İki gün önceki 29 Ekim günü, Cumhuriyet Bayramımızın 94. yılını coşku içinde kutladık..
Bilirsiniz, epey zamandır, milli bayramlarımız Devlet erkanınca kutlanmaz olmuştu..
Tayyip Bey’in çoğu milli bayramlarda mazereti olur, o günlerde yurtdışında bulunurdu. Ancak bu 94. Yıl kutlamalarında Cumhurbaşkanı, Meclis Başkanı, Başbakan ve Bakanlar da hazırdılar.. TV. lere yansıyan törenlerde, Anıtkabir’e yürürken hepsi gözüktüler..
CHP de Parti olarak Anıtkabir’e yürüyüş düzenledi. Yaşlılar, gençler, kadınlar, erkekler, ellerinde bayrakları ile yürüdüler. Onbinler, hep bir ağızdanOnuncu yıl ve İzmir Marşları söyleyerek köprülerden geçtiler.. Yoldan yürüyen iki kız çocuğu durup yan duvardaki bayrağı öptüler.. Eskişehir’de yaşlı bir anne duvardaki tozlanmış Atatürk resmini elleriyle silip parlattı.. İzmiMillet olarak bizler de bütün bu olanları televizyonlarda sevgi ile duygulanarak izledik. Marşlarımızı, şarkılarımızı ve türkülerimizi dinledik..
Ben, CNN’de, Zülfi Livaneli korosunun sunduğu konseri de dinledim.. Halk Tv’de, Fox Tv’de bütün olan biteni kanallar arasında gezintiler yaparak kaçırmamaya çalıştım.. Gençlerle, yaşlılarla röportajlar yapıldı.. Hepsini dinledim, duygulandım.. Umutsuzluk günlerimizde gençlerin o sözleri umut oldu.. İzmir Bayraklı’da 4.000 kişi Zeybek oynadı.. Moral bulduk..
İzmir demişken.. Nedense beni en çok şu türkü duygulandırır..
İzmir’in kavakları,
Dökülür Yaprakları
Bize De Derler Çakıcı
(Yar Fidan Boylum)
Yıkarız Konakları
İzmirli değilim.. Ama bu türküyü dinlerken, gözlerim kapanır, hayallere dalarım..
Ege Bölgesinde halkın efsaneleştirdiği Çakıcı Efe’ye, isyankarlığına rağmen fazla kızmam. Onun tabiat sevgine, adalet duygusuna, fakirleri koruyan faaliyetlerine sevgi duyarım
Neyse söyleyeceklerimi dağıtmayayım..
Bugünün siyasi iktidarının, özellikle son Anayasa değişiklikleri ile gerçekleştirdiği tek adam rejiminde, demokrasimiz 94 yıl öncesinin Cumhuriyet günlerini bizlere aratır oldu..
Atatürkçü Demokrasimizin simgesi olan Millet Meclisi etkisizleştirildi. Laik düzen ve eğitim süratle yok edilmekte.. Sosyal hayatta nikahları da müftüler kıyacak..
KHK’larla idare edilen ülkede, yürütme organı etkisizleşti, adalete güven hemen hemen kalmadı.
Halkın oylarıyla seçilmiş Belediye Başkanları, siyasi çıkar hesapları ile istifa ettiriliyor..
Ekonomimiz, yandaşların çıkar hesaplarına ayarlanmış durumda.. Ormanlar, milli varlıklar yok edilmekte.. Savurganlık aldı yürüdü..
İşte bu ortam bana; İzmir’in kavakları, Dökülür Yaprakları.. türküsünü dinletiyor.. Onların ormanları, ağaçları katleden acayip yapılaşmalarının aklımdan çıkmamasına sebep oluyor..
Türkiye Yıkarız Konakları diyerek devam edince de, başımızdakilerin, tabiatı yok edip her yerde yükselttikleri Konakları hatırlatıyor.. Çakıcı yıkardı, bunlarsa Konaklara, Saraylara doymuyorlar..
Atatürk yorgun günlerinde, Ankara Söğütözündeki basit kulübesinde tek başına kalır, orada dinlenirdi.. Bu kulübe(*) ağaç dalları ve kerpiçten yapılmıştı. İstanbul’a geldiğinde de zaman zaman Dolmabahçe Sarayından gizlice çıkar, bir taksiye atlayıp Beşiktaş'a gider, oradaki kahvede balıkçı esnafı ile birlikte rakısını içer sohbet ederdi.
Anılar, hatıralar, kitaplar.. Başka bir konuya geçmeden ünlü Şairimiz Orhan Şaik Gökyay’dan bir dörtlük nakledeyim:
Dökün yaprağınızı dallarım dökün,
Akın yaslı yaslı sularım akın,
Bükün boynunuzu bayraklar bütün
Bir alınmaz kalem vardı yıkıldı..
Şairimiz de burada, yaprakların dökülüşünü, bayraklarımızın boyunlarını büküşünü, Atamızı kaybedişimizin yıl dönümü sebebiyle dile getiriyor.
SİLİFKE’DE YIKILACAK OKUL
Ben bu satırları yazarken ablam Dr. Mürüvvet Türkili geldi. Ben 80 yaşımda olduğuma göre ablam 88’inde.. Memleketimiz Silifke’den yeni dönmüştü.. Verdiği şu haberle beni üzdü: Silifke’deki Cumhuriyet İlkokulunda yapılaşma varmış.. O Okul, benim de ilkokulumu bitirdiğim mektebimdi. Arsası ve ilk binası dedem Mirza Toker tarafından Milli Eğitime bağışlanmış bir yapı idi.. Atatürkün Silifke’ye geldiğinde orada kaldığı binanın bitişiğindeki bina idi.. O Okulun bahçesine Mürüvvet ablam da anamın-babamın adına bir Ana Okulu yaptırmıştı.. O okul şimdi yıkılacakmış.. Ablam Silifke’de Milli Eğitim Müdürü ve Belediye Başkanından bu yıkım kararının sebebini öğrenmek için görüşmek istemiş..
Ama bütün çabalarına rağmen görüşememiş.. Her ikisi de, görevlileri kanalı ile, “çok yoğun” olduklarını söyletmişler..
Şimdi ben de merak ediyorum.. O binayı yıkacak, yerine İmam Hatip mi yapacaklar?
Bilginize.. Silifke’nin Belediye Başkanı CHP’li imiş..
(*) Rahmi Turan’ın yeni kitabı, “Cumhurbaşkanı ve Başbakanlardan Dinlediğim Muhteşem Fıkralar” kitabı Sa:63 teki Resimaltı.. Toker Yayınları- www.tokeryayinlari.com Tel: 0535 3199349 ve [email protected]