Bu yazıyı saklayın: Finali cemaat yapacak!
AK Parti ve cemaat arasındaki gönül bağının zayıfladığına dair ilk ciddi işareti iki yıl önce hükümete yakın bir ismin bana aktardığı kısa anekdotla öğrenmiştim.
İlk defa da burada yazıyorum;
İddiaya göre Başbakan, kendisinden talepleri olan cemaat temsilcilerine ayağa kalkarak, “Bırakın da devleti biz yönetelim.” şeklinde tepki vererek kapıyı gösterdi. Zaman içinde yaşanan bazı gelişmeler Ak Parti ve cemaat arasındaki güven bağının en azından zayıfladığına dair güçlü emareler gösterdi.
Cemaat hükümeti ehven-i şer olarak görmeye başladı!
İktidar önceleri önünü açtığı cemaat üyelerinin giderek yaşam alanlarını daraltmaya başladı.
Üç beş vekilin dışında TBMM’ye cemaate yakın vekil giremediği gibi hükümet, cemaate yakın isimleri tek tek Bakanlık koltuğundan indirip, yerlerine cemaatin mesafeli yaklaştığı isimleri getirdi.
Hükümet üyelerinin özel sohbetlerde, “Cemaatin sorumluluğu yok, sorumluluk bizde. Yaptıkları her yanlışta onlar değil, biz yıpranıyoruz.” sözleri Pensilvanya’ya kadar ulaştı.
İktidar cemaat ekseninin gönül makasını en çok açan gelişme, cemaate göre hükümetin Ergenekon vizyonunda vites düşürmesi ve bürokraside cemaate yakın isimleri pasifleştirmesi oldu…
Bu ve benzeri gelişmeler hemen hemen her konuda hükümete açık destek veren cemaatin giderek hükümete ehven-i şer gözüyle bakmasına neden oldu.
Cemaat, iktidarın muktedir olmasını, başka deyimle sanal bir güçken ete kemiğe bürünen kuvvete dönüşmesini kendi zinde güçlerinin seferberliğine bağlıyor.
Gelinen noktada özellikle bürokraside cemaat ve iktidar unsurları o kadar iç içe girdi ki; kimin cemaat, kimin iktidara yakın olduğunu tespit etmek için karbon testi bile yetersiz kalabilir.
İktidarın elini kuvvetlendiren en önemli psikolojik argüman ise, cemaatin kendilerini desteklemekten başka alternatiflerinin olmadığına inanmaları.
Cemaat, Hz. Muhammed’in soyundan gelen sol lidere soğuk durur mu?
MHP’yi denklem dışı tutan iktidar aklı, cemaatin CHP ile de kan uyuşmazlığı nedeniyle beraber olmayacağını düşünüyorlar. Acaba gerçekten öyle mi?
MHP belki tamam ama cemaatin CHP ile asla uyuşamayacağı tezini fazla iddialı buluyorum.
Geçmişte Ecevit ile uyuşma deneyiminde başarılı olan cemaatin CHP ile yakınlaşma ihtimali sanıldığından daha kolay gerçekleşebilir.
Bu muhtemel birlikteliğin sosyolojik zeminiyle birlikte bilindiğinin aksine manevi bir alt yapısı da var.
Yine ilk kez açıklıyorum;
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu Osmanlı’nın belgesi ve soy kütüğüne göre Ehlibeyt’ten geliyor.
Yani, Kılıçdaroğlu belgeli bir şekilde Hz. Muhammed (S.A.V.)’in akrabası Seyyit Mahmud Hayrani’nin soyuna mensup.
(*Ehlibeyt: Peygamberimizin akrabaları ve ev halkı…)
Bitmedi! Kemal Bey siyasete atılmadan önce umreye de gitti.
Cemaat ve iktidarın çok yakın zamanda kanlı bıçaklı olacağını düşünenler realiteden ziyade, arzu ettiklerini söylemiş olurlar ancak; aralarındaki gönül dostluğunun cemaatin rolünün küçülerek stratejik dostluk kategorisine indiği de bir gerçek. Birliktelik, bu kulvardan daha da aşağılara inerse, denetim dışı kalan unsurların güçlü dosyalarla hükümeti sıkıntıya sokabileceğini düşünüyorum.
Bir gazeteci için iddialı yazı yazmak mahcup olma riskini de beraberinde getirir ama ben bu riski göze alarak diyorum ki; bu yazdıklarımın doğruluğundan şüphem yok.
Bizihapseatın.com
İki ay önce Aydın Doğan’ın sahibi olduğu D Shopping tv’ye bağlı herevelazim.com’un mağduru olduğunu iddia eden bir çok kişiden mail aldım. Şikayet sayısı her geçen gün artınca bizzat deneyimlemek için kredi kartıyla peşin ödeyerek bu siteden küçük bir alış veriş yaptım. Sitenin satış sözleşmesinde siparişlerin en geç iki günde teslim edileceği yazılmasına rağmen aradan 15 gün geçmesine rağmen siparişim gelmeyince, şirketin yetkililerini aradım. Aramaz olsaydım. Bu ne aymazlık? Bu ne laubalilik? Bu ne vurdumduymazlık? Soruyorum; Kargoya mı verdiniz? Tısss… Sipariş elimize ne zaman ulaşır? Tısss… Beni bir yetkiliye bağlar mısınız? Tıs oğlu tıss… Yine sabrettim… Resmi taahhüdün 2 gün olmasına rağmen aradan 30 gün geçince yine arayarak, “Bunun adına dolandırıcılık derler. Ya paramı, ya siparişimi verin. Siz Aydın Doğan’ın adına mı, yoksa Aydın Doğan’ı provoke etmek için mi yüzlerce müşteriyi mağdur ediyorsunuz?” soruma, müstehzi bir ifadeyle, “O zaman gidin Aydın Doğan’dan alın siparişlerinizi.” yanıtını aldım. Gereken yanıtı telefondaki şahsa verdim.
Bir de buradan verelim; Tüm İnternet Medyası Derneği Başkanı olarak, internet mağdurlarının hakkını savunmak görevim.
Posta kutuma mesajları düşen mağdurlar, bu yazıdan sonra bana mail atacak mağdurlar ve kendi mağduriyetim adına Aydın Doğan, Doğan Gurubu ortakları ve tüm yöneticileri hakkında küllüyen Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunacağım.
Ayıklayın pirincin taşını!
Önerim şu; herevelazım.com bundan sonra ismini; bizihapseatın.com, D Shopping TV de, içerideyizimdat.com olarak değiştirebilirler.
Yakışır da.
*Bu yazı Talat Atilla’nın Güneş Gazetesi’ndeki köşesinden alınmıştır…