‘Bir döneme damgasını vuran hazır giyim markası Zeki Triko faaliyetlerine son verdi. 1958 yılından bu yana faaliyette olan şirket, son satış noktası olan Nişantaşı mağazasında da kepenk indirdi.’
Dünya markası bir iç giyim firması geçtiğimiz hafta böyle yer buldu gazetelerde kendine.. Ülkesinde markasını tanıtması yasaktı. İsyan etti firma, bilboardlara ürettiği mayo bikini yerine; mısır, kabak, hıyar, patlıcan resimli reklamlar verdi.
Meskûn mahalde bikini resmi günahtı;
Geceliği 50 – 100 bin liralık otelde avantadan sefa sürmek, değildi..
Mafya lideri:
‘750 milyon doların faizini bile ödemediler.’ dedi.
O günden beri her sabah ilk işim bahsi geçen grubun köşe yazarlarını okumak:
İtalyan oyuncu Sophia Loren’in hayatını anlatan belgeseli seyrettiğini; olağanüstü erotik koreografiye dönüşen vücut dilini, yürüyüş tarzını tekrar tekrar izleğini ballandırarak anlatıyor. ‘Paper Moon’da’ diyor‘lahmacun olur mu sorusu bir memleket meselesi haline geldi.’
Evet, bunları anlatıyor.
Diyor ki: ‘Paper Moon’da lahmacun olur mu sorusu, bir memleket meselesi haline geldi.’
Öteki, seçim anketlerini yazıyor, beriki en sevdiği diziyi..
Mafya lideri:
‘750 milyon doların faizini bile ödemediler.’ dedi.
Gazete müdürünün en kıvamlı derdi, şarkıcı Sıla’nın sevgilisine yazdığı şiir çıktı.
Beğenmemiş şiiri..
Burası diyorum bazen, Hasan Tahsin’in, Uğur Mumcu’nun, Çetin Emeç’in, Bekir Coşkun’un, Abdi İpekçi’nin gazetecilik yaptığı memleket mi ?
O memleket bu memleket mi?
Almanya’nın bizi kıskandığını iddia eden ‘gazeteciler’ ultra lüks oteli esnaf lokantası gibi kullanırken;
kaldırımda darbuka çalan küçük müzisyene sordu muhabir..
‘Hayalin nedir ?’
‘Hayalim fakir olmamamız. Evde yiyecek olması, o hayalim.’ dedi, kaldırımda darbuka çalan müzik emekçisi. Sekiz dokuz yaşlarında, hayali evde yiyecek olması..
‘Gazeteciler’ ultra lüks oteli lokal gibi kullanırken;
Amasya'da Tarım Kredi Kooperatifi'nden aldıkları kredileri ödeyemeyen çiftçilerin traktörleri haczedildi.
‘Gazeteciler’ ultra lüks oteli kıraathane gibi kullanırken;
Pandemi tedbirleri kapsamında babasının kıraathanesi kapatılan, seyyar tezgâhta balık satarken tezgâhına el konulan çocuk gözyaşlarıyla ‘bırakın tezgâhı!’ diye haykırarak hafızalara kazındı.
‘Gazeteciler’ ultra lüks oteli çorbacı gibi kullanırken;
Malikânelerde yaşayan şarkıcılara pandemi desteği sağlandı, internetten konser verdirildi..
Elli sekiz yıllık Ankara Sanat Tiyatrosu, ekonomik sebeplerle Kızılay sahnesinin kapılarına kilit vurdu. Günlük para kazanan müzisyenler sazını, udunu, klarnetini, cümbüşünü sattı; can çekişti, intihar etti.
Ama ‘gazeteciler’ Almanya’nın bizi kıskandığını iddia etti..
Mafya lideri:
‘750 milyon doların faizini bile ödemediler.’ dedi.
Grubun gazetesi: ‘Kahraman Klajer.’ diye manşet attı.
Aynı gazetenin yıllar evvelki manşeti:
‘Bravo gazeteci!
Uğur Dündar devletin bile yapamadığını yaptı ve yılmadan, inatla kovalayıp Engin Civan için açılan rüşvet hesabının belgesini ele geçirdi.’
Bu devran, dev gibi gazeteleri ne hale getirdi..