Çankaya Belediye Başkanı Muzaffer Eryılmaz’ın malum ses kasetini biliyorsunuz.
Başkanı olduğu belediyedeki rüşvet çarkını isim isim açıklıyor.
Bu ses kasetinin Başkan Eryılmaz’ın bilgisi dışında alındığından şüpheliyim.
Bu işte bir iş var.
Bu tezimi güçlendiren bilgilerimi sizlerle paylaşmak isterim;
BİR: Başkan Eryılmaz’la bu konuyu telefonda konuştum. Son derece sakin ve mutluydu.
İKİ: Eryılmaz kasette, “Beni Önder Sav’la tehdit ediyorlar” diyor. Bu söz çok önemli. Çünkü, CHP Genel Sekreteri Önder Sav’la Eryılmaz’ın arası ciddi anlamda bozuk. Hatta, Önder Sav, Eryılmaz’ın kısa bir süre önce gönderdiği hediyeyi yazıyla iade etti. (Bunu ilk ben yazmıştım, daha sonra Hürriyet yazdı ve herhangi bir yalanlama gelmedi.)
ÜÇ: Belediye Başkan adaylarını belirlemede Önder Sav neredeyse tek seçici. Ve Sav Baykal bastırmazsa kesinlikle Eryılmaz’ı istemiyor.
DÖRT: Söz konusu kasette sürekli bir şekilde kendisinden rüşvet istendiğini, ya da rüşvet karşılığı olduğu belli olan iş istendiğini iddia eden bizzat Başkan Eryılmaz. Başka bir deyimle, “Ben mağdurum” diyor…
BEŞ: Aynı kasette,”Sabah Melih’in (Gökçek) elinde… Hürriyet bile beni yazmıyor” diyerek bir taşla üç kuş vuruyor. Gökçek’i deşifre ediyor, Hürriyet’i şüphe altında bırakıyor.
ALTI: İçinde bulunduğu durumu açıklamayı ters vuruşla yaptı.
YEDİ: Kaybedecekse bile vuruşarak çekilmeyi tercih etti. Kendisini sıkıntıya sokanları tek tek afişe etti.
SONUÇ: Çankaya Belediye Başkanı şunu demek istedi; “Herşeyi bilen adamım. Beni konuşturmayın. En alttan tepeye kadar herkesi yakarım!”
Acı çekmeyi engellemek, hayatı engellemek...
Zekamızla orantılı olarak kendimize sorular sorarız, cevabını bulamazsak, kendimizi kötü hissederiz.
Bize acı veren zekamız ya da cahilliğimiz değil, bilgimiz.
Hayat "Acı Çekmek" değil ama acı olmasaydı "Yaşam"da olmazdı...
Çünkü acı olmasaydı "Mutluluğun" tanımını yapamazdık...
Mutluluğun kaynağı acı, acının kaynağı mutluluktur...
Biri olmadan, diğeri de olmuyor...
"Hayat Acı Çekmektir" tanımlamasını şöyle de yapabiliriz:
"Hayat Mutlu Olmaktır"...
Ne kadar acı varsa, o kadar da mutluluk vardır...
İnsan acıdan doğuyor…
Acı şekillendiriyor insanı.
Acıdan lezzeti öğreniyoruz.
Yukarda sıralamaya çalıştıklarımı kitaplardan öğrenmedim.
Yaşadım, yaşıyorum…
Acının o kadar da ürkülecek bir şey olmadığını kendi hayatımdan biliyorum.
Alışıyor insan.
Sıkıntı gelmeyince, “Bir tuhaflık var” diye yine geriliyorum.
Kısaca; Mutsuzum ben…
Güle güle
Yazarımız Seda Yıldız özel işlerine daha iyi adapte olmak için Turktime’dan ayrıldı.
Emeklerine teşekkür ederiz.
Başta ben olmak üzere yazdıklarından zevkle istifade ediyorduk.
İki çocuk, yoğun bir iş dünyası ve dünyalar iyisi bir eş uğruna iyi bir yazar olmanın kıyısından döndü.
Değer mi?
Değer…
Tercihlerimiz, kaderimizdir…
NOT:Sayın Süleyman Karaca'nın önemli açılımlara imza atacağına inanıyorum. Sayın Karaca hoş geldin...