Bazı değerli okur ve yorumcularımız yine öfke dolu yorumlar yazacaklardır ama mahsuru yok ben yine de Erdoğan’ın başbakan da, cumhurbaşkanı da olsa devlet adamı olamayacağını, hep kötü bir siyasetçi kalacağını yazacağım. Henüz 2 ayı dahi dolmadı ama eleştireceğim.
Neden?
Sadece devletin parası ile yaptığı teşekkür gezilerinden ve o gezilerde yaptığı saçma-sapan ve hem Davutoğlu’nu hem de aklı başında herkesi deli eden siyasi konuşmalarından dolayı değil…
Sadece gezilerine yüzlerce kilometre ötelerden getirilen polislerin kaza yapıp 3’ünün canlarını kaybetmeleri, 35’inin yaralanmaları ve gereksiz yere eziyet çekmelerinden dolayı değil…
Sadece bu işsiz, bu borçlu toplumda aldığı ultra lüks uçak ve gereksiz yere yaptırdığı lüks saraydan dolayı değil…
Sadece Güneye gidip “Kobani düştü, düşüyor” deyip nerede ise tüm Kürtleri ayaklanmaya teşvik ettiği için değil…
Henüz 2 ayı bile dolmadan yaptığı bunlara benzer sayısız olay yanısıra, ülkeyi dış politika alanında sıkıntıya sokan, hesapsız-kitapsız sözlerinden dolayı…
Geçenlerde Esat değişecek Suriye’ye gireceğiz gibi laflar etti Putin aradı, adamını gönderdi sesini kesmek zorunda kaldı. Pazartesi de Bir üniversitenin açılışında İran’ın dini lideri Ayetullah Ali Hamaney’e laf etti, durduk yerde sıkıntı yarattı; "Kalkıp da bir dini lider, 'Suriye'de 250 bin kişi öldürülüyor, Niye buna karşı koymadınız?' dediğimizde; 'İsrail zulmüne karşı ayakta dik duran tek kişi Esed'dir' diyor. Kendisine şunu diyorum, orada öldürülenler İsrail kendisine saldırırken dik durmadılar mı?" diye soran Erdoğan, "Esed'in İsrail'e karşı bir tane kurşunu var mı? 250 bin insanı öldürüyor, siz hâlâ bunlara destek veriyorsunuz. Hâlâ bunlara silah, para gönderiyorsunuz. Böyle bir dini önder olabilir mi?" dedi.
Bir Cumhurbaşkanı komşu bir ülkeye böylesine hassas bir zamanda bu sözü neden söyler? Mantıklı bir cevabı var mı bunun? Irak’ta, Suriye’de, Gazze’de öldürülenlere kim seyirci kalmadı ki, bilmez mi? İsrail’e kendisi mi bir kurşun sıktı ki bu lafı ediyor.
Neden konuşuyor ve Türkiye’yi bile bile sıkıntıya sokuyor peki?
Ülkeyi hem bir başka ülkeyle savaş sınırına getirerek, hem de içerde teşvik ettiği terörle karıştırarak rahat bir şekilde Esat yasaları çıkararak, devleti güçlendirme ve koruma adına otoritesini pekiştirmek için…
Diğer yandan iç politikada bunlarla prim yapmaya, aktif görünmeye, Başbakan’dan rol çalmaya çalışıyor... Küçük hesapçı…
Peki, Türkiye her defasında bir yabancı ülkeden özür dilemek “Bunlar içi politikaya yönelik sözler, ciddiye almayın, Tayyip Beyi biliyorsunuz işte, ayarı yok” demek zorunda mı?
Gazze, Gazze dedi Kahire’deki Gazze’ye yardım toplantısına bakan gönderemedik, büyükelçi seviyesinde katılmak durumunda kaldık…
Devletin en tepesinde ama Anayasa, kanun gelenek dinlemiyor, hemen her gün Anayasa’yı çiğniyor. Yargı ne durumda manşetleri görüyorsunuz; Yargıçların şu kadarı AKP’li, şu kadarı cemaatten, şu kadarı ülkücü, şu kadarı demokrat diye… Sebep 17/25 Aralık soruşturulması yapılamasın, Yargı kontrol altında tutulsun. Diğer devlet kurumlarında ise fişleme ve dinleme zaten normal hal oldu… Böyle bir devlet oluşturdu, hayır gelir mi bu ülkeden?
Maalesef gelecek karanlık bu koşullarda bu Cumhurbaşkanı ile…