Hem AK Parti, hem de karşısında olanların tavırlarını, her türlü ideolojik elbiseden sıyrılarak yorumlama imkanı giderek zorlaşıyor.
Şunu anlıyorum; Her iki tarafta, yılların birikmiş intikam tortularını tek hamlede çözmek istiyorlar…
Ergenokon ve kapatma davası bu kavganın alanı olarak gösteriliyor.
Ergenokon’dan başlayalım…
Ergenokon operasyonuna, her kim “ergenokon operasyonu” ismini takmışsa, belki kendisinin bile farkında olmadığı ideolojik bir ruh haliyle düğmeye basmış.
Ergenekon,Türk'ün ilk ata ocağı, Türk’e 400 yıl ana kucağı olan yerin adı değil mi?
Ne gerek vardı bu isme?
“Şalter 1 operasyonu” dersin, “şafak 06” dersin, isim mi yoktu sanki bulacak?
Eylemler, isimlerin zemininde yeşerir, ya da kurur.
Hadi bunları geçtik…
Nerede bu iddianame?
İçeriye alınanları tanımam, tanımadığıma kefil olma huyum da yok…
Devletin nizamı ile oynayana devletin gücünü göstermesi elbette hakkı…
Şu ana kadar ortaya çıkanlarla ciddi bir değerlendirme yapma imkanı yok.
Belki şu ana kadar ortaya çıkanlarla şöyle bir yargı mümkün;
“AK Parti’yi devirmek için ortam hazırlama niyetleri var”
Yani, içeriye alınanlar devleti değil, AK Parti’yi devirmek istiyorlar…
Demokrasilerde buna müsaade edilemez ama demokrasi içeriye aldıklarına da, neden içerde olduğunu net olarak bildiren rejimin adıdır…
Kapatma davası hepsinden daha ilginç bir hale geliyor.
Kapatma iddianamesinin henüz açılmadan önce başka bir yerde ortaya çıkması, bu olayın devlet aklını aşan unsurları olabileceği şüphesini beslediğini de söylemeliyim…
İddianame, ancak iddianameyi hazırlayanın çantasında olması gerekmez mi?
Arzetmek istediğim şu: Hem AK Parti’de hem de AK Parti karşıtlarının bazı hamlelerinde militarizm kokusu var.
AK Parti öyle heyecanlı bir tavırla hareket ediyor ki, haklı olduğu durumlarda bile üslup ve içerik yüzünden haksız duruma düşüyor.
Dokunulmazlıklara inanmayan bir insanım…
Hatta, suçu olmasına rağmen her kim kendisine dokunulamayacağını iddia ediyorsa, bilhassa ona dokunulması taraftarıyım…
Operasyonu sabah 8’de eşzamanlı yapıp, İlhan Şelçuk öyle gözaltına alınsaydı ne olurdu?
Öyle bir operasyon yapılıyor ki, Selçuk’un ‘Davayı açtırıyoruz. Bugüne kadar ekonomik kriz çıkmadı bundan sonra mutlaka çıkar’ şeklinde elektronik takibe takıldığı iddia edilen sözleri bile gölgede kalabiliyor…
AK Parti’nin aşırı tahammülsüz, hatta şımarık olması bile karşısında bulunan unsurların demokrasi dışı bir tavır geliştirmelerine gerekçe olamaz…
Şu ana kadar yazdıklarımı başından itibaren okuyunca yazımda, “hem nalına, hem mıhına” kokusu hissettim.
Bu benim analitik zekamın düşüklüğüne de delil olabilir, içinde bulunduğumuz ortamın sarhoşluğuna da…
Bu zihin bulanıklığında inandığınızı yazdığınız zaman hiçbir şeyi bembeyaz tanımlamak mümkün olmuyor…