Pazar günü Bütçe üzerine 2’inci konuşmamı yaptım. İlki bir hafta önce Diyanet İşleri Başkanlığı üzerineydi, Pazar günü ise Maliye Bakanlığı, Gelir İdaresi Başkanlığı ve Kamu İhale Kurumu bütçeleri üzerine konuştum. Bütçeler, hükümetlerin hesap verme süreçleridir. Demokrasinin gereğidir. Demokrasinin güzelliğidir. Buna samimi olarak inandığım için konuşmalarımda konuyu asla istismar etmem, inandığım şeyleri nezaketli bir muhalefet üslubu içerisinde anlatırım, açıklarım. Aynı samimiyeti bir çok zaman iktidar milletvekillerinden veya bakanlardan göremiyorum
Diyanet İşleri Başkanlığı bütçesi konuşmamda, DİB’nın çok önemli, ilk Cumhuriyet kurumlarından biri olduğunu ve laikliğin teminatı olarak gördüğümüzü anlattım. DİB’nın sadece toplumun belli bir kesiminin değil tüm kesimlerin hizmetinde olması ve özellikle belli bir siyasi görüşün ve partinin arka bahçesi olmaması temennimi açıkladım. Sadece din i mübini İslamın (Gerçek İslamın) mesajlarını iletmesi, çağ dışı fetvalar verilmemesi gereğini izah ettim.
Maliye Bakanlığı üzerine konuşmamda sürem daha fazlaydı. Daha fazla açıklama yapma olanağım oldu. Belirttiğim ilk konu, 2002’de hane halkı ve özel sektörün kredi ve benzeri borçları toplamının 94 milyar ve GSYH’nın yüzde 27’si iken 2015’de 1 trilyon sekizyüzyirmi milyar lira ve GSYH’nın yüzde 93’üne ulaştığını, halkın, özel sektörün 13 yıl önceki en kötü krizimiz döneminden bile daha kötü durumda olduğunu ve böyle bir ortamda vergi alınamayacağını vurgulamak oldu. Zaten vergi de almıyoruz. Beyana dayanan gelir ve kurumlar vergilerimiz 40-50 milyarı geçmiyor, 2016 Bütçesinde olan 460 milyar verginin çoğu dolaylı, çağdışı vergiler ve aslında devletin akaryakıt ve doğalgazı vatandaşına çok pahalı satmasından oluşuyor, dedim. 2016’da ödeyeceğimiz faiz 56 milyar yatırımlarımızda bir o kadar diye vurguladım.
Durumu bu kadar sert çizgileriyle ortaya koyunca önerilerde bulunmak ta gerekti. Tavsiye olarak ekonominin küresel çapta ve yapısal olarak değiştiği bu dönemde THY, Havelsan, Aselsan gibi KİT olmayan ve serbest piyasa hükümlerine uygun çalışan kamu destekli şirketler oluşturması gereğinden bahsettim. Çin’i seçtiğimiz ancak alamadığımız teknoloji transferi konusunda devlet yerine kamu destekli bir şirketin devrede olması halinde durumun farklı olabileceğini belirttim. Küresel rekabette gerideyiz, ancak çok güçlü şirketler vasıtasıyla rekabet etmemiz mümkün. Başta ABD, Almanya, Fransa, Çin, Kore olmak üzere piyasalarda böyle mücadele ediyorlar. Arge sonucu başarılı olup inovasyon üretsek bile bunu paraya çevirmek ancak rekabet edebilmenizle mümkün ve bunun aracı da küresel çapta güçlü şirketler…
Bütçe görüşmeleri okul münazaraları tavrıyla, ben yeneceğim, ben haklıyım, nasıl oturttum anlayışıyla yapıldığı için yeterince olumlu sonuç almak zor. Yine de elimizden geldiğince çalışmak ve üretmek zorundayız.
Bütçe görüşmelerinde paylaşabileceğim çok konu var, ilgilenirseniz yazarım…