Bizde de Amerikanvari siyaset yapanlar söz konusu.
Amerika için, sadece kendi çıkarlarına zarar veren örgütler, terör örgütüdür.
Fakat Amerika, kendi menfaatlerini korumak için, çok rahatlıkla terör örgütü kurabilmekte, onlara her türlü silah, mühimmat vb. desteği vermekten imtina etmemektedir.
Bunların başında PKK gelmektedir.
Amerika her ne kadar, PKK’yı terör listesine aldığını söylese de, fiiliyatta PKK ve uzantıları Amerika’nın mutlak desteği ve yönlendirmesi ile eylemlerde bulunmaktadır.
Benzer durum FETÖ ile ilişkiler için de geçerlidir. FETÖ’yü kuran, kurduran, himaye eden Amerika için, bu örgüt ile ilişkiler, menfaatlerinin korunması gereği gayet olağandır.
Bu terör örgütüne kanlı darbe teşebbüsü yaptırmak da bu ülke için gayet olağandır.
Nitekim Taliban yönetimi ile yıllarca mücadele etme görüntüsü veren Amerika, birden direksiyonu çevirerek, bu örgütle anlaşma yoluna gitti. Dahası Afganistan’ın yönetimini güya, sözüm ona 20 yıl savaştığını söylediği bu örgüte devretti.
CHP-HDP-PKK
CHP’de bazı terör örgütlerine karşı Amerikanvari politikalar uygulamaya çalışıyor.
Fakat aralarında önemli bir fark var.
Amerika, kendi menfaatlerine çalışan terör örgütlerini sonuna kadar destekliyor.
CHP’nin desteklemesi ise, belki kendi menfaatine olabilir ise deBurada Türkiye’nin menfaatine aykırı işleyen bir terör örgütü söz konusudur.
CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, partisinin ittifak içinde olduğu HDP ile ilgili şu açıklamalarda bulundu:
“HDP’yi terör örgütü olarak görmüyorum. HDP’nin PKK ile ilişkisi varsa minimalize etmesini ben de isterim. İddialar var, gördüğüm bir ilişki ben bilmiyorum”.
Bir partinin terör örgütü olması ile, terör örgütü ile ilişki içinde olması ayrı şeylerdir.
CHP’li Altay’a göre, HDP’nin PKK ile ilişki içinde olması olağan bir durumdur.
Fakat Altaylı, bu ilişkinin meşruiyetini, minimize olmasında görmüştür.
Esasen minimize etmenin anlamı, ilişkilerin en aza indirilerek azaltmasıdır.
Peki, ilişkileri en aza indirmekten neyi anlayacağız?
Mesela, Diyarbakır annelerinin yüreklerini dağlayan yavrucukların HDP’li yöneticiler marifetiyle, hatta organizasyonu ile dağa taşınmaları, bu minimum ilişki içinde yer alıyor mu?
Gazeteci Ahmet Hakan’ın da sorduğu gibi;
(İlişkilerin azaltılması) haftada bir gün görüşürken, ayda bir gün görüşmek midir?
İlişkileri minimize etmek, PKK’nın uzantısı olan KCK, YPG vb. örgütlere yönelik düzülen methiyeleri birazcık olsun azaltmak mıdır?
“HDP’nin, parti olarak sırtlarını her biri birer terör örgütü olan ve PKK’nın doğrudan uzantısı ve bir nevi şubeleri gibi faaliyet gösteren YPG’ye, YPJ’ye ve PYD’ye yaslıyoruz” sözü bu ilişkilerin minimize edilmesinin neresindedir acaba?
HDP tarafından, PKK’nın, bir terör örgütü olduğu inkâr edilerek, meşru silahlı halk hareketi olarak görülmesi;
HDP’lilerin terörist başı Abdullah Öcalan’a en üst perdeden methiyeler düzerek heykelini dikme vaadinde bulunmaları;
HDP’lilerin PKK’lı teröristlerin cenazelerine katılmaları;
HDP’lilerin PKK tarafından yapılan hiçbir katliamı kınanmamaları;
HDP ile PKK arasındaki ilişkilerin minimize edilmesinin neresinde yer alacaktır.
Bütün bu ilişkileri gördüğü halde HDP ile ittifakı sürüldüğüne göre, CHP’nin bütün bu ilişkileri HDP-PKK ilişkilerinin minimize edilmesi kapsamında değerlendirdiği söylenebilir.
Nihaî Değerlendirme
Vicdani kanaatime göre, HDP-PKK ilişkilerini ortaya koyan bütün bulgular, HDP’nin, PKK’nın doğrudan yönlendirdiğini, onun siyasi uzantısı olduğunu göstermektedir.
Fakat CHP’li yöneticiler, bütün bu gözle görülen bulgulara ve gerçekliklere rağmen, HDP-PKK ilişkisini görmezden geliyorlar.
Nitekim Altay, bu durumu şu şekilde ifade etmiştir:
“İddialar var, gördüğüm bir ilişki ben bilmiyorum”.
Burada, CHP’liler, maalesef bu ilişkileri görenleri en amiyane tabirle “saf”, gördüklerini bile anlamayan “basireti eksik” insanlar zannediyorlar.
Ya da HDP-PKK ilişkilerinin tüm çıplaklığı ile çoğu kişiler tarafından bilindiğini bile bile, bu ilişkileri inkâr ediyorlar, üzerini örtmeye çalışıyorlar.
Yazık, hem de ÇOOOOK yazık!
Sırf kurdukları Millet İttifakının yıkılmaması; yani partisel çıkarlarının korunması için, memleketi kan görüle çeviren eli kanlı örgütün siyasi uzantısı ile ilişkileri sürdürmek, belki uluslararası emperyal güçlerin hoşuna gidiyor olabilir.
Ama benim ve de benim gibi düşünenlerin hiç hoşuma gitmiyor.
PKK’nın uzantısını meşrulaştırmak, bu ülkeye yapılabilecek en büyük kötülüktür.
CHP’de, 1937 yılında Anayasaya girdirilen milliyetçilik duygusuna ne oldu acaba?
Mesela, CHP’nin altı okunun sembolize ettiği altı ilkeden biri olan halkçılık ve cumhuriyetçilik ile bu ilişkileri bağdaştırabilmek ne kadar mümkündür?
Yoksa “milliyetçilik” kavramının “ulusalcılık” haline dönüştürülmesindeki temel maksat, eli kanlı PKK’nın siyasi uzantısı HDP ile ilişkileri meşrulaştırmak mıdır?
Aslında “ulusalcılık” kelimesinin “midesi” de bu karanlık ve gayrı meşru ilişkilerin meşrulaştırılmasını kaldırmaz.
Gazeteci Ahmet Hakan’ın yazısındaki son sorusu şu şekilde idi:
Engin Altay’ın aklına neden “Demokratik siyasette terör örgütüyle ilişki mi olurmuş? Derhal kessinler ilişkilerini” demek gelmiyor?
Ama maalesef CHP bunu yapmıyor.
Soruyorum, on binlerce insanımızı şehit eden, yüz milyarlarca dolar ekonomik kayıplarımıza sebep olan, ülkemizi parçalamak için hariçten aldıkları emirleri harfiyyen yerine getiren PKK’nın siyasi uzantısının, ittifaklarına sağlayacağı katkı, bu örgütün ülkemizde verdiği tahribatlarından çok daha mı önemlidir acaba?
Ben CHP’nin, bu son kimliği ile, Cumhuriyeti kuran parti olma vasfını tamamen kaybettiğini düşünüyorum.
CHP ile ittifak halinde olan bütün partiler de, hiç kusura bakmasınlar, CHP’nin bu günahına mutlak olarak ortaktırlar.
HDP’yi kınamaları, PKK ile aynı safa komaları da, bu partilerin CHP’nin günahına ortak olmalarına mani değildir.
CHP-HDP ayrı partiler, biz sadece CHP ile ortaklık yapıyoruz demek, milleti anlayışsız, basiretsiz görmek demektir.
HDP ile bu kadar sıkı ilişki içinde olan bir parti ile ittifak ilişkisi içinde olmak, bu ilişki zedelenmesin diye Diyarbakır annelerini bile ziyaret edememek, bu partilerin PKK’nin siyasi uzantısı olan HDP ile ilişkili olduklarının en bariz göstergesidir.
Biz sadece CHP ile ittifak yapıyoruz; HDP ile ilişkimiz yok demek, yağmurun yağdığını gördükleri halde, yağmurun yağmadığını söylemek, güneşi gördükleri halde, gündüz olmadığını iddia etmek gibi bir şeydir.
Eh ne diyelim! Kendileri ne kadar inkâr ederlerse etsinler, milletimizin sağduyulu ve basiretli kesimleri bütün bu çarpaşık ve karanlık ilişkileri görüyorlar.
“GÜNEŞ BALÇIKLA SIVANAMAZ; ÜZERİ ÖRTÜLEREK GİZLENEMEZ” sözü boşuna söylenmemiş