Bu hafta gündemin anormal şekilde yoğun, karmaşık ve sinir bozucu olduğu bir haftaydı. Sadece iç politikayla ilgili değil, dış politikayla ilgili de çok önemli gelişmelerin olduğu günler yaşadık ve bazıları çoğumuzun dikkatinden kaçtı. Gözden kaçan-kaçmayan birkaçını birlikte değerlendirelim:
1-Devletler ile terör örgütleri ile yapılan görüşmeler mümkün olduğunca gizli, alt seviyeden ve terör örgütünün finansal, askeri ve psikolojik açıdan en zayıf olduğu zamanda yapılması gerekirken “İmralı Barış Süreci” görüşmelerinin kamuoyu önünde gibi gösterilmesi yanı sıra, gizli zabıtlarının da sızması tam bir skandaldı. Üç aşamalı barış planı dışında Öcalan’ın tutanaklardaki, “AKP’ye iktidarı altın tepside sunduk”, “MİT’e darbeyi önledim”, “Tayyip Beyin başkanlığını destekleriz”, “Vatandaşlık maddesini yazdırıyorum”, “Bu olmazsa 50 bin kişiyle halk savaşı olacak” sözleri ve işin usulü Türkiye Cumhuriyeti için çok alçaltıcı idi. Çünkü, bu zabıtlar bir terör örgütü ile terörün önlenmesi için değil de sanki Kürtlerin temsilcileri ile Kürt sorununun çözülmesi için görüşülüyor izlemini veriyor.
2-“Demokratik özerklikte ısrar edersek bu süreci sabote olur” sözleri İmralı zabıtları içersinde mutlaka görmemiz gereken bir cümleydi. Öcalan’ın dolayısı ile belki de PKK’nın özerklikten vazgeçtiğini gösteren bu cümleyi önemsemeliyiz. Öcalan’ın yukarıdaki cümleleri can sıkıcı olmanın ötesindeydi ama bu cümlesi umut vericiydi. Yabana gitmemeli, toz dumana karışmamalı…
3-Başbakan Erdoğan’ın Viyana’da Medeniyetler İttifakı toplantısı sırasında söylediği ve siyonizmi, faşizmle bir tutup, insanlık suçu sayılması yönündeki sözler İsrail ve ABD’den çok şiddetli tepki aldı. ABD Dışişleri Bakanı daha gelmeden ABD şiddetli tepki verdi, BM Genel Sekreteri Ban Kim-un çok diplomatik ama sert sözlerini yedik. En ilginci Amerikan NSC’nin, (Ulusal Güvenlik Konseyi) sözcüsü vasıtası ile yaptığı kınamaydı. AA ise haberi “Siyonist” sözcüğünü çıkartarak geçti ve “Kaynağından düzeltme yapıldı” dendi. Bu Türkiye ve Başbakan adına bir uluslararası skandaldı. Geri adım atacağımız bu söz neden söylendi?
4- Hafta içinde Almanya Başbakanı Merkel Türkiye’yi ziyaret etti. Merkel, Başbakan Erdoğan’la yaptığı ortak basın toplantısında Türkiye’nin tam üyeliğine sıcak bakmadığını açık olarak ifade etti. Tayyip Bey ise Merkel’in katıldığı Türk ve Alman üst düzey işadamlarının olduğu toplantıya son anda bakanını gönderdi. Bu da bir skandaldı ve Tayyip Beyin aylardır batıya karşı verdiği mesajlarının Türkiye-AB ve özellikle Almanya ilişkilerini getirdiği noktayı gösteriyordu. Tayyip Beyin AB politikasının iflası tescillendi desek galiba yanlış olmaz.
5-Başbakan, Salı grup konuşmasında bu yoğun gündem arasında nedense yine Atatürk ve İnönü’nün de isimlerini anarak Cumhuriyeti, kendi devletini suçladı ve Türk Antropoloji Enstitüsü’nün çalışmalarını eleştirdi. Adeta onların kafatasçılık yaptıklarını vurguladı. O zaman için gelişmiş ülkelerin yaptıklarına paralel olarak bu tür çalışmalar çok normaldi ve bilimseldi ama o günlerden yola çıkarak bu güne siyasi yorum yapmak Başbakan’a ne kadar yakıştı bilemiyorum. En yakın köşe yazarlarından olduğu kabul edilen Taha Akyol’un dahi eleştirdiği Başbakan maalesef pek kendinde değil.
6-Viyana dönüşü özel uçağında gazetecilere yine Özalvari açıklamalar yaptı. Bu sefer önümüzdeki seçimlerde kullanacağı propaganda konuları ile ilgili ip uçları verdi. Kamuda türbanlı çalışılması ile ilgili düzenlemelere başladıklarını, milletvekillerinin ve belediye başkanlarının da türbanlı olmaması için engel olmadığı söyledi. Başbakan Tayyip Bey seçilebilmek için her konuyu kullanacağının sinyallerini verdi. Kamuda türbanlı çalışmaya engel yoksa veya birkaç düzenleme gerekli ise neden bugün gerekenin yapılmadığını ve seçimlere bırakıldığını açıklamadı. Tayyip Bey türban için istediği karşı duruşu bu sefer bulabilir ve seçmeni istediği gibi motive edebilir mi bilemem, ama önümüzdeki dönemin tartışmalarından biri de belli oldu. Yine türban veya başörtüsü. Ancak, hemen belirteyim türban bu sefer yetmeyecek ve cemaatleri de işin içine sokacak başka konularda seçimlerde gündeme getirilecek… Bilmem anlatabildim mi?