Bu haftanın gündemi nelerden oluşuyordu diye sorsak çoğunluk, CHP Genel Başkan Yardımcısı Süheyl Batum’un sözlerinin tartışılması ana gündemdi cevabını verecektir. Doğrudur, gündemde ağırlıklı olarak bu vardı. Peki, Türkiye gibi hemen her alanda sorun ve gelişme olan bir ülkede gündemin ana tartışma konusu bu mu olmalıydı? Seçim ortamına girmekte olan bir ülkede çok garip değil tabi ama biz e-dergah olarak buna takılmayalım yine de… Zaten kim Süheyl Batum söylediklerinde haklıdır diyebilir ki? Prof. Batum’un bilmesi gereken siyasi parti yöneticisi olarak, bir vatandaş veya hoca gibi konuşamayacağıdır. Neyse zaten Genel Başkanı da dahil herkes tarafından özellikle kendi partilileri ve en çokta şimdiye kadar askeri acımasızca eleştirenler tarafından eleştirildi ve kendisi de pişmanlığını açıkladı. Hayatı boyunca unutamayacağı bir siyaset dersi aldı.
Bana göre bu haftanın dikkate alınması gereken olayı Ankara’da ki patlamalardı. Sanayileşmekte olan, gelişen, çağdaş yöntemler benimsemeye çalışan Türkiye; bir kez daha gördük ki vatandaş (çalışan) yönünden, yatırımcı yönünden ve devlet yönünden ihmal ve gaflet içersindedir. Vatandaş iş buldum gerisi mühim değil, yatırımcı bir şey olmaz boşuna maliyetler artmasın, devlet ise denetimlerle yatırımcıyı fazla sıkmayayım anlayışı içersinde her yıl buna benzer olaylar yaşatıyorlar. Bu sefer can ve mal kaybı fazla oldu. Kaç can kaybı var biliyor musunuz? Eminim çoğumuz bilmiyordur. Bir-iki değil tam 20 can yitirdik. Yaralı sayısı 40-50. Katliam gibi… Peki gündemimizde ne kadar yer tuttu?
Bu gün yorumcularımız ağırlıklı olarak ölümler ve ihmal yerine Süheyl Batum konusunda yazacaklardır; bu garip bir tavır ama böyle. Ben size bu konuyla ilgili bir bilinen fıkrayı hatırlatayım.
Irak işgali öncesi Başkan Bush ve Savunma Bakanı Powel bir barda oturuyorlar. İçeri giren ilk genci yanlarına çağırıp, bir bira ısmarladıktan sonra soruyorlar; "Irakla savaş planlıyoruz. 10 milyon ıraklı ve bir araba tamircisini öldüreceğiz, ne dersin?"
Genç şaşkınlıkla, "Araba tamircisini niye öldüreceksiniz?" diye şaşkınlıkla soruyor. Bush Powel'e dönerek: - "Ben sana demedim mi on milyon Iraklıyı öldürürsek kimse umursamaz diye"
Bizim durumumuzda bu. 20 can kaybını umursamıyoruz, varsa yoksa particilik. Öncelik gerçek gündem olmalı. Ekonomi, yolsuzluklar, gelişme çabalarımız, kültür, sanat, düzenlemelerimiz, sorunlarımız v.s.
Bu hafta sonu gelişen diğer bir önemli olay ise Kıbrıs Büyükelçisinin alınması oldu. Öncesi “Has..tir” mitingi ve “Besleme” fırçasının da unutmazsanız bunların anlamının Kıbrıs politikamızın iflas ettiği olduğunu görürsünüz. Siz devletin mi yoksa Hükümetin mi Kıbrıs politikası iflas etti karar verin. Anlamadığım bir şey var. Dış işleri bakanımız Mısır dahil her konuda konuşuyor bir tek Kıbrıs konusunda sessiz. Derin strateji ve sıfır sorunlu komşu politikası bu olsa gerek!
Kıbrıs kaybedilmemesi gereken bir dava. Milli dava!
Mısır’da nihayet Mubarek gitti. Bakalım gelecek olan demokrasi ne derece gerçek olacak? “Model ülke Türkiye”nin hangi bölümü model alınacak?
Unutmadan yazayım. Cari açık 2010 için 48,5 milyar dolara çıktı. Her ekonomist için bu rakam ürkütücü olmanın ötesindedir. Bu sefer de ciddiye almayacak mıyız?
İyi hafta sonları.