adalet Bakanı da olduğu halde ifade etmiştir. Başkanlar Kurulunuz konuşma metninizi hazırlayabilir. Benim konuşmalarımı da bir ekibim var onlar hazırlar. Ama bu konuşmaların editörlüğünü ben yaparım. Eğer Yargıtay Başkanı yarın da “Ben hazırlamadım. Başkanlar Kurulu hazırladı. Ben orada sadece onun spikerliğini yaptım” derse çok ayıp olur. Demek ki; sen o konuşmayı kabullendin, üstlendin ve çıktın konuşmayı yaptın. Adama sormazlar mı sen neyin başkanısın?
1990 yılında da Önder Sav Barolar Birliği Başkanıyken birebir aynı olaylar yaşandı.
Yıllar geçti zihniyet aynı zihniyet. Aktörler değişebilir ama bu zihniyet CHP zihniyetidir, kesinlikle değişmez.
*Bu yazı Talat Atilla'nın Güneş'teki köşesinden alınmıştır...