Son zamanlarda galiba editörün de uyarısı ile yorumlar bir az daha kaliteli olmaya başladı. Bundan çok memnunum. Yorumların derinleşmesi bizi konuya daha makro ve detay bakma zorunluluğu da getiriyor. Yani büyük resmi tartışma zamanıdır. Büyük resmi veya büyük oyunu görür isek diğer tartışma konularını, örneğin, Suriye, enerji, “Arap Baharı” veya terör meselelerini daha rahat yerli yerine oturturuz.
Uluslararası güçler coğrafik olarak Ortadoğu merkezli geleceğe yönelik bir oyunu son iki asırdır oynayıp duruyorlar. Bu oyun hiç bitmeyecek, dün de oynanıyordu, bugünde oynanıyor, yarın da oynanacak… Türkiye ise bu oyunun tam ortasında… Oyun önemli ölçüde Türkiye üzerinden oynanıyor. Örneğin, Türk uçağının Suriye tarafından düşürülmesi sanki bir basit bölgesel anlaşmazlık gibi takdim edilmişti ama aslında konu uluslararası güçlerin Türkiye üzerinden savaşıydı.
Büyük oyunda geçmişten beri doğu-batı mücadelesini görüyoruz. Bu sefer doğu en fazla Çin’i, batı ise en fazla ABD’yi ifade ediyor. Bu doğu ve batı da göreceli kavramlar. Mesela, soğuk savaş döneminde Sovyet Rusya doğuya dahildi ama bugün batıya daha yakın.
ABD, 2’inci Dünya Savaşı sonrasının hakimidir. ABD, ekonomide, teknolojide, kültür-sanatta, askeri ve siyasi alanda dünya lideridir. Kendine göre her alanda dünya dengeleri oluşturmuştur. Sorunu bu dengeleri bir şekilde sürdürmektir. Oysa, batı dünyası özellikle ekonomik alanda sıkıntıdadır. ABD’nin en önemli rakibi Çin’i durdurması için yeni ticari alanlara ihtiyacı vardır. Kendisi gibi “batılı” yaşayan, düşünen, tüketen, batıya entegre olmuş bir uluslararası toplum yaratmak zorundadır. Bu amaç için en uygun yer önce Ortadoğu sonra Asya’daki özellikle Türki Cumhuriyetler daha sonra da Afrika’dır. Çünkü bu bölgeler, henüz batı pazarına tümüyle adapte olmuş yerler değildir veya her an kayabilecek yerlerdir. Bu nedenle yeni bir anlayışla yani Büyük/Genişletilmiş Ortadoğu Projesi ile kontrol altında tutulmaları zaruri olan yerlerdir. Zaruretin sebebi, enerji kaynaklarına ve yollarına sahip olmaları, su da dahil olmak üzere çoğu hammaddelerin bölgede bulunması, nüfuslarının henüz batılı anlamıyla tüketici olmaması-batılı yaşam tarzını benimsememesi, ham madde kaynaklarının yine bu bölgede bulunmasıdır. (Çin şimdiden özellikle Afrika’daki hammadde kaynaklarının çoğunu şirketleri vasıtası ile ele geçirmiştir) Hatta rekabet içersindeki tek tanrılı dinlerin kutsal yerlerinin burada bulunması da sebepler arasında sayılabilir.
Bölgeyi ve bölge toplumlarını kendi hallerine bırakmak onların kısa zamanda farklı yaşam tarzlarına kaymalarını sağlayabilir, batılı anlamda bir pazar tüketicisi olmaları yerine farklı kültürlere adapte olmaları söz konusu olabilir. Dünya rezerv parası dolar olmayabilir, petrol satılması karşılığı dolar talep edilmeyebilir, bölge ülkeleri paralarını batıda tutmayabilirler… Bölgeye “demokrasi” gelmesi ve “özgür” olmaları şarttır. Aksi halde batıdan kopabilirler.
Çin, kişilerin emekleri aynı değerden hesaplandığında (bir ABD’linin emeği ile Çinli’nin emeği eşit kabul edildiğinde) ABD’yi ekonomik yönden makro büyüklükler açısından geçmektedir. Çin’in teknolojik, ekonomik, askeri yönlerden gelişmesi, ABD’ne ecel terleri döktürecek bir noktadadır.
Önemli bir konu Rusya’nın durumudur. Rusya, ABD ile de Çin ile de rekabet ve çelişkileri olan bir ülkedir ve ikisinden bağımsız politikalar izlemeye çalışmaktadır. Uzmanlara göre ABD’ne daha fazla muhtaçtır ve son tahlilde ağırlığını ABD’den yana koyacaktır. Zaten bilemediğimiz sebeplerle ABD ve Rusya paylaşım konusunda sık sık anlaşmalar yapmaktadırlar…
Mümkün olduğunca rakamsız ve jargonundan uzak bir şekilde konuyu özetlemeye çalıştım. Bu kadarını tartışalım, gelecek yazımda günden çok önemli bir şekilde değişmez ise bu tabloda Türkiye’nin yerini ayrıca tartışalım.